Halil BERKTAY
[22-23 Mart 2017] Erdoğan, Almanya ve Hollanda’yı Nazizmle itham etmesi karşısında bütün Avrupa’nın rahatsız olduğu, kenetlendiği ve birlikte tepki gösterdiğini kaydetmiş. Doğru. Ama acaba bu neyi gösteriyor? Erdoğan haklı bir noktaya parmak bastığı için tedirgin olduklarını ve suçluluk telâşı içine girdiklerini mi? Yoksa çok aşırı ve dolayısıyla haksız bir iddia karşısında gerçekten öfkeye kapıldıklarını mı? Dolayısıyla sonuç, Türkiye’nin maruz bırakıldığı ayırımcılığı biraz olsun kabul etmeye mi, tümüyle reddetme ve defterden silmeye mi kayıyor?
Daha önce de belirttiği gibi, ben ikinci görüşteyim. Bunun temelinde, bugünkü Almanya ve Hollanda’ya, ya da daha genel olarak Avrupa ülkeleri ve camiasına Faşizm ve Nazizm yaftası asmaya kalkmanın hiçbir ciddî kanıt ve düşünceye dayanmaması yatıyor.
Onun için bir kere daha sormak ihtiyacını duyuyorum: neydi, nedir, Faşizm ve Nazizm? Herşeyden önce, hangisi esastır, temeldir, vazgeçilmez asgarî müşterekler katmanıdır? Hangisi, bu temelin üzerine çıkılmış bazı ek ve özel (dolayısıyla, minimum tanıma girmeyen) kat ve katmanları içerir? Peki nedir, bu temelin olmazsa olmazları? Herhangi bir demokrasi eksikliği veya güdüklüğü müdür? Her türlü sağcı veya aşırı-sağcı zihniyet midir? Sıradan çifte standartlılık mıdır, farklı fikir tanımazlık mıdır, milliyetçilik veya aşırı-milliyetçilik midir, ayırımcılık mıdır, yabancı düşmanlığı mıdır, ırkçılık mıdır, anti-Semitizm midir? Her otoritarizm eğilimi, her diktatörlük, hattâ her askerî rejim ve diktatörlük Faşizm veya Nazizm mi demektir? Ya da tersten söyleyecek olursak, bunlar Faşizm veya Nazizmin gerekli ve yeterli koşulları mıdır? Yani yukarıdaki özelliklerden biri veya birkaçının şu veya bu ölçüde varlığı, Faşizm veya Nazizmi teşhis etmeye yeterli midir?
Bu soruların cevabı ancak net ve kesin bir hayır olabilir. Faşizm ve hele Nazizm salt veya öncelikle bunlardan ibaret değildir; bunların hepsinden ve toplamından çok daha fazla ve dolayısıyla başka bir şeydir. Yukarıda saydıklarım, olsa olsa Faşizm ve Nazizmin parçacıklarıdır, semptomlarıdır, bahaneleridir. Gökten zembille inmiş; birdenbire, sırf Faşizm ve Nazizmle ortaya çıkmış da değillerdir. 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyıl başlarında, proto-faşizm (ön-faşizm) adı verilen bir birikim başgösterir, Avrupa kültüründe. Özgürlük, eşitlik ve demokrasinin gelişmesi, kendi zıddıyla -- demokrasi düşmanlığı ve kâh monarşi, kâh diktatörlük özlemleriyle; büyük deha ve güçlü tek adam arayışlarıyla; “tarihe yön veren bireyler” (Hegel) veya übermensch’ler (Nietzsche) veya Führerprinzip’ler biçiminde, mutlak itaat edilecek organik lider teorileriyle; aşırı milliyetçilik, ırkçılık ve yabancı (özellikle Yahudi) düşmanlığıyla; hoşgörüye karşı hoşgörüsüzlükle; barışçılığa karşı (Sosyal Darwinizm üzerinden gerekçelendirilen) savaşçılıkla; rasyonalizme karşı mistisizm ve irrasyonalizmle; bireyleri kendi başlarına düşünemiyecek derecede isteri nöbetleriyle sürükleyip “kitle”leştirecek heyecan ve söylem arayışlarıyla elele gider. 1870’lerden itibaren Yeni Emperyalizm de sahnededir ve gerek “milletlerin erkekliğinin en yüce sınavı” olarak savaş yanlılığının, gerekse Avrupa-dışı halklar karşısındaki özsel, ırkî üstünlük iddialarının en önemli fideliğidir.
Evet, hepsi mevcut olmasına mevcuttur bu dönemin Batı düşüncesinde. Dolayısıyla Faşizmin ve Nazizmin Batıya tümüyle yabancı olduğunu; Batı tarihinin ana mecrasının yüzde yüz dışında bir “hilkat garibesi”ni temsil ettiğini öne süremeyiz. Kendi kendini kayırmaya yönelik bu tür Batı-merkezci bir liberal yorum vardır gerçi. Ama aynı zamanda dürüst ve düzgün, eleştirel bir Batı tarihçiliği de mevcuttur ve (meselâ Mark Mazower’ın Karanlık Kıta’sında olduğu gibi) sonunda Faşizm ve Nazizme dönüşecek fikirlerin bir zamanlar hiç de o kadar marjinal olmadığını ve aşırı sayılmadığını bütün ayrıntılarıyla gözler önüne sermektedir.
Ne ki, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başları itibariyle, bir, dağınık fragmanlardan ibaret bir karışımdır bu; sistemsizdir, bütünleşmemiştir. Dolayısıyla iki, hegemonik değildir (yani, Batı kültüründe vardır ama, “işte Batı kültürü budur” da denecek durumda değildir. Ancak 1918’den, Birinci Dünya Savaşının bitiminden sonra ve büyük ölçüde, Paris Barış Konferansı’yla, Versailles ile, Milletler Cemiyeti ile gerçekleşmiş gözüken bir liberal-demokratik “dünya düzeni”ne reaksiyon içinde (bu nokta, günümüzde neo-liberal küreselleşmeye karşı reaksiyonların beslediği Yeni Sağ açısından anlamlıdır kuşkusuz), bambaşka bir kıvama ulaşır; insanlığın o zamana kadar tanımadığı bir kılığa bürünür. Özetle, İtalya’da Faşizm, Almanya’da Nazizm adını alan iki benzersiz ideolojik cereyan çıkar ortaya. Söz konusu mikro-fikirleri alıp birleştirir ve yeni bir sentez vücuda getirirler. Bütün, parçalarının toplamından çok daha büyüktür. İşte Faşizm ve Nazizm o bütündür; yoksa herhangi bir alt-unsur değildir. Bunu göstermek için yukarıya, başlık resmi yerine kendim basit bir çizim koymayı denedim. Matematikte “küme” veya “set”ler vardır, biliyorsunuz. Bazen birbirlerine hiç değimez, hiç örtüşmezler. Bazen tamamen çakışabilir ve özdeşleşebilirler. Bazen de ancak kısmen kesişir ve örtüşürler. İşte milliyetçilik, ırkçılık, ayırımcılık, yabancı düşmanlığı, ikiyüzlülük, çifte standartlılık vb, Faşizm ve Nazizmle ancak kısmen örtüşen ve kesişen “küçük daire”lerdir. “Büyük daire” ise Faşizm ve Nazizmin aslıdır, kendisidir. Ve bu grafikle anlatmaya çalıştığım gibi, zikrettiğim (daha da çoğaltılabilecek) “mütemmim cüz”lerinden çok daha geniş bir “ana küme”yi ifade etmektedir.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024