Mehmet TIRAŞ
Bir ülkede düşünce,inanç,medya ve ifade özgürlüğü yasaklanmış gösteri hakkınız yok;birde iktidarda olanlar demokrasinin kuvvetler ayrılığını yok sayıyor; muhalefeti rejim karşıtı gösteriyor, hukuku siyasetin etki alanına girmiş, yargı yürütmenin emrinde ise,o ülkede yönetimde bulunanlar ne kadar seçimle gelirse gelsinler,demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak değil de bir araç olarak kullanırlar.Bugün Türkiye’nin geldiği yerde bunu tarif ediyor.
Son beş yıldır Erdoğan’ın izlediği politikalarını eğip bükmeden tarifini yapmalıyız,Erdoğan başkanlık tartışmaları altında tek adamlığa geçişin yolları aranırken;İslami faşist bir anlayışla ülkeyi yönetmenin haritası çıkartılıyor ve kademeli olarak ta uygulamaya geçmenin yolları deneniyor.
Ülke de yargı iktidarın bir kolu olarak görülmeye, laikliği de kendine göre uyarlamaya başladıysa orası demokratik bir ülke olmaktan çıkmıştır.
Erdoğan bütün sorunları ve olayları çoğulculuğu yok sayıp çoğunluk üstünden bakıp din ve mezhep üzerinden yorumluyor.
“Bizim neslimizi bozdular dindar nesil yetiştireceğiz diyor, okul deyince aklına İmam Hatipler gelen,eğitim deyince de din derslerini öne çıkartan Sünni bir mezhep yolu tarif ediyor.”
Bu da biat kültürünün dayatmasıdır.
Erdoğan’ın ramazan sofralarında yaptığı konuşmasının konseptini hep dini söylemler alıyor..
Konuşmalarının içinde Temel hak ve özgürlükler,bireyin özgürlüğü, hukuk ve laiklik kavramı hemen hemen hiç geçmiyor.
Birde yargıya yönelik başlattığı meclis çoğunluğuna güvenerek yaptıkları tehlikenin boyutunu gösteriyor.
Gezi olaylarının ortaya çıkışı karşısında Erdoğan’ın tavrı; seçimle göreve gelmiş bir siyasetçi gibi değil de, askeri darbeyle ülke yönetimini ele geçirmiş bir darbeci general gibi davranması kabul edilir bir durum değil.
Bunun ilk işret fişeğini Erdoğan 17/25 Aralık’ta çocuklarının içinde bulunduğu yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda devlete yaptığı sivil darbeyle başlattı.
Kuvvetler ayrılığını yok sayıyor önünde ayak bağı olarak görüyor.Kendine yönelik her yargı sürecini bana yargı yoluyla darbe yapılmak isteniyor diyor.
Demokrasilerde dördüncü kuvvet olan özgür medyayı istemiyor ve kendine biat etmeyen gazete ve gazetecileri ya işten attırıyor ya da hapse gönderirken,kendine muhalif olanların da mal varlığına el koymak için kayyum atıyor.
Ortada bir mahkeme kararı şöyle dursun soruşturma bile yokken Erdoğan çıkıp, Bank Asya’nın anahtarlarını yarın masamın üstünde görmek istiyorum diye çağrıda bulunması, anayasal suç olmasına rağmen hiçbir savcı devreye girmiyor.
Kendini anayasa sınırları içinde tutan yargı kararlarını tanımıyor ve uygulamıyor.
İşte ikamet ettiği bin 150 odalı adına da ‘külliye’ dediği kamuoyunun da kaçak saray olarak bildiği, bu yeri resmen işgal etti.
İşgal etti diyoruz çünkü bu yerin oturma müsaadesi yok, kaçak olduğunun mahkeme kararı var .
Erdoğan yargıya çağrıda bulundu gücün yetiyorsa gel yık diye ferman okudu.
Ülke adım adım tek adamın yönetmesi için formüller hazırlanırken, bu aynı zamanda faşizmin gelen ayak sesleri olduğunu da hatırlatalım.
Yine Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği hak mahrumiyeti kararıyla tahliye olmalarına Erdoğan bu mahkemenin kararlarını tanımıyor ve saygı duymuyorum dedi.
Böylesi hukuk tanımaz,anayasayı yok sayan çıkışlar ancak faşist rejimlerde ve tek adam yönetimlerinde olur.
