Hasan Bülent KAHRAMAN
Fransa'da seçimler beklendiği şekilde sonuçlandı. Öteki kanatlar Le Pen'e karşı birleşti ve kazandı. İlginç bir sonuç bu. Dünya kadar soruya kapı aralıyor.
Bir defa şunu belirteyim. Seçilen Başkan Macron'un kim olduğunu biliyoruz. 39 yaşında. Avrupa'nın zihninde çok kötü çağrışımları olan Rotschilde ailesinin bankacısı. Hayattaki hedefini yıllar yılı 'milyarder olmak' diye tanımlamış. Kendisinden 24 yaş büyük, torunları olan bir kadınla evli. Daha bin türlü dedikodu, işte Wikileaks vs...
Beni asıl siyasal geçmişi ve kimliği ilgilendiriyor. Çünkü öyle bir geçmişe sahip değilMacron. Bir yıl önce siyasete girmiş, bu kimliğiyle 'sosyalist' partiden aday olmuş ve bugün Başkan.
Dünyaya devrimler armağan etmiş, felsefeler, sanat ve kültür üretmiş Fransa böylesi bir kimlik ve siyasal kimlik sahibi kişiye adeta muhtaç ve mahkûm olduğu için onu seçti.
Nedenini dünya âlem biliyor: iki turlu seçimin, ikinci ve belirleyici turunda insanlar neyi istedikleri üstünde değil, neyi istemedikleri üstünde birleşiyor. Faşist Le Pen'i istemediklerinden orta sağ gidip Macron'a oy verdi. Yani iyinin kötüsü veya kötünün iyisiüstünde uzlaşıldı.
Elbette Macron'un seçilmesine sevindim. Ama her şey orada başlayıp bitmiyor.
Bir kere bu durum Le Pen ve Fransız faşizmini devre dışına itmedi. Tersine. Bu parti ve siyasetçi artık Fransa'da ana muhalefet konumunda. Ortalığı kasıp kavurmaya devamedecek.
İkincisi, geçenlerde Simon Kuper da beni şaşırtacak biçimde, şimdi söylemeye tasarladıklarımı yazdı ve tam bir tevafuk yaşadım. Kuper, bizde de Yahya Kemal gibi isimler ve onların tarih tezleri üstünde hayli etkili olmuş aşırı sağcı, Fransız faşizminin, L'Action française'in kurucularından Charles Maurras'nın bir saptamasından söz ediyor.
Maurras, benim için iki Fransa var diyordu. Kırsal alanın, ovaların, coğrafyaların saf köylünün, toprağın, kilisenin Fransa'sı. Onu taparcasına seviyordu. Zaten teorisi de 'toprak ve kan' kavramlarına dayanıyordu. Buna 'gerçek ülke (pays reel)' diyordu. Öteki ve nefret ettiği Fransa ise 'hukuki ülke (pays legal)' dediği Fransa idi ve bürokratların yönettiği seküler devleti içeriyordu. Bu ikinci ülkeyi yönetenler kökü dışarıda olan, milletin çıkarından başka her şeyi düşünen, tehlikeli insanlardı. Maurras için Fransa tarihi bu iki Fransa arasındaki savaşın tarihiydi.
Kuper, çok yerinde bir saptamayla, bugün de Fransa'da bu savaşın cereyan dolayısıyla devam ettiğini belirtiyor. Le Pen gerçek Fransa'yı, Macron hukuki Fransa'yı temsil ediyor. Ve neticede hukukun Fransa'sı bir kere daha kilisenin Fransa'sını, yabancı düşmanlığını, İslamofobiyi esas alan Le Pen Fransa'sını tepetaklak etti. Harvard Üniversitesi klasik diller hocası Daniel Mendelsohn, attığı tweet'te Fransa'nın bir kere daha uygarlığı kurtardığını belirtti.
İşte hayati soruyu bir daha sormanın zamanıdır: nasıl oluyor da aradan bunca zaman geçmesine, bunca sistemli eğitime, Cumhuriyet... Cumhuriyet diye feryat etmesine rağmen Fransa hâlâ 'gerçek Fransa'yı bu derecede kuvvetli biçimde yaşıyor? Bu soru artık sadece Fransa'yla ilgili değil. Bütün Avrupa'da, hatta Amerika'da önümüze geliyor. Modernleşme tüm bu kısıtlamaları aşacaktı. Hatta 'hukuk Fransa'sı bilhassa o 'gerçek Fransa'yı' yenmek için kurulmuştu. Ama netice ortada. Demek ki, sadece modernleşmenin temel tezleri sarsılmakla kalmadı, bin türlü başka mesele çok kapsamlı bir hal aldı.
Yoksa, Le Pen kazanmış olmasın seçimi?...
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024