Hasan CEMAL
Her sabah buzdolabından çekirdek kahveyi alır, avucumun içini ölçü olarak kullanır, elektrikli makinede gereken kalınlıkta çeker, French press’e koyduktan sonra kaynar suyu üstüne boca edip, bir kaşıkla şöyle bir karıştırdıktan sonra... Benim mutfak maceram bundan ibaret.
Bir teyzem vardı, adı Rukiye. Çok lezzetli yemek pişirirdi, tencere yemekleri...
Ama Rukiye Teyze’nin sofrasına oturdun mu, önüne ne koyarsa yemek zorundaydın. Eğer tabağını silip süpürmezsen çok kızardı.
Eliyle kafamı iteklediğini hatırlarım, “Yesene, bitirsene!” diye...
Sevgili annemin Çerkez tavuğunun lezzeti hiç uçup gitmedi. Tavuğun sadece beyaz etini didikler, derisini koymaz, cevizi biraz kalın çeker, sarımsağı bol tutardı.
Annemin küçükken nedense keçi kulağı adını taktığım mantısına da bayılırdım.
Domatesli pilava gelince...
Herhalde dünya mutfaklarında annem kadar lezzetli pişireni yoktu domatesli pilavı.
İsmet Berkan’a annesi, “Pilavı becerirsen hayatta her şeyi becerirsin” demiş...
Sevgili annem bana pilav yapmasını da öğretmedi. Ama kuru köftesiyle patates kızartmasının tadı damağımdadır. Selahattin Duman da annesinin kuru köftesini hiç unutmamış...
Sevgili babam yemeyi içmeyi severdi. Mutfağa ise arada bir pazar günleri girerdi.
1920’lerin Almanya günlerinde öğrendiği, fırında bol patatesli kocaman bir kuzu butu pişirirdi.
Pazar günü öğle rakısını yudumlarken, bir yandan da kim bilir kaçıncı kez Almanya hatıralarını dinlerdik. Aynı zamanda kuzu budunun yanında hafif kızarmış patatesin sırrını da bizimle paylaşırdı.
Patatesler önce haşlanacak, soğan ya da sarımsakla birlikte tavada şöyle bir çevrildikten sonra etin yanında fırına sürülecekti.
Sevgili babamı dinlerdik.
Ben de ona -biraz da kıyak olsun diye- Almanya’daki futbol anılarını sorardım. O da hemen içeriden soluklaşmış, eprimiş, kartpostal boyundaki fotoğrafları getirir, 1920’lerin başındaStuttgart’taki ‘futbol zaferleri’ni anlatmaya koyulurdu.
Murat Belge’nin mutfak kitaplığında benim aşina olduğum tek şey French press kahve makinesi...
Ben de mutfağa galiba sadece bunun için girdiğimi söyleyebilirim.
Her sabah buzdolabından çekirdek kahveyi alır, avucumun içini ölçü olarak kullanır, elektrikli makinede gereken kalınlıkta çeker, French press’e koyduktan sonra kaynar suyu üstüne boca edip, kaşıkla şöyle bir karıştırdıktan sonra kahveyi kısa bir süre beklemeye bırakırım.
Benim mutfak maceram bundan ibaret...
Selahattin Duman, “Uzun süre tek başıma yaşadım, o zaman mutfağa giriyorsun” diyor.
Ben de yalnız yaşadım.
Ama Bremen’de bir buçuk yıl pansiyoner olarak yaşarken de mutfağa pek girdiğimi hatırlamıyorum.
Gençlik yıllarımda kıymalı yumurta, sucuklu pastırmalı yumurta pişirmedim değil. Bunun da pek bir marifet olduğunu sanmıyorum.
Mehmet Barlas, “Ben kıymalı yumurta severim” diyor, “Ama biraz sulu olacak...”
Mehmet Yılmaz biraz abartmış:
“Elimde sihir var, bardağa su koysam lezzeti başka olur.”
Murat Belge’nin iyi bir aşçı olduğunu biliyorum. Evinde kaç kez benim çok sevdiğim Hintmutfağından yemekler yapmıştı.
Nazar Büyüm’e gelince...
Pırtımpırt diye bir yemekten söz ediyor:
“Çocukluğumun Develi’sinde asma yaprağıyla et veya pastırmayla yapılan bir yemekti.”
Ferhat Boratav da gazeteci milletinin gırtlağına düşkün fertlerinden biridir. Haber masasında sinirli olduğu zamanlar önüne hemen bir adet çikolatalı ya da üzümlü taze muffin sürülünce keyfi yerine gelirmiş...
Mavi yolculuklarımızdan biliyorum, sevgili Ferhat mutfağa girmeyi de sever.
Bülent Korman da mutfağı seven erkeklerden.
Bana benzemiyor yani.
“Hayatımda en lezzetli gaspaçyoyu Arles’ta, Van Gogh’un evini görmeye gittiğimizde içtim. Tadı insanlık üstü geldi” diyor.
Gaspaçyo çorbasının tarifini de vermiş. Ayşe evde yaptı, gerçekten lezizdi. Ama Bülent’in tarifinde ölçü kaçtığı için olacak biraz suluydu.
Deniz Alphan’ın son kitabının sayfaları arasında dolaşıyorum (*). Vedat Milor’un deyimi oturmuş:
Tadım sarhoşluğu...
Bu sarhoşluğu evinin güzel mutfağında bize kaç kez tattıran Deniz Alphan’ın yeni kitabının adı:
Mutfakta erkek var!
Ama ben yokum.
İyi pazarlar!
* Deniz Alphan, mutfakta erkek var, Boyut Yayınları.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024