Hasan CEMAL
BRÜKSEL
Nereye gitsen hep aynı sorular.
7 Haziran...
Yüzde 10...
HDP ve baraj...
Hiç değişmiyor.
Brüksel’de de öyle.
Ama burada, HDP ve PKK çevrelerinde farklı bir hava esiyor. Çünkü ‘baraj’la ilgili kuşkuları yok, kendilerinden emin bir havadalar.
Onların değerlendirmeleri daha çok 7 Haziran sonrasına dönük.
Bu bakımdan iki nokta öne çıkıyor:
(1) Gerçek yeni Türkiye kapısının 7 Haziran’la birlikte açılacağı...
(2) Ve bu yeni dönemde artık Tayyip Erdoğan’ın yer almayacağı...
Erdoğan’la birlikte Türkiye’nin ‘yeni’ye değil, ‘eski’ye doğru yol almakta olduğunu belirten iki kişi, PKK’yı Avrupa’da en üst düzeyde temsil ediyor:
Zübeyir Aydar, KCK Yürütme Konseyi üyesi; Remzi Kartal, Kongra-Gel (KCK sisteminin halk meclisi) Eş Başkanı.
Zübeyir Aydar-Remzi Kartal ikilisiyle Perşembe gecesi Brüksel’de dört saat boyunca çok güzel sohbet ettik.
Bazı izlenimlerimi aşağıda özetliyorum.
Erdoğan'ın kafasında
Kürt meselesi olsaydı...
Erdoğan’ın 2005 Diyarbakır konuşmasının üstünde duruyor ikisi de.
“Kürt sorunu vardır; bizim de sorunumuzdur; bu konuda devletin de hataları olmuştur” cümlesinin yer aldığı bu konuşmayla ilgili olarak kulağıma şu söz çalınıyor:
“Erdoğan’ın kafasında gerçekten Kürt sorunu diye bir mesele olmuş olsaydı, bu mesele geçen on yılda bin defa çözülmüş olurdu.”
Sözü hükümete getiriyor:
“Erdoğan’ın son bir aydır, Newroz’dan beri Kürt sorunuyla, çözüm süreciyle ilgili açıklamalarına bakın. Masa yoktur, taraf yoktur, Kürt sorunu yoktur, izleme heyeti yoktur vs... Esas olan şu: Hükümetin, Başbakan Davutoğlu’nun hiçbir iradesi yok. Erdoğan ne derse o... AKP hükümeti, İmralı’yla, Kandil’le yaptığı çalışmalara sahip çıkamadı. İradesi yok çünkü... Ama yazın bir kenara: Çözüm süreci konusundaki bu olumsuz tavrı nedeniyle Kürtler Erdoğan’ı 7 Haziran’da fena halde cezalandıracaklar.”
Başkanlık sistemi,
Saddam Hüseyin...
Kürt siyasal -ya da özgürlük- hareketi olarak, geçen on yılda hiçbir anti-demokratik bir hareketin içinde olmadıklarına özellikle dikkat çekiyorlar.
Bundan sonra da olmayacaklarını belirtirken, şu cümleyi vurgu yaparak söylüyorlar:
“Erdoğan’ın kafasındaki başkanlık sistemi dahil hiçbir anti-demokratik projeye destek olmayacağız.”
İlginç bir nokta daha var değindikleri.
Sözü, Saddam Hüseyin’in Irak’ına getiriyorlar.
O dönemde Irak Anayasası’na Kürtlerle ilgili birçok hakkın yazıldığını, iki halkın ve iki resmi dilin varlığına işaret edildiğini, hatta özerk bölge konusuna yer verildiğini, ama bütün bunların kağıt üstünde kaldığını, Irak Kürtlerinin Saddam’la Enfal-Halepçegibi korkunç katliamlar yaşadığını söylüyorlar.
Ve biri ekliyor:
“Demokratik olmayan bir Türkiye’de, anayasa ve yasalara Kürtlerle ilgili doğru şeyler de yazılsa, bunlar pratikte hayat bulmaz. Öncelik Türkiye’nin, bir bütün olarak sistemin demokratikleşmesidir.”
Erdoğan'la başkanlık
al-ver ilişkisi mi?..
Başkanlık konusunda Kürtler Erdoğan’a destek versin, Erdoğan da Kürtlere bazı hakları tanısın!
Böyle bir al-ver ilişkisinin, pazarlığın kesinlikle söz konusu olamayacağını belirtirken, şu üç noktayı açık bir dille vurguluyorlar:
- “Türkiye gerçek anlamda demokratikleşmeden, Kürtlerin hak ve özgürlük sorunu çözülmez.”
- “Selahatin Demirtaş’ın o en kısa konuşmasındaki Erdoğan’a dönük, ‘Seni Başkan yapmayacağız!’ sözü, İmralı’sıyla, Kandil’iyle bütün Kürtlerin psikolojik, siyasal ruh halini çok iyi ifade ediyor."
- “Bizim AKP ile başkanlık dahil siyasal konularda hiçbir -üstü örtülü- anlaşmamız yok, bunu çok net olarak söylüyorum.”
Türklerle Kürtler arasında güven ihtiyacı...
Türkiye’de, ‘demokratik değişim’den yana olan Türk çevrelerinin güvenini kazanmak!
