Kemal CAN
Son günlerin en hareketli siyasi gündem başlıkları, Muharrem İnce ile Erdoğan arasındaki polemikler. Meydanlarda gösterilen videolar eşliğinde devam eden atışma sosyal medyada da büyük trafik alıyor. Ancak İnce’nin başarılı çıkışları kadar Erdoğan’ın gafları ve bilinçli olup olmadığı tartışmalı çarpıtmaları giderek daha öne çıkmaya başladı. Erdoğan’ın muhalefete “tamam” sloganını hediye etmesinden sonra, iktidar medyasındaki yorumcular bunun gaf değil, bilinçli bir ifade olduğunu iddia etmişti. Kampanya süresince hemen her konuşmasına benzer bir “kullanışlı açıklar” vererek devam eden Erdoğan için, bahane bulmak giderek zorlaşıyor.
Adıyaman’da 1998’de açılan havaalanını, 1992’de Isparta’da kurulan üniversiteyi AKP’nin yaptığını, üstelik de başka yerde değil bunu yakından bilenlerin önünde söyleyen Erdoğan, Mersin-Silifke arasında olmayan tren yolunu hızlı tren hattına bağlama vaadinde de bulundu. Diyarbakır’da prompter arızalanınca kürsüyü terk eden, Zonguldak demekte zorlanan, kendi partisinin kongre salonunu kürsüden verdiği talimatlarla ve meydanları tribünden transferlerle heyecanlandırabilen Erdoğan alışılmadık bir resim veriyor.
Komünizm dersleri
Erdoğan, son olarak Tarsus’ta yaptığı konuşmada muhalefetin AKP’nin yaptıklarını yıkmak istediği söyledikten sonra, hızını alamadı yeni bir zirveye daha imza attı: “Hatırlayın birinci köprüyü Süleyman Demirel yapmıştı. O zamanki komünistler ne diyordu: Biz köprüyü satacağız diyordu. Rahmetli Özal da satamazsınız diyordu. Ne oldu? Neyi satıyorsun? Bu millet sizi mezara gömer.” Ahmet Kaya’nın sözleriyle söylersek “nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ... ” Ayrıca, meseleye başka uzmanlık alanlarının da el atmasını gerektirecek kadar da tuhaf.
Erdoğan’ın, ahır yapılan camiler, olmayan saat kulesini yıkan teröristler, camide içki içen Geziciler, başörtülü dövenleri gösteren kasetler gibi doğrulanması zor iddialarına herkes alışık. Fakat bu son çıkış, sadece suçladıkları insanlar açısından değil savunduğu isimler için de fazlasıyla sorunlu. Köprü satmaya çalışan komünistleri tespit etmesi imkânsız olan Erdoğan, kongre salonlarına resmini astığı Özal’a da “devletçiliği” nasıl yapıştıracak. Üstelik, yapılmış köprülerin yanında, daha yapılmamış hastanelerin hastalarını, kurulmamış havaalanının henüz yola çıkmamış yolcularını bile satarken.
Yaşananları “tarihsel gerçekleri çarpıtma” tanımlamasıyla açıklamak bu aşamadan sonra artık çok güç. Ya Erdoğan çok ciddi bir prompter komplosuyla karşı karşıya, ya gerçeklik algısını tamamen kaybetmiş durumda ya da girilen seçim anaforu bütün ayarları bozdu. Çünkü eğer yapılan bir çarpıtma olsa, çarpıtmanın kime ve neye hizmet ettiği son derece belirsiz. Birincisi, biz köprüyü satacağız diyen komünistler kimdir? Sattırmam diyen Özal neyi temsil etmektedir? Muhalefetin köprüyü satma tehlikesine karşı, AKP’ye oy verecek seçmen nerededir?
Erdoğan’ın anlattığı tarihe göre, Özal sıkı bir komünist, o dönem komünistleri her kimse fena halde neoliberal olmalı.
Reis zorlanıyor
Koca bir parti teşkilatını metal yorgunluğu ile itham eden, vatandaşlık hakkını kullanarak sandıkta mesaj vermeye niyet edenleri münafıklıkla suçlayan Erdoğan, performansıyla muhalefete koz vermeye devam etmekle kalmıyor, kendi seçmenini de hayrete düşürüyor. Söylediği her sözle bütün siyasi aktörleri peşine takan, sadece onun söyledikleri konuşulan, korkutan, caydıran, sindiren “Reis”, şimdi yine gündemde, yine söyledikleri günlerce konuşuluyor. Ama bu kez, vurduğu yerden ses getirdiği için değil, elindekileri yere düşürüp kırıp dökerek yarattığı gürültüyle gündem oluyor.
Berat Albayrak’ın söylediği gibi Ay’a duble yol yapacağını söylese bile alkışlanacak, inanılacak bir lider olabilir ama Erdoğan’ın bu halleri aşırı medya görünürlüğü nedeniyle herkese ulaşıyor. Ve “Ay’a yol” konusuna biraz kuşkucu yaklaşma olasılığı olan iktidar seçmeninde de bu durumun bir karşılığı olacak. Herkesi metal yorgunluğuyla suçlayan liderde iyice açığa çıkan paslanma, performans zafiyeti ve savunma telaşı, muhalefet cephesinde yarattığı eğlence imkânından çok, iktidar cephesinde oluşturduğu endişeyle sonuç doğurmaya aday.
Ortaya çıkan anketlerin çoğunda iktidar oy oranında bütün bu gelişmelerin karşılığı olacak bir gerileme görülememesinden doğan yoğun şaşkınlık görülüyor. Hem ülkenin içinde bulunduğu koşullar, hem de başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcülerinin yaşadığı çaresizlik karşısında hâlâ fazla yüksek bir oy desteği olduğu görüşü hâkim. Fakat meseleye bir de şu açıdan bakılabilir: Yüksekten düşmek için yeterince yükseğe çıkmak gerekir. Ve çok yüksekte oksijen seviyesi fazlaca düşer.
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025