Kemal CAN
Muhalefet tarafından “darbe” diye isimlendirilen girişiminin, beklenmedik yoğunlukta bir dirençle karşılaştığı için başarısız olduğu ve geri çekilmeye zorlandığı iddiası hala güncel. Bunun kanıtı olarak gayet haklı ve güçlü argümanlar ileri sürülüyor: İstanbul Belediyesi’ne ve CHP’ye kayyum atanamamış olması; iki hafta boyunca her gün sayısı ve hacmi artan protestolar, rekor kıran mitingler; CHP’nin önseçimine katılan milyonlarca insan; korku duvarlarının yıkıldığını, prangaların bırakıldığını, özgüvenin geri geldiğini düşündüren çıkışlar; boykottan fazlasıyla etkilediğini gösteren iktidarın çaresizlik hali; pek çok alanda iktidarın sıkıştığını, krizlerinin derinleştiğini gösteren işaretler.
Diğer tarafta ise “darbe” nitelemesinin sebebi olan ve öylece yerinde duran bir sürü mesele var: Ekrem İmamoğlu’nun iptal edilmiş olan diploması; İstanbul başta olmak üzere birçok belediye başkanı ve belediye bürokratının hala içerde oluşu; yargılansalar bile bir gün yatmayacak gençlerin günlerdir hapiste tutulması; gözaltılar ve tutuklamalar sonrasında işkence ve kötü muamelelerin sistemli biçimde uygulanması, bu konudaki açık kanıtların ve şikayetlerin dikkate alınmaması; iktidar ve iktidardan kopamayan medyanın bilindiği gibi davranmaya devam etmesi; Erdoğan’ın hala yeni “turplardan” bahsetmesi, itirazı duymak yerine suçlamaları büyütmesi; “iktidarı değiştirme” diye bir suç yaratılması.
Madalyonun iki yüzündeki resimler
19 Mart’ta yapılanlar, yeni bir sürecin başlangıcı kabul ediliyor. Hatta “19 Mart süreci” ismi bile kullanılmaya başlandı. Oysa -dozuyla ilgili farklı değerlendirmeler olsa bile- bu hamlenin aylar hatta senelerdir “bekleniyor” (hazırlanıyor) olması, 19 Mart’ın başlangıç sayılmasını zorlaştırıyor. Belki yeni bir aşamadan bahsetmek daha doğru. Ancak şimdi asıl önemli olan ve herkesin kafasındaki soru, sürecin nasıl devam edeceği. Eğer 19 Mart önemli bir eşik kabul edilecekse, taraflar hangi adımları atacaklar ve nasıl sonuç alacaklar? Yukarıda kabaca tarif ettiğim -hayli farklı görünen- “madalyonun iki yüzü”, bu açıdan farklı resimler veriyor. Tarafların hangi yüzü görmeye, göstermeye çalıştıkları da önemli.
Değerlendirme ve varsayımların isabeti de, madalyonun hangi yüzüne bakılarak yapıldığına bağlı. Sonuç gibi görünenler bir başlangıcı, başlangıç gibi duranlar bir neticeyi gösteriyor olabilir. Ayrıca başka bir kritik soru, bundan sonrasında yaşanacaklarda kimin yapacaklarının belirleyici olacağı. Senelerdir olduğu gibi -açıktan söylensin veya söylenmesin- Erdoğan’ın kafasındakilere dikkat kesilen, onun yapabilecekleri veya mecburiyetlerini tartışan bir gündemi takip etmek başka, kurumsal ve toplumsal muhalefetin muhtemel rotasını ve o yolculuğun avantaj ve sıkıntılarını görerek takip etmek bambaşka yere götürüyor bizi. Aslında kendini yeniden keşfeden kamuoyu açısından, kimin “merak edilen” olacağı son derece kritik.
Kendi zincirlerini kaybetmetmek
Muhalefetin uzun zamandır içine gömüldüğü “başaramadıkları” tartışmalarından çıkıp, başarabildikleri -ya da başarabilecekleri- üzerine konuşmaya çok ihtiyacı vardı. Defalarca tekrarlanmış yenilgi serilerinden yılmış olanların ve bu sonuçlardan sorumlu tutulanların ortak ihtiyacı buydu. Birikmiş ve ezberletilmiş eziklikten sıyrılmanın herkese iyi geldiğine hiç kuşku yok. Kimin ne kadar payı olduğu tartışmasına girmeden, herkesin kendisini parçası hissedebileceği (söyleyebileceği) bir hikaye kurulması, unutturulmuş bazı hikayelerin hatırlanması çok önemli. En önemlisi ise pek çok dünya örneğinden ayrışarak defalarca gösterilen vazgeçmeme inadının kendini tekrar göstermesi.