Yargının siyasetin etkisinde olduğunun onlarca örneği var.
Erdoğan’ın tutuklanmasını istediği insanları tutuklamaması veya tutuklu ise tahliye etmelerine alenen müdahale ederek;mahkemeye ve üyelerine sen nasıl bu insanları tahliye edersin diye yargı mensuplarına sitem ediyor.Sitem etmekle kalmıyor bu kararı veren savcı ve hakimler sürgüne gönderiliyor,bu da yetmiyor ya açığa alınıyorlar ya da tutuklanıyor.Yargıçların tutuklanması Cumhuriyet tarihinde ilk defa oluyor.
Kendine muhalif olan bir avuç gazetelerin ve televizyonların kapatılması için inanılması mümkün olmayan bir haydut devlet politikası uygulanıyor.RÜTÜK ve TÜRKSAT’ın hukuk dışı uygulamalarını görüyoruz; Can Erzincan televizyonuna uydudan indirilmesi için bir mahkeme kararı olmamasına rağmen TÜRKSAT karar alıyor.
Özgür Gündem Gazetesine Meslek dayanışmasında bulunan Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) başkanı hekim prof.Dr Şebnem Fincan Korucu,Özgür Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin’in tutuklanması ancak faşist rejimlerde olur.
Erdoğan’ın Davos’ta ferman okumasının dışarıda bedelini ülke olarak değerli yalnızlıkla öderken; yalnızlığının geldiği yeri içe kapanıp milliyetçiliğe soyunması sonucunda,siyasal İslamın faşist rejimine yöneltiyor.
Erdoğan’ın hayal ettiği başkanlık adı altındaki faşist rejimi kurmasında önünde en büyük engel olarak gördüğü, HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırarak itibarsızlaştırmaya gitmesi,kesmedi şimdi de ;yüze yakın Kürt il ve ilçelerde belediyeleri elinde bulunduran Demokratik Bölgeler Partili (DBP) Belediye başkanlarının görevden alınmasının, hukuksuz a yollarını arıyor,kayyum atamanın yollarını arıyor.
Neymiş efendim Ankara’nın gönderdiği paraları bu belediyeler Kandile yani PKK’ya aktarıyormuş.
Eğer Kürtlerin yönettiği belediyelerde bir tane yolsuzluk dosyası bulsalardı, ülkenin bütün metropol kentlerinin bilbordlarında afişe ederlerdi.Diyarbakır Büyük Şehir Belediye başkanlığının bütçesi tam 20 defa müfettişler tarafından denetlenmiş, bir tane bile yolsuzluk dosyasına rastlanmamış.
Yirmi yıldır yüze yakın bu il ve ilçe Belediyelerini Kürtler yönetiyor, bir tane belediye başkanı yolsuzluktan yargılanmadı.
Erdoğan şunu adı gibi biliyor karşısında direnen örgütlü tek bir güç var o da 6 milyon oy almış HDP’de toplanan demokrasi güçleri ve Kürtler.
HDP’yi ve onun bileşenlerini potansiyel bir terörist ilan ederek etkisiz hale getirmek için Erdoğan; ülkenin batısında MHP’nin ve CHP’nin kısmi desteğiyle bunu yürütüyor. Kürtlere başlattığı katliamları da bu ittifaktan güç alarak yapıyor.
Erdoğan’ın Ortadoğu politikası kendini bitirdi, içeride de kendi atadığı başbakana karşı darbe yaparak kendini başka bir sıkıntıya soktu.
Saddam,Kaddafi ve bir dönem kardeşim dediği Esad nasıl bir yol izlediyse Erdoğan’da onların yolunda ilerliyor,tek adamlığa oynayanların yolu ve kaderi değişmiyor.
Çağrımızdır:Yapılması gereken çağdaş,çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiden yana olan güçler, hiçbir düşünce ve inanç fark etmeksizin bir araya gelip,demokrasi platformunda birleşmektir.
Eğer birleşmez ve bu tehlikeyi önleyemezsek insanının dili varmıyor söylemeye ama çok kanlı ve belalı günler bizi bekliyor.
Erdoğan’ın Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
Kürtlerin il ve ilçelerine Erdoğan’ın yaptığı katliamlar bunun tartışılmaz belgesidir.
Erdoğan İçinde hukuk ve muhalefet geçmeyen bir demokrasi, Azerbaycan ve Türkmen Başı gibi tek adam olmak istiyor
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025