Doymadığınız ve alım gücünüzün düştüğü yerler korkutur insanı.

İnsanın korkusunu yenen ve güvence altına alan; ekonomik gücü, huzur,özgürlük,güvenlik  ve yarına ümitle bakmasıdır.

Dünyanın her yerinde seçmen iradesini belirleyen, o ülkenin ekonomik tablosu ve halkın alım gücüdür.

Bu bizde de böyle olacak gibi gözüküyor.

Erdoğan 17 yıllık  iktidarının en zor seçimini yaşıyor.

Bu seçimi zora sokan da sebze, kuru baklagiller,kırmızı etin  önlenemez fiyat artışları.

Erdoğan’ın iktisat bilimini küçümsemesi,liyakati dikkate almaması  tarım ve hayvancılığı yok eden politikaları, Devleti manavcılık yaptırmaya kadar götürdü.

Erdoğan ne kadar tanzim satış kuyruklarını varlık kuyruğu diyerek demagoji yapsa da, bu bir  yoksulluk kuyruğu.

Tanzim satış çadırlarında patates,soğan,domates,ıspanak kuyruğunda bir tane varlıklı insan göremezsiniz.

Ülkenin ekonomik tablosu da bu kuyrukları teyit ediyor.

-Açlık sınırı  Şubat 2019 tarihi itibarı ile  asgari ücretin üstüne çıkarak iki bin 28 Tl olurken, yoksulluk sınırı 4  nüfuslu bir aile için 8 bin 112 Tl’ye dayanmış durumda.

-Milli gelirin yüzde 54’nü toplumun en varlıklı yüzde bir kesimi alıyor.

-Akp’e iktidara geldiğinde toplumun aynı kesimi milli gelirin yüzde 35’nin alıyordu.

-16 Milyon insan açlıkla boğuşuyor..

-48 Milyon insan yoksulluğu yaşıyor bunlar TÜİK’in rakamları.

-5 milyon insanın sokaktan besleniyor.

-12.5 milyon emekli aylık bin 500 TL ile geçiniyor.

-Çalışan nüfusun yüzde 60’ı asgari ücretten maaş alıyor.

-Resmi yıllık enflasyon yüzde 20 gösterilmesine rağmen, pazar ve marketler bu rakamı doğrulamıyor ve daha fazla olduğunu gösteriyor.

-İşsizlik yüzde 12.3’ü bulmuş 4 milyon insan işsiz ama bu rakamlar da işçi sendikalarının araştırmalarına göre, işsizlik yüzde 20’lerde seyrederken..İşsizliğin en yüksek olduğu alan üniversite mezunu gençlerde, yüzde 24 üniversiteli genç  işsiz.İş Kur’un önündeki uzun kuyrukları yandaş medya haber yapmasa da,göstermese de rakamlar her şeyi ortaya koyuyor.

Çocuğu iş bulan anneler oruç tutuyor,mevlit okutuyor,aşure dağıtıyor iş adeta aslanın ağzında değil karnında..

Tarım ve hayvancılık ise Cumhuriyet tarihinde rastlanmamış bir durumda bitmek üzere.

-Akp iktidara geldiğinde Türkiye tarımda  dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken..

-Şimdi 135 ülkeden tarım ürünleri ve canlı hayvan ithal eder duruma geldi  ve toplam tarım ve hayvancılığa  ödediğimiz  para 185 milyar dolar.

-Tereyağı,peynir,yumurta,et,süt el yakıyor.

Üretmeden ne zenginlik olur ne de toplumun alım gücü yükselir.

Erdoğan hayat pahalılığı,işsizlik,gelir dağılımdaki adaletsizlik ,yoksulluk ve adaletsizlikle mücadele edeceği yerde başarısızlıklarını dış güçler ve iç güçler diyerek düşman türetip; iftira atıyor,hakaret ediyor, muhalefete hain diyor.

Demokrasiden uzaklaştıkça Akp’e günden güne daha çok zor duruma düşüyor ve toplumsal sorunların altında eziliyor.

Seçimlerde görünen o ki, en büyük güç sebze ve kuru gıda fiyatları belirleyecek gibi gözüküyor.

Demirel demiş ya ‘Tencerenin yıkamayacağı iktidar yok’ diye.

Bir ülkeyi yönetenler demokrasiden ve hukuktan uzaklaştığı andan itibaren özgürlükleri boğmaya,yargıyı kendine bağlamaya ve medyayı da sahibinin sesi yapamaya çalışıyorlar.

Ama hesaplayamadıkları bir şeyle karşılaşıyorlar;Toplumun temel tüketimi olan gıdalarla yabancılaşması muktedirleri beklemedikleri güçleri karşısına çıkartıyor.

Bu seçimi ülkenin bekası değil de, toplumun alım gücüne kafa tutan  sebze fiyatları olacak diyoruz.

Ne dersiniz?