Bu eşikten geçilirken görevli ve veya gönüllü çaresizlik eğitmenlerinin sıkı bağladığı bazı prangalar şimdilik geride bırakıldı. Kafaya inen her sopadan sonra “bizi sokağa çekmek istiyorlar” diyenler, sokağın (itirazın) faziletini, anayasal hakları hatırladı. “Sosyolojinin” ve bu ülke siyasi kültürünün değişmez “kanunlarından” bahsedenler, her itirazın karşı mahallede konsolidasyon yaratacağı korkusunu yayanlar sakinledi. Siyaseti sandık ve kapalı pazarlıklardan ibaret sayanlar, siyasi sonuçları iktidarın kontrol ettiği skor tabelasından izleyenler daha sessiz. Hak, hukuk, adalet ve özgürlük gibi “soyut” taleplerin hiç yankı bulmayacağı iddiaları rafa kalktı. Fakat hikayeyi kimin kaleme alacağı hala meçhul.
“Geri adım”, taktik mi stratejik mi?
İktidar tarafına dair en çok dile gelen değerlendirme, böyle bir tepkiyi (direnci) öngörmemiş oldukları. “Atılan geri adımlar”, tutarsız reaksiyonlar ve MB rezervlerinin ciddi bir kısmının harcanması gibi deliller gösteriliyor. İktidarın verdiği tepkiler dikkate alınınca bu deliller inandırıcı duruyor. Bu varsayımın toplumsal ve kurumsal muhalefetin “başarı” ve özgüven ihtiyacına ilaç gibi geldiği de açık. Ancak gösterilen direncin iktidarın öngördüğü üst sınırı aştığını söylemek için erken. Erdoğan’ın, taktik bir çekilmeyi (ertelemeyi) zaten hesaplayıp hesaplamadığını, yapmadıklarının bir strateji revizyonu olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Neredeyse on beş yıldır, yönetememe krizini yönetme biçimine dönüştürerek yürüdüğü yolu değiştireceği, somut göstergelerle desteklenen bir bilgi değil; sadece -hiç gerçekleşmemiş- hep tekrarlanan bir ihtimal.
Erdoğan bu hafta Cuma namazı çıkışında, “Türkiye dipdiri ayaktadır, gündemi elinde tutmaktadır ve Cumhur İttifakı Türkiye’nin şu anda her şeyidir. Kimse buradan kendine olumsuz bir pay çıkarmasın. Bunların hiçbiri tutmaz, tutmayacaktır” dedi. Bu çıkışı bir avuntu veya “korkuyu savuşturma” olarak değerlendirmek elbette mümkün ama uzun süredir milli iradenin yerine ikame edilen “Cumhur İttifakı”nı “Türkiye’nin her şeyi” saymak, “iktidarı değiştirme suçunun” gerekçesi gibi. Daha önce de atlattığı -ama hala yargılamalara konu ettiği- “Gezi” gibi, bu hareketliliğin sonuçsuz kalacağını söylerken “olumsuz pay” çıkarmama çağrısının muhatabı ise haftalar sonra yeniden görünen ortağı Bahçeli olabilir.
Süreçlerin irtibatı, iltisakı bozuldu
Erdoğan, Bahçeli ile görüştüğünü ve kendisine “yapacağımız daha çok şey var” dediğini aktardı. Nitekim Bahçeli, Türkgün Gazetesi’ndeki yazılarının ilkinde “yapılması gerekenler” ve ısrarcı olduğu hızlanma arzusuna dair mesajlar vermişti: “Gecikmemek, geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli meseledir. Toplumsal barışın güçlendirilmesi ve kutuplaşmanın azaltılması için siyasi aktörlerin kapsayıcı bir dil kullanmasına ihtiyaç vardır” (…) “Sağlam teminatlara bağlanmış bir yargı bağımsızlığı demokratik rejim için hayati önemdedir. (…) hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuk güvenliğinin güçlendirilmesi…” Bu görev listesinin önemli bir kısmının PKK fesih kongresini işaret etmediği ortada.
Bahçeli, 31 Mart tarihli Türkgün’deki ilk yazıda, son gelişmelere (19 Mart) hiç değinmiyordu. Sürecin fırsat ve imkanlarına temas edip “taraflara” hızlanmalarını hatırlatıyordu. İki süreç arasında bozulan senkronu ve sadık kalınması gereken planı tamire yönelmiş gibiydi. Belki sıkıntıya girmesi muhtemel “kendi sürecini” veya Ruşen Çakır’ın söylediği gibi “devleti kurtarmaya” çalışıyordu. Belki de Mümtazer Türköne’nin iddialı yorumunda olduğu gibi “ulus devletin ayarlarını düzeltme” peşindeydi. Niyet ve hedefi konusunda farklı değerlendirmeler mümkün ama yazının dili iktidar ortaklığı görüntüsünden hayli uzak. Bu “uzaklık” fazla yadırgatıcı olmalı ki, yine aşırı abartılı -ve pek planlanmış gibi görünmeyen- ve ağırlıklı olanak CHP’ye saldırıya ayrılmış “ikinci bölüm” çıktı.
Süreç ne işe yarar, nereye gider?
Türkiye ayağa kalkmış, ortalık toz dumanken, “İyice gündemden düşmüş süreç meselesini konuşmanın lüzumu nedir?” diye soranları duyuyor gibiyim. Ancak takip edenler bilecektir. Bahçeli’nin başlattığı sürecin, Erdoğan’ın yeniden seçilerek iktidarını uzatmak için bir kandırma veya oyalama hamlesinden ibaret olmadığını düşünenlerdenim. Muhalefete seçim kazandırmamak için, gerekirse sandığı bile önemsiz hale getirmeyi göze alarak siyaset dışı hamlelere yaptığı yatırım, Bahçeli’nin süreciyle birçok noktada örtüşüyor veya kesişiyordu. Ortak tercih, gündemi mümkün olduğunca siyaset dışına taşımak ve orada tutmaktı. Böylece sorunları ve iktidarın kriz ya da mecburiyetlerini siyasi fırsata çevirmek, doğrudan veya dolaylı muhatapların hüsnü kuruntusu olarak kalacaktı.
Sürecin hem iç hem dış konjonktürü ciddi tıkanıklıklar yaratmaya da başladı. Önce iç ve dış dinamikler arasındaki eşgüdüm bozuldu, şimdi de bu dinamiklerin her birindeki risk ve fırsat dengelerinde dramatik değişiklikler oldu. Zaten acele ihtiyacı, belki de bu gelişmelerin bekleniyor olmasıyla ilgiliydi. Sürecin Suriye ayağı sadece bağımsız bir rotaya girmedi, daha kararsız bir dengeye sürüklendi. Bunun iç ve dış dinamik entegrasyonunda sıkıntıya yol açacağı ortada. İç dinamikler bakımından ise Erdoğan’ın “somut çıkar” endişesinin büyüdüğü, tek taraflı vazife zorlamasından sonuç alınamadığı için hamle kronolojisini değiştirdiği düşünülebilir. Bunun, süreçteki ortağını ve muhataplarını etkilememesi kaçınılmaz. Kürt’e ayrı Türk’e ayrı menü, sağlanan pasif sessizlikten daha fazlasını vadetmiyor.
19 Mart süreci: Kim, neye, nasıl karar verecek?
İmamoğlu (CHP) tasfiye hamlesi için Trump’tan onay aradığı iddia edilen Erdoğan, ortağını mı pas geçti? Süreçten ne fayda sağlayacağı konusundaki tereddüt, yine iptal seviyesine mi çıktı? Bu soruların cevaplarını henüz bilmiyoruz. İlişki ve senkronizasyon bozulduğu gibi, iki sürecin artık birbiri için engel yaratacağı da görülüyor. Erdoğan’ın önceliklerinin -Bahçeli ile farkı açacak kadar- baskın hale geldiği düşünülebilir. Senelerdir yumuşama veya açılım tartışmalarında kullanılan Erdoğan’ın mecburiyetleri bahsinde ise çok da yeni argümanlar duymuyoruz. Oy kaybı, yönetememe krizi, eskimiş strateji, ekonomik zorluklar ve sıkıştıran dış konjonktür çok bildik başlıklar. Zayıf olduğu masaya oturmayan Erdoğan için baskı seviyesi dayanılmaz mı? Hiç emin değilim.
Gündem kontrolünü ve moral üstünlüğü kısmen ve bir süreliğine ele almış görünen muhalefet hala Erdoğan’ın ne yapacağını merak etmekten geri duramıyor. Kendi gücünün farkına varan ama bunu nasıl kullanacağı konusunda güvenilir rehberlik sıkıntısı çeken kırılgan kamuoyu da, bu işkillenmeden etkileniyor elbette. Toplumsal ve kurumsal muhalefetin -biraz da iktidarın iteklemesiyle- temasa gelmesi umutları yeşertti. Ancak bu ilişki henüz birlikte ve ortak bir talebe doğru yürüme formülünü bulabilmiş görünmüyor. Kurultay pürüzünü hasarsız geçecek CHP, enerjisini ve dikkatini bu ihtiyaç için yeniden seferber edebilir. İktidarın nifak ataklarını savuşturma çabası yerini kolektif enerjiye bırakır. Yeni yaratıcı hamlelerle, en azından muhalefet kamuoyunun ilgi ve merakını canlı tutabilir. Ancak madalyonun diğer yüzündeki karanlık resmi görmezden gelmeden.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
15.12.2025
1.12.2025
23.11.2025
16.11.2025
3.11.2025
26.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
28.09.2025