Erol KATIRCIOĞLU
Bir olay oluyor, olayın detayları ve ima ettikleri üzerine bir tartışma başlıyor. Tabii yalnızca tartışma da değil kuşkusuz, tartışmalarla birlikte olayın etrafındaki aktörlerin somut adımları geliyor. Arananlar, görevlerinden uzaklaştırılanlar, yeni düzenlemeler vs. Yürütmeyi, yargıyı ve son olarak da yasamayı da içine alan bir bunalım hali başlıyor.
Eğer bu olay, içinde yaşadığımız siyasi sistemin ve devlet yapılanmasının sonuna geldiğimizi, artık bundan böyle mevcut sistemle daha fazla gidemeyeceğimizi anlatmıyorsa başka hiçbir şey anlatmıyor demektir. Bu nedenle de bu olay bir diğer “Susurluk vak’ası” olarak nitelenmeyi hak ediyor bence.“Susurluk” perdeyi açan bir olay idiyse bu ikincisi, “MİT soruşturması” da perdeyi kapatmanın vaktinin geldiğini, hatta geçtiğini söyleyen bir olay.
“Susurluk” bir “trafik kazası” olarak çıktı, bu olay ise bir “soruşturma kazası” olarak tarihe geçecek. Nasıl “Susurluk” olayının bir trafik kazası olup olmadığı tartışma götürürse, “MİT soruşturması” olayının da bir “soruşturma kazası” olup olmadığı da tartışılabilir tabii ki. Ama her durumda her ikisinin de gösterdiği bu sistemin topyekûn değişmesi gerekliliği.
Bu son olayı böyle okuruz okumayız o bizim meşrebimize kalmış bir durum. Ama Ergenekon örgütlenmesi, Balyoz, Ayışığı vs. gibi siyaseti askıya alma girişimlerinin ülkedeki siyasetin ve siyasetçilerin yakın tarihimizin bu en önemli olaylarından olan “Susurluk olayını” yeterince değerlendiremedikleriyle ilgili olduğu açık değil mi? “Susurluk olayı”nın arkasına düşülüp de o günün devlet adına işlenmiş gizli kapaklı işleri su yüzüne çıkmış olsaydı ne Ergenekon diye bir örgüt kalırdı ve ne de birtakım asker kişiler darbe planları yapabilirdi.
Tarih bu ülkeyi daha demokratik bir ülke olmasını isteyen siyasilere ikinci bir fırsat vermiş durumda. Bir savcı, elindeki yasalara dayanarak devletin en önemli kurumunun başındaki insanları sorgulamaya başlayınca zurnanın zırt dediği yere de gelmiş olduk.
Burada, savcının iktidarın Kürt meselesindeki yaklaşımına karşı mı bu adımı attığı, yoksa gerçekten MİT içinde birilerinin yetkilerini aştığından dolayı mı bunu yaptığı gibi konular bence tali konular. Asıl konular, bu adımla ortaya çıkan ve artık herkesi rahatsız edecek kadar boyası dökülmüş mevcut sistemle Kürt sorununun ta kendisidir.O nedenle de dünkü yasaları değiştirerek yapılan yalnızca geçici bir çözümden başka bir şey değildir.
Aslında bu iki “gerçek” sorunun çözülmesi aynı zamanda bunları çözmek isteyen siyasiler bakımından da bir zihniyet değişikliğinin gereğine işaret ediyor. Daha “adem-i merkezci” ve “katılımcı” bir devlet yönetimiyle daha demokratik hakları talep eden bir zihniyet dünyasını.
Böyle bir zihniyet dünyasının toplumda gelişmekte olduğuna dair sayısız örnekler var. Bu devlet anlayışının ve yapılanmasının değişmesini, Kürt sorunu dâhil diğer tarihsel sorunların çözülmesini ve daha demokratik bir ülke olmayı isteyen bir toplumsal anlayış yaygınlaşmakta.
Fakat bu zihniyet değişiminin siyasi partiler katına geçebilmiş olduğunu söylemek çok zor. Bugün hâlâ“ayakları sakat” bir sistemle “seçilmiş” olmayı, “herşeyi yapabiliriz” sanan bir iktidar anlayışının varlığı toplumla siyaset arasında ciddi bir mesafe olduğunu gösteriyor. Üstelik bu durum yalnızca iktidar partisi bağlamında değil Meclis’teki diğer partilerin çoğu bağlamında da geçerli bir durum.
Umudum fırtına geçtikten sonra siyasilerin de kendilerini bu yönde adım atmak zorunda hissetmeleri, seçimlerden hemen sonra girdiğimiz kötücül ve üretken olmayan ruh hallerini dağıtan yeni bir dil ve anlayışla yeni bir yürüyüş başlatmaları.
Umut bu ya...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Yüzleşme ve Hakikat Komisyonu şart!
23.07.2025 - Yeni milliyetçilik ve Öcalan
19.06.2025 - Adaletsizlikler ülkesinde barış
29.05.2025 - Türkler'e düşen
21.05.2025 - PKK neden kurulmuştu?
13.05.2025 - Türkiye’nin gücü gücü yetene düzeni
1.04.2025 - Öcalan’ın açıklaması üzerine
6.03.2025 - TÜSİAD’ın eleştirileri
20.02.2025 - Lider seçilmez, lider olunur!
12.02.2025 - Erdoğan kazanamaz ama…
5.02.2025
Yazarlar
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
gökhan kanaat
Yorumunuzu Giriniz...