Yıldıray OĞUR
Şöyle dedi:
“Milli Mücadele sırasında Türkiye›deki Kuvayi Milliye ne ise Hamas da işte aynen odur.”
Kemalistlerden epey tepki alıyor bu benzetme.
CHP’li siyasetçiler, profesörler, gazeteciler ateş püskürüyor günlerdir.
Bu tepkilere bakınca Türkiye’de ne Kuvva-i Milliye’nin ne de Hamas’ın pek de iyi bilinmediği sonucuna varmak mümkün.
Önce Kuvva-i Milliye’nin ne olduğunu bizzat Mustafa Kemal’den okuyalım:
Mustafa Kemal Paşa, 1 Mayıs 1920 tarihli gizli Meclis oturumunda konuşuyor:
“Malûmu Âliniz… Hükümeti merkeziye düşmanların şiddetli çemberi içinde idi, …çember içinde vatanı müdafaa edecek, milletin ve devletin istiklalini muhafaza edecek kuvayı umumiyeti millete emrediyorlardı. Bu tarzda yapılan emirlerle vesaiti millet ve devlet vezaifi asliyesini ifa edemiyordu ve edemezdi. Bu vesaiti müdafaanın birincisi olan ordu da, ordu namını muhafaza etmek ve bu namı izhar etmekle beraber bittabi vazifesi asliyesini ifadan mahrumdu. İşte bunun içindir ki vatanı müdafaa ve muhafazadan ibaret olan vazifei asliye, doğrudan doğruya milletin kendisine teveccüh etmiş bulunuyordu. Millet orduya; kendi içinden teslim etmiş evladını, düşman tecavüzüne maruz kalan mıntıkaların müdafaasına, düşman tasallûtuna uğrayan kardeşlerinin hayatının muhafazasına memur etmeğe mecbur olmuştu. İşte buna kuvayi milliye diyoruz ve bütün kâinat böyle diyor.”
Yani o zamanlar o kavram olmadığı için Atatürk kullanmıyor ama Kuvvai Milliye bir gerilla savaşı örgütüdür.
Şimdi Atatürk’ün yaptığı tarigi yeniden okuyalım. bu tarife ülkesi işgal altında olan ama ortada bir devlet olmadığı için bu işgale karşı silahlı direniş başlatmış Filistinliler de girer mi?
Bütün kainata göre girer. Hamas işte ordusu olmayan bir milletin işgale karşı ülkesini savunması için kurduğu bir örgüttür.
Bir alanı kontrol etmesi açısındaan bizdeki Kuvvai Milliye gruplarına bir hayli benzemektedir.
Ama esas kızılan bu değil.
Kuvva-i Milliye’nin sadece bir kahramanlık hikayesi Hamas’ın ise sadece terör yapan bir örgüt olduğu önyargısı ve cehaletiyle benzetmeye kızılıyor.
Halbuli her düzensiz askeri direniş grubu gibi Kuvva-i Milliye’nin bazı grupları da sivi,llere saldırmış, çetecilik yapmış, savaş hukukunun dışına çıkmıştır.
Denizli bölgesindeki Kuvva-i Milliye direnişini başlatan, bir savaş kahramanı olduğuna şüphe olmayan Demirci Mehmet Efe’nin 9 Temmuz 1920’deki Denizli Baskını bunun en somut ve korkunç örneklerinden biridir:
“Tren Denizli istasyonuna gelince Umum K. Demirci Mehmet Efe gözlerini kan bürümüş bir halde kendilerini istikbal için istasyona gelen heyet meyanında evvela ilk önüne çıkan kalem reisi Albay Tevfik Bey’i ondan sonra da sırasıyle mutasarrıf vekili hakim beyi ve savcı Mehmet Ali Bey’i bizzat kendi eliyle ve kendi tabancasiyle beyinlerine tabanca sıkmak suretiyle öldürdü. Ve oradan doğruca hükümet konağına gidildi, hükümet avlusunda Umum K. Demirci Mehmet Efe cellatlarını çağırdı ve diğer zeybeklerle beraber bütün Denizlililer’i gözünün önünde kesmelerini emretti.
Zeybekler adeta şehir içinde sokaklarda ve caddelerde avcı hattına çıkıp kesecek adam arıyorlardı, yakaladıkları Denizlililer’i getirip cellada teslim ediyorlardı, cellat Mustafa ve arkadaşları hükümet karşısındaki boş arsada bu zavallıları enselerinden kesmek suretiyle öldürmeğe devam ediyorlardı. Feryat, figan, canhıraş sesler ortalığa dehşet veriyordu. Denizli’nin Heyeti Milliye reisi müftü Ahmet Hulusi Efendi başta olduğu halde bütün ileri gelenleri Tavas’a kaçmış ve canlarını kurtarabilmişlerdi, halktan birçok kimseler de köylere ve dağlara hicret etmişlerdi. Zeybekler bütün evlere girip çıkıyor adam arıyorlardı. Bütün bu kepazelikler 57.Tümen komutanı Albay Şefik Bey’in gözü önünde cereyan ediyordu.
Albay Şefik Bey Umum K. Demirci Mehmet Efe’ye karşı tek kelime söyleyerek bu zavallıların imdatlarına ve şefaatlerine gitmiyordu. Şefik Bey adeta taş kesilmişti, karşıdaki arsada cellatlar mütemadiyen çalışıyordu, ki bu arsa adeta kanlar içinde kalarak bir mezbaha halini almıştı. O kadar ki kesilmek için getirilmiş zavallıların önünde birçok kesilmiş kimseler ölü ve ağır yaralı olarak yatmakta birçokları da bir taraftan kesilmekte bir kısmı da kurbanlık koyunlar gibi kuyrukta kesilme sıralarını bekliyorlardı. Bu suretle yetmiş seksen kadar zavallı ense ve boğazlarından kesilerek öldürülmüşlerdi.”
(Emin Aslan Tokat, Milli Mücadelede Sarayköy Hatıralarım, Esat Özberk Yayını, İstanbul)
Peki, Mustafa Kemal neden 1920’de gizli Meclis oturumunda Kuvva-i Milliye hakkında konuşuyor.
Tabii ki onu lağv etmek için.
Çünkü artık bu ve benzeri olayların yaşanmaması için düzenli orduya geçilmesi gerekiyor.
Cephelerde de işler hiç iyiye gitmiyor.
Türkiye’nin bir Mustafa Kemal’i, arkasında 700 yıollık bir devlet geleneği, yarım yamalak kalsa da bir ordusu vardı. O yüzden devletsiz 1,5 yılda Kuvva-i Milliyelerle direnildi.
Ama Filistinlilerin böyle bir imkanı yok. Onların ellerindeki tek