Kurtuluş TAYİZ
Oysa denedim, hem de bir kaç kez. Kendimi sessiz bir odaya kapattım. Siyasi önyargılarımdan sıyrılmak için çabaladım. Tam bir konsantrasyon hâlinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile empati kurmaya çalıştım. Onu anlayabilirsem çözüm sürecinin muhalefet ayağının niye bu kadar aksadığını keşfedebilirim diye düşündüm.
Başbakan Erdoğan’ın liderlik tarzından işe başladım. Üslubunun sert ve itici olduğunu gördüm. Ayrıca kişisel ajandasının olup olmadığına, çözüm sürecini başkanlık rüyasını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanıp kullanmadığına kafa yordum. Bu yönde verileri değerlendirdim. Erdoğan’ın başkanlık heveslerinin demokrasiyi askıya almasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına ilişkin iddiaları da sorguladım. Şüphelerim arttı, kaygılarım çoğaldı. Tamam. Bu noktaya kadar Kemal Bey’i anlamakta hiç zorlanmadım. Asıl zorluk bu değerlendirme ve sorgulamaların ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözüm sürecine karşı çıkan tavrıyla başladı. Kemal Bey, çözüm sürecine ilişkin iktidara açtığı kredinin artık bittiğini duyurdu. Bu andan itibaren Kılıçdaroğlu ile empati yapmanın imkânsızlığı kendini gösterdi.
Çözüm sürecine destek için açılan kredinin bitmesi barışa karşı çıkmaktan başka bir anlama gelmiyor. Ki CHP liderinin ilk günden bu yana çözüm sürecine verdiği doğrudan bir destek de yok. MHP lideri Bahçeli gibi çözüme karşı miting düzenlemediği için bile onu hoş görmeye razıydık. Öyle de kabul ettik. Ancak Kemal Bey’in bugüne kadar bütün hazırlığı bu sürece karşı çıkacak ânı kollamaktan ibaretti. Adeta pusuya yatmış, eski CHP lideri Deniz Baykal gibi yeni bir Habur için gelişmeleri izliyordu. Diyarbakır Newroz’unda Türk bayrağının olmaması üzerine CHP, ilk provokasyon denemesine girişti. Türk milliyetçiliğini kışkırtarak AKP’nin gözünü korkutmayı istedi. Ne var ki İsrail’in Mavi Marmara özrünün aynı günlere denk gelmesi üzerine bu hevesi yarım kaldı. Tabii, bundan vazgeçmiş değil; CHP hâlâ süreci alaşağı edebilecek bir “açık” bulmak peşinde.
Empatide sınır yok deyip kendimi zorluyorum. Kendimi barış ve çözüm sürecine karşı çıkmak için ikna etmeye çalışıyorum. Ne de olsa çözüm iktidar partisine yarıyor. AKP ve Başbakan Erdoğan da siyasi rakip olduğuna göre CHP’nin çıkarlarını kollamak gerekir...
İyi de barış sürecinin mahvolmasına neden olsa bile iktidara karşı çıkmak mı gerekir?
Kılıçdaroğlu kadar kolay buna “evet” diyemiyorum.
Empati çabalarım burada tıkanıyor. Daha ileri bir ruhsal yolculuk yapamıyorum.
Parti çıkarları elbette önde olmalı. Bu BDP için de, MHP için de, CHP için de, AKP için de böyle.
Ancak CHP’nin çıkarları neden çözüm sürecinin karşısında alınacak bir pozisyona bağlı olsun?
Böyle bir zorunlu bağ nasıl ve ne zaman oluştu?
Çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlanmadan CHP başarılı olamıyor mu?
CHP’yi barışın ve çözümün karşısına koymadan iktidara muhalefet etmek imkânsız mı?
AKP’den daha fazla, daha ateşli bir şekilde çözümü savunarak muhalefet edilemez mi?
Böyle sahnenin dışında kalarak muhalefet olmanın gerekleri yerine getirilebilir mi?
CHP katılmadığı bir oyunda dışarıdan laf sokarak ne kadar etkili olabilir?
CHP böyle davranarak iktidarı daha bir iktidar hâline getirmiş olmuyor mu?
Bu sorulara en doğru yanıtı sanırım yine CHP tabanı veriyor. CHP’nin yaptırdığı araştırmaya göre parti seçmeninin yüzde 50’si çözüm sürecini destekliyor.
“CHP bu süreçte ne yapmalı” sorusuna CHP’li seçmenin yüzde 10’u “Daha aktif olmalı”, yüzde 40’ı da “Partimiz barış sürecine destek olmalı” cevabını vermiş.
Ben CHP lideriyle empati kuramadım ama Kemal Kılıçdaroğlu kendi tabanıyla empati kurabilir diye düşünüyorum.
Hem kendisinin hem partisinin başarısı bence bu sese kulak vermekten geçiyor.
Yazarlar
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019