Mehmet TIRAŞ
Yazıda okuduğunuz başlık yeni okuyup bitirdiğim ve edebi lezzet aldığım bir romanın adı..
Kirliydi Kar’ın Yazarı:Georges Sımenon,polisiyenin ustalarından ve 20. Yüz yılın en büyük edebiyatçılarından biri olarak gösteriliyor..
Roman Everest yayınlarından çıkmış.
Kirliydi Kar Romanını Türkçeye çevirisini Ümit Moran Altan(Mehmet Altan’ın eşi) yapmış.
Roman 262 sayfa.
Bu roman hakkında bilgiye Cumhuriyet Gazetesinin Kitap ekinde yazan edebiyat eleştirmenlerinden Celal Metin’in tanıtım yorumundan öğrendim.
Kirliydi Kar’ı Batı edebiyatının içinde gösterilen önden gelen klasiklerden bir olarak tanıtıyordu eleştirmen.
Romanın tanıtımını kitap ekinde okuyunca Ümit Hanımı haberdar ettim..Ümit hanım haberdar olduğunu ama dergiyi bulamadığını söyledi. Gazetenin kitap eki bende var size ulaştırırım dedim.
Bu romanı okuyacağımı söyleyince Ümit Hanım nasıl olsa bir hafta sonra Mehmet’in(Altan) duruşmasında buluşacağız ben sana getiririm dedi ve anlaştık..
Çağlayan Adliyesinde mahkeme koridorunda buluşunca karşılıklı olarak ben dergiyi Ümit hanım da romanı bana verdi..
Romanı kısa süre içerisinde okuyamadım, bitirmem gereken sıraya koyduğum kitaplar vardı bunlardan birisi de, Notos yayınlarından çıkan Çevirisini Bülent Kale’nni yaptığı Arjantinli yazar Hraco QUIROGA’nın “Aşk,Delilik Ve Ölüm Öyküleri” ydi, bu öykü türü kitabı da okumanızı öneririm.
Bir kitabın okunmasında ve beğenilmesinde nasıl editörün etkisi varsa..
Yabancı eserlerin okunması ve tutulmasında, beğenilmesinde de çevirmenlerin çok büyük etkisi ve tartışılmaz katkısı vardır..
Çevirmenin dil zenginliği ve çevirdiği dile eş anlamlı sözcükler türetmesi,bulması başlı başına bir yetenektir.Çevirmenin ustalığı okurla yazar arasından bir yakınlaşma ve diyalog kurdurur.
Ümit hanım da ‘Kirliydi Kar’ romanına bir çevirmen olarak gereken hassasiyeti ve özeni gösterdiğini her cümlede fark ettiriyor.
Kirliydi Kar’ın hikayesi bundan tam 70 yıl önce 1948 yılında ikinci dünya savaşının sürdüğü yıllarda Fransa’nın Alman işgalinde olduğu yıllarda geçiyor.
Bu da romanın bir dünya klasiklerinden olduğunu ortaya koyuyor.
Bir romanın 70 yıldırı okunması edebiyat açısından önemli bir eser olduğunu gösteriyor.
Çetin Altan bir yazar öldükten sonra okunuyorsa o yazarın büyüklüğünü gösterir derdi.
Romanı okurken sıkılmayacaksınız, yazar okurunu da düşünerek ve olayları kısa tutarak veciz cümlelerle okuru kitabın içine atabiliyor.
Yazar Romanın hikayesini Romanın baş kahramanı 19 yaşındaki Frank’ın hayali ve gerçeği etrafında örüyor.
İkinci Dünya savaşı sırasında işgal altındaki Fransa’da ayakta kalmaya çalışan 19 Yaşındaki genç Frank Freidmaier’in suçla tanışmasını,kesif yalnızlığını ve iç dünyasını resmediyor yazar.
Frank’ın Annesi genelev işletmecisi olan Lootte isminde bir kadın. Frank aynı zamanda serseri gibi görünse de olaylar ve sorunlar karşısında yaşının üstünde soğuk kanlı ve olgun bir duruş sergileyen karaktere sahip.
Frank geri dönüşü olmayacak bir yola girerek,her türlü karanlık, kayıt dışı işlerin içinde dolaşırken batağa saplanıyor.. Karaborsa,şantaj,hırsızlık gibi bir yola sürüklenirken kendisini işgalci Alman askerleriyle bağlantılı organize bir olayın içinde bulur kendini Frank..
Romanda yazar açıklık getirmiyor ama Frank’ın elde ettiği Yeşil Kart Frank’a imtiyazlı bir kişilik kazandırır.Polis arama noktalarında Frank Yeşil Kartını gösterince kimse kimlik soramıyor.Frank’a Yeşil Kart geçiş üstünlüğü sağlıyor. Yeşil Kartı Frank’a Frank’ın arkadaşı rütbeli asker olduğu bilinen Fred Kromer temin ediyor.
Frank’ın doğru dürüst bir işi yok ama tomarı ile para taşıyor cebinde,her gün meyhanede içiyor, gezip tozuyor bu paraları Kromer temin ediyor.
Kromer Frank’ın samimi bir arkadaşı Frank’tan üç yaş büyük.Kromer küçük kızlara düşkün bir süpyancı, Kromer’e küçük kızları da Frank ayarlıyor.
Romanın örgüsü,kurgusu ve mekanı ağırlıklı olarak Lotte’nin bir apartman dairesinde işlettiği randevi evinde geçerken..Lotte ile aynı apartmanda oturdukları tranvay sürücüc vatman Holts ve Holts’un kızı sisyy ve Lotte’nin çalıştırdığı Minna,Bertha ve kısa bir süre çalışan çok güzel ve zengin bir ailenin kızı olan Anna arasında dolaşıyor.
Bertha yoksul bir köylü ailesinin kızı ama ailesine zengin bir ailenin yanında yatılı bir hizmetçi olarak çalıştığını söyler.
Frank ,Vatman Holts’u hiç sevmiyor aynı apartmanda oturuyorlar hatta Frank Holts’u öldürmek geliyor içinden ama niçin öldüreceğini de bilmiyor, böyle bir gel,gitleri olan sürekli belinde bir tabancaya dolaşan birisi Frank.
Holts evinden işine işinden evine gelen kızına düşkün bir baba eve gelişlerinde Frankla apartmanda karşılaşmamak için etrafı kolaçan ediyor.
Bu apartmanda geçen hikayelerinden birisi bu apartmanda oturanların kimin ne kadar zengin olduğu mutfaklarından gelen yemek kokusu ile biliniyor.
Tranvay sürücüsü vatman Holts kızı Sissy’le kalıyor,Frank hiç dışarıya çıkmayan Sissy’i çok merak eder ve birgün Holts’un evden çıkması ile evde olan Sissy’nin kapsını çalar, kapıyı Sissy açınca kapatmasına fırsat vermeyerek Frank kapının arasına ayağını koyarak içeri girer ve Sissy korkar ama korkusu birden dağılır Frank ile kısa sohbetten sonra evde oturmaktan sıkılan Sissy, Frank’a ısınır ve Frank Sissy’e çarşıya çıkmayı teklif eder, Sissy’de kabul eder çarşıda dolaşırlarken Sissy Frank’a iyice sokulur ve kısa süre de hiç erkek arkadaşı olmadığından olsa gerek Frank’a karşı şehvet duygusu kabarır Sissy’nin..
Frank o kadar Sissy’den elektrik almaz ama çarşıya çıkmışken bir sinemaya gitmeyi teklif eder Sissy’e, Sssy’de kabul eder,sinema da ışıklar sönüp film başlayınca erkekten gelmesi gereken hareketi Sssy yapar ve Frank’ın dudaklarına asılır, fakat Frank aynı sıcaklığı göstermez ama ayıp olmasın diye karşılık verir.
Sissy Frank’a beni güzel bulmuyor musun diye gözleirnin içine bakarak sorar sinemadan çıkınca,Frank güzelsin benim yapım bu der..
Aslında Frank cinsellik konusunda açlık çeken birisi değil, çünkü annesinin çalıştırdığı genç kadın Minna ile ihtiyaç duydukça sabahlara kadar sevişir,işin garip yanı Minna Frank’a da aşık birisidir.
Frank Minaa’nın rahatsızlığından dolayı sürekli karnını tutmasını alay konusu yapar bu işi seçersen, erkekler rahmini patlatırlar diye de aşağılayıcı espri yapar.
Artık Sissy babası Holts’un işe gitmesi ile Frank’ın evden çıkışını bekler ve beraber yine çarşıya çıkarlar birgün Kromer Frank’la karşılaşınca yanında gördüğü genç kız olan Sissy’i kendisne ayarlamasını ister.
Frank’ta Kromer’e planını anlatır ben Lotte’nin evinde buluşacağım Sissy’le, odanın karanlığında o soyunup p yataga girince beni beklerken Sissy’nin koynuna sen gireceksin der.
Aynen planı uygular Frank, Sissy’le karanlıktaki oda dan birden Frank uzaklaşır ve odanın içinde olan Kromer Sissy’nin koynuna girince, Sisy koynuna giren erkeğin Frank’ın olmadığını anlar ve sehbanın üzerindeki çakmağı çakması ile Kromer’i görmesi birden avazı çıktığı kadar çığlık atar ve Sisy üzerine bir kıyafetini alarak karanlık odadan kendini dışarı atar.
Frank’ın bu aşağılık alçak planı Sissy’de büyük tranva yaratır ve Sissy’i yatağa düşmekle kalmaz hayalleri altüst olur,dokdorlardan aylarca psikolojik destek alır.
Ve gün gelir Frank kirli işlerinin sonunda yakalanır ve içeri atılır çok yönlü bir polis sorgusundan geçer..Frank’ın ziyaretçilerinden doğal olarak en çok annesi Lotte gelir,Lotte Frank’a her şeiy itiraf etmesini, konuşmasını söyler konuşursa ceza almyacağını hatta çıkacağını söylemesine rağmen Frank kabul etmez ama sorgulamalar sürdükçe artık Frank’ın çelişkili ifadeleri kendini ele vermeye başlar.
Bu arada Frank’ın hiç beklemediği ve hep vicdan azabi çektiği sağlığını çok merak ettiği Sissy ile babası Holts’un ziyaretine gelmesidir.
Sissy’nin kendisine hakaret edeceğini düşünürken Sissy’nin Franka seni çok seviyorum demesi Farnk’ı çok duygulandırır ne söyleyeceğini şaşırır,Frank’ın öldürmek istediği tramvay sürücücü vatman Holts’un da Franka sen iyi bir insansın ama insanlığını yerine getiremedin..
Holts Frankaın gözlerinin içine bakarak “İnsan Olmak Zor Zanaattir” deyip son noktayı koyup kızı Sissiy ile Frank’ın yanından ayrılırlar..
Okuyup yorumlamaya çalıştığım Kirliydi Kar Romanı dilerim roman okurlarını meraklandırır.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025