PKK’yı Avrupa’da en üst düzeyde temsil eden Zübeyir Aydar-Remzi Kartal ikilisi, bu noktanın kendileri tarafından ne kadar önemsendiğini birkaç kez belirtiyor ve bunu, Kürt siyasal hareketinin çok temel bir hedefi olarak öne çıkarıyorlar.
Demokratik değişim konusunda her iki tarafın da birbirine güven duymasının ne kadar önem taşıdığına, buna iki tarafın da ihtiyaç duyduğuna işaret ediyorlar.
Syriza benzeri ittifak,
üstelik bir seçimlik değil!
Kürt özgürlük hareketi olarak tek başlarına seçime girmediklerini, sol, sosyalist, sosyal demokrat, liberal unsurları da içinde bulunduran bir ‘ittifak’la seçime gidildiğini, bu ittifakın 7 Haziransonrası da devam edeceğini, kararların yine birlikte alınacağını belirtip ekliyorlar:
“Altını çiziyoruz. Bir seçimlik bir ittifak değildir bu. Yunanistan’daki Syriza benzeri bir ittifaktır. Demokrasi ve değişimi amaçlayan bir ittifakın iktidar yolculuğudur bu...”
Para çalan oy da çalar!
Şu cümle kulağıma çalınıyor:
“Para çalan oy da çalar!”
Seçim sandıklarında seçim hilelerine dönük ihtimalden kaygı duyuluyor:
“HDP’nin baraja takılması için her şeyi yapabilir bunlar! Biz seçimlerin barış içinde, sükunet içinde geçmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu konuda kararlıyız. Ağrı benzeri provokasyonlara geçit vermemek için azami dikkati gösteriyoruz.”
Şöyle devam ediyor:
“Avrupa’da 3 milyon civarında seçmen var. HDP’nin hedefi en az 400 bin oy. Avrupa’daki oy sandıkları resmen Türkiye’de, Ankara’da sayılacak. AKP ile devlet bürokrasisi, HDP’ye karşı işbirliği yapabilir mi?.. Erdoğan bunu göze alabilir mi?..”
‘Hileyle hurdayla’ HDP’nin baraja takılmasının bir savaş kararıolacağını, buna karşı da hazırlıklı olduklarını dikkatli bir dille belirtiyorlar.
AKP’nin Kürt oyları...
AKP’nin Kürt oylarında artık kanama yaşandığını, HDP’ye doğru bir kayışın dikkati çektiğini söylüyorlar, ki bunda gerçek payı var.
Kürt oylarının Erdoğan’dan kaçışı konusunda kritik dönüm noktası olarak Kobani gösteriliyor.
Roboski katliamının üstünü örten Tayyip Erdoğan’ın Kürtler açısından Kobani direnişinin ya da ‘Kobani destanı’nın anlamını kavrayamadığını söylüyorlar.
Şu sözler ilginç:
“Rojava’da, Suriye’de IŞİD’i, el Nusra’yı, bu radikal İslamcı örgütleri Kürtlerin üzerine sürdü Erdoğan... Amacı, Suriye Kürtlerinin önünü kesmekti... Rojava’da PYD’nin, PKK’nın kolunu kanadını kırmaktı Erdoğan’ın amacı... Ama bu strateji Kobani’de ters tepti. Kürtler ölümüne direndi IŞİD’e karşı... Demokrasiyi, kadını, laikliği, bütün bu değerleri savunarak mücadele etti Kürtler Kobani’de...”
Diğeri sözü alıyor:
“Türkiye’de de HDP olarak aynı zihniyetle Erdoğan’a karşı mücadele veriyoruz. 7 Haziran bunun için bir dönüm noktası...”
Ankara, kendine komşu olarak
IŞİD barbarlığını mı istiyor?
“Türkiye’nin kendine sorması gerekiyor” diye devam ediyor:
“Demokratik değerleri hiçe sayan IŞİD barbarlığıyla mı komşu olacak Türkiye?.. Yoksa İran’dan başlayan, Irak ve Suriyeüzerinden Hatay ve Akdeniz’e ulaşan laik-demokratik Kürtlerin oluşturacağı bir kuşakla mı komşu olacak?.. Hangisi istikrar ve barıştır, hangisi kaos ve savaştır? Ama şurası çok açık: Erdoğan Türkiye’nin güneyinde Kürtleri istemiyor.”
Ekliyor:
“Erdoğan şu sıralar (El Kaide’nin bir kolu olan) El Nusra’ya arka çıkıyor. Böyle giderse, Afrin’e de saldırabilirler.”
Yeni bir siyasal dönem!
Sohbetimizde üç nokta daha:
7 Haziran sonrası yeni bir siyasal dönem...
Siyasette kartların yeniden karılması...
7 Haziran sonrasının yeni güç dengeleri...
PKK’yı Avrupa’da en üst düzeyde temsil eden Zübeyir Aydar veRemzi Kartal, bu üç noktayı vurgularken, şu cümlenin altını da çiziyor:
“7 Haziran bir seçimden daha fazlası olacak, çünkü Erdoğan dönemini kapatacak, yeni bir demokratikleşme dönemi açacak Türkiye’nin önünde...”
Brüksel’deki uzun sohbetimizde, Erdoğan-asker, Erdoğan-MHP, yeni bir çatışmalı dönem ihtimali, Oslo süreci-İmralı süreci veErdoğan-Öcalan gibi başka ilginç konu başlıkları da var.
Bunlar da bir başka yazı konusu...
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024