Erol KATIRCIOĞLU
Belki de bu ülkenin en mağdur kitlesi, kendini Kemalist, Batıcı ya da laik kimlikle tanımlayan ve genellikle de CHP’ye oy veren kesimleridir desem çok mu yanlış bir cümle kurmuş olurum dersiniz?
Sanmıyorum.
İmparatorluk yıkılırken yeni bir devlet kurma amacıyla davranan o günün asker ve siyaset elitinin gönlünde olan ama toplumda karşılığı olmayan bir Batılılaşma düşüncesi etrafında kurgulanmış olan bu kimlik aslında o günün asker ve siyaset elitinin hayalleri çerçevesinde şekillenmiş ve şekillendirilmiş bir kimliktir. Bu nedenle de bu kimliğin varlık nedeni olan varsayımların ve kabullerin çoğu yapaydır, zorlamadır ve gerçek dışıdır. Ama ne var ki o günün devlet elitleri tarafından yaratılmış olmasından dolayı onun parçası olmuş ve varlığını da bugüne kadar devam ettirebilmiş yapay bir kimliktir.
Cumhuriyet idaresi İmparatorluktan devralmış olduğu etnik köken ve dinî inanç bakımından büyük farklılıklara sahip bu toplumu işte bu Kemalist Batıcı kimlikle yönetmiştir. Tabii bu yönetenler de toplumu kendi düşünceleri olan Batılı, laik ve Türk milliyetçisi bir zihniyet dünyası içinde dönüştürmeye ve asimile etmeye çalışmış ve bunda kısmen de başarılı olmuşlardır.
Ne var ki kendini “İslami” ve “Kürt” kimlikleri çerçevesinde tanımlayanlar Cumhuriyet kurulduğundan beri rahatsız olmuşlar ve devletin kendilerine yaptığı müdahaleler nedeniyle de kendilerini “mağdur” hissetmişlerdir.
Uzatmayalım. Bugünlerde yaşadığımız değişim, işte bu devleti yöneten ve devleti yönettiklerinden dolayı da kendilerini çoğunluk zanneden “Kemalist, Batıcı ve laik” kesimin aslında kendilerinin çoğunluk olmadığı gibi devleti yönetme erkinin de büyük ölçüde askerden sağlanan bir güçle yapılageldiğini fark etmiş olmasından kaynaklanıyor. CHP’deki sarsıntıların nedeni de bence bu gerçekle ilişkili.
Gerçek mağdur
Doğrusu bir boyutuyla hatırlattığım Cumhuriyet tarihinin bu gelişim çizgisinde, devlet elitleri tarafından yaratılmış bu kimliğin, zorlama, yanlış ve çarpıtılmış varsayım ve kabuller nedeniyle toplumdan bu kadar uzak, bu kadar güvensiz ve bu nedenle de mutsuz bırakılmış olmasından giderek onun aslında belki de diğer kimliklerden çok daha fazla mağdur edilmiş bir kimlik olduğunu söylemek de mümkün.
Birgül Ayman Güler’in açtığı tartışmanın ve dünkü Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının aslında bu durumu fark eden bu kimlik siyasetçilerinin çaresizliğini anlatan ilginç anekdotlar olduğu ortada.
Neler yapılmalı?
Bugün bu tartışma çerçevesinde birçok kişi CHP’de neler olabilir diye tartışıyor. Tabii ki CHP’nin bölünme olasılığı varolan “ulusalcılar” “yenilikçiler” çerçevesinde önemli ve siyasetin önümüzdeki dönemlerde nasıl gelişeceğiyle ilgili de merak edilen konuların başında geliyor. Ama eğer CHP’den gerçek anlamda bir “sol” ve “demokrat” siyaset murad edenler varsa yukarıda ifade etmeye çalıştığım bu kimlik sorununu ciddiye almaları yararlı olabilir.
Daha açık ifade edecek olursam “Kemalist, Batıcı ve laik” kimlikle kendilerini tanımlayanların, değişmekte olan “vesayet rejimi”nin, yani bu Cumhuriyet’in başından beri süregelen “devletçi zihniyetin” en önemli mağdurunun kendileri olduklarını fark etmeleri gerekiyor. Yalan yanlış bir tarih ve toplum bilgisiyle Batılılaştığını ve modernleştiğini sananların aslında Batı’dan da modernlikten de uzaklaştırıldıklarını kavramaları gerekiyor.
Böyle bir sorgulama sonunda nasıl bir toplum hayalinin kendi hayalleri olduğunu belirlemeleri ve bunun üzerinden giderek topluma nasıl bir siyasi söylem içinde sesleneceklerine karar vermeleri gerekiyor.. Böyle bir sorgulama ve arayış gerçek bir sol parti olmanın da bence temel koşuludur.
Bunun ötesinde söylenenlerin lafügüzaf olacağı bence yeterince açık.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yüzleşme ve Hakikat Komisyonu şart!
23.07.2025 - Yeni milliyetçilik ve Öcalan
19.06.2025 - Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Fatma Ozturk
Leibniz oyle mi der? Hadi o zaman mantik dersi yoktu diyelim, simdi mantik lisede ogretiliyor. Soyle izah edeyim. Celiski iki sey arasinda olur, ve varsa eger biri yanlis olmak durumundadir. Leibnizi, iki dakkada Leibniz kitabindan okursan bu kadari bile iyi. Ha bir de celiskiden sentez olaylari var ama o artik 17. 18. Yuzyil tartismalarina tekabul ederki, once Aristoyu, milattan onceki gelismeleri takip etmek gerek.
Fatma Ozturk
Leibniz oyle mi der? Hadi o zaman mantik dersi yoktu diyelim, simdi mantik lisede ogretiliyor. Soyle izah edeyim. Celiski iki sey arasinda olur, ve varsa eger biri yanlis olmak durumundadir. Leibnizi, iki dakkada Leibniz kitabindan okursan bu kadari bile iyi. Ha bir de celiskiden sentez olaylari var ama o artik 17. 18. Yuzyil tartismalarina tekabul ederki, once Aristoyu, milattan onceki gelismeleri takip etmek gerek.
TUNCAY DEMİRTAŞ
yani bir insan gerçekleri bu kadar ters yüz edebilir. çözüm sürecine HDK bileşenleri karşı değil ama KCK Abdullah Öcalanın sağlığı için bağımsız heyet uyarısını son kez dün yaptı. ancak çözüm-barış-demokrasi AKPnin umurunda değil, görmüyor musunuz. hele siz eski TKPli "komünist"ler, dünyanın her yerinde bürokratik "reel sosyalizm" modeliniz gibi "reel politik" olduğunuzu, politik arenada ne pahasına olursa olsun birey olarak "bir şey" olmaktan vazgeçemediğinizi ve bunun için Yiğit Bulut gibi pespaye bir şekilde değil ama yine de biat etmeyi ve ettirmeyi iş edindiğinizi görmek de artık ilginç gelmiyor. AKPye açık kredinizin sürdüğü bu zamana kadar kaç AKP vahşeti, kaç ölüm yaşandı ama siz o uğursuz mevki hastalığınız nedeniyle bunları görmek istemezsiniz. siz AKP gericiliği kadar gerici, onlar kadar faşistsiniz. bilmiyorsanız öğrenin, bildiğimizi de bilin. hepinizden utanıyorum. bakın bu sayfadaki Mehmet Traşın yazısına. hala aynı klişeler, hala neo-liberal yeni dünya tasarımından bir haber 90larda kalmış "tasarım" örnekleri. ve sonrasında oligarkların Rusyasını yaratmış ve ne kadar "reel" olursa olsun halklarının, sosyalizmin kazanımlarından dizleri üstüne süründürülmeye taşınmış sosyalist sistemin çözülüşünün mimarı (artık o biçimiyle gidemeyeceği için çözülmesi olağan olabilir ama bunu başka bir şeymiş-küresel demokrasi- gibi göstermek hiçbir şeyi anlayamamaktır-çeteyi hala demokrasi havarisi gibi göstermesi en hafifiyle aymazlıktır. ama çözen çete bütün sosyalist dünyada yeni kapitalist devlet aygıtının tepesine çöreklendiler ve Türkiyede ki "yoldaş"ları hala mevcut gerici-faşist iktidarda bile yer arıyorlar. yarın rüzgar işçilerden, halktan yana estiğinde bu "yoldaş"ların en kral "komünist" olacağına şimdiden bahse girebilirim.
mustafa
Tek kelimeyle saçmalami$siniz.El kami$iyla gerdege giren o kadar olur.Hocasina kazik atip,ABD ile gizli görü$erek ve her istediklerini vererek iktidar olmu$ birisinin iktidar süresini ABD belirler.70 milyon Türku di$layarak 6 milyon Kürtdün ardina dü$erek halk adami olunmaz.Halkinin yaninda olan,onun sorunlarini çözen birisinin degeri artar.Kürt sorunlarini çözerken ülkeyi bölen birisni ilerde hiç bir ülke kabul etmez.Kendi ülkesine faydasi olmayan birinin ba$kasina faydasi olmaz diye.
Hrac Madooglu
Bu ulkede sosyalizm mumkun degil. Halkin buyuk cogunlugu dindar musluman, geri kalani Kemalistken sosyalizm veya komunizmden bahsetmek vakit kaybindan baska birsey degildir. Bugun icin onemli olan demokrasiye ve insan haklarina saygili bir devlet, bagimsiz bir adalet sistemi ve cagdas bir egitime sahip olmak. Erdogan isteyerek veya istemeyerek bunun kapisini acti. Ne var ki 2010dan sonra iktidar sarhoslugu ile totaliter bir rejim kurmaya calisiyor. Son aylarda da kredisini tuketti.