Mücahit BİLİCİ
Fakr insanın doğal hâlidir. İnsan fakir doğar, yani muhtaçtır. Siyasi iktisadin (yani toplumun hane sayıldığı bir ev idaresinin) ihtiyaçları sınırsız, kaynakları da kıt sayması tesadüf değildir. İnsanın temelluk etme ihtiyacı da her ne kadar insanın üstünde iğreti de dursa --çünkü hiçbir şey insanın elinde kalmıyor ve benim dediği şeyler ona sadece mezara kadar refakat edebiliyor, onun olamıyor-- mülkiyette ısrarını bulan ihtiyaçlılık hâli insanın fakirliğinin zenginliğindendir. Yani insanın fakirliğinin zenginliği, onun zenginliğe olan fakirliği demektir. Zira insan giyinmek zorunda olup da çıplak doğandır.
İnsan ihtiyaca göre giyinseydi ve eğer tüm ihtiyaçları elbise şeklini alsaydı, insanın üstüne gelecek katmanlarla insan kâinat kadar genişlerdi. Fakat insan başlangıçta bir nokta kadar çıplaktır. İnsan öyle bir yolcudur ki katığı aczi ve fakrıdır. Tohum, etrafına fakirdir. İki el gibi iki yana açılırsa ağaç olur.
İnsanın doğuştan olan ve insanın doğasından gelen bu mahrumiyet hâli insanı yola çıkartır. İnsanda acz ve fakr adıyla açılmış olan iki derin yara, kapanmak için sahibini yolculuğa zorlar. Bu yolculuk zarureti bir yara kapatma işlemidir. Fakat yara sonsuzdur. İnsanın ihtiyaçları her yere dağılmıştır. Bireyin tek başına, kendi elleriyle kapatamayacağı kadar derin ve geniş bir yaradır. Zira yarayı kapatmak için gerekli yolculuğun mesafesi her şeydir, her yerdir. İnsan kâinat kadar büyüdüğünde biten bir yolculuğun bir ihtiyaç olarak (ekonomi biliminin tarifiyle) sınırsız olmakla tarif edilmiş olması tesadüf değildir. İnsana sorulsa diyecektir ki “hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim.”
İşte bütün mevcudatı birden isteyen bir muhtaç, samimi olarak kapıları çalsa ve bir dilenciolarak değil de bir dileyici olarak istediklerine varabilse bu dünyada yetim olmaktan, yabancılaşmış olmaktan kurtulacaktır. İnsanın ihtiyaçları doğayla başlasa da ancak tarihle tamamlanıyor. Midenin ağrısı kadar vicdanın sızısı da fakirliktir. İnsanın emeği, insanın elikadar insanın kalbinden de çıkandır. Hatta insana açılan el, eşyaya uzanan elin varabildiklerinden, tutabildiklerinden ötesi içindir. Sahip olduğu şeyi kavrayarakkapanabilen elin, sahip olamadığı şey için açılıyor olması, kalbin sürekli açıklığının göze görünen, elden gelen kısmıdır. Kalp, görüntüsüz dilenir; elin varamadığı yerler ve şeyler için.
Fakrdaki yalınlıkçoğu kez insanın yanlış temellukundan, adaletsiz malikiyetinden daha selimdir. Fıtrata daha yakındır. Her şeyi isteyen çocuk Müslüman’dır. Fakat bir şeye bile“benim” diyerek temelluk eden yetişkin, Proudhon’un meşhur sözüyle hırsızdır, teslim olmamıştır. Fakrın asıl fonksiyonu insanı gınaya ulaştırmasıdır. Yokluktan ve yoksunluktan, varlığa ve zenginliğe giden bu yolculuk güzel bir yolculuktur. Marx, Paris Elyazmaları olarak bilinen metinlerinde servet kadar insanın fakirliğinin de müspet olduğunu söyler: “Fakr, insanı en büyük servete bağlayan, ona ihtiyacı tecrübe etmesine vesile olan pasif bir rabıtadır.” Bu “en büyük servet” öteki’dir. Tanrı’sı insaniyet’e düşmüş Marx için bu öteki “öteki insan(lar)”dır. Yani raptolunması, intisap edilmesi zaruri olandır. (İnsaniyet temelinde sınıfa dâhil olmayan birey bir hiçtir. Çünkü Marx için insan tek başına kalmak için yaratılmamıştır).Bediüzzaman Birinci Söz’de insanın bağlanma zarureti anlamında “bismillah”ın önemini anlatırken şöyle der: “Evet, bu kelime [bismillah] öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz âczin ve fakrin; seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip Kadir-i Rahim’in dergâhında âczi, fakrı en makbul bir sefaatçi yapar.”
Evet, “bismillah her hayrın başıdır!”.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
22.07.2025
10.07.2025
1.07.2025
28.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
21.05.2025
11.05.2025
4.05.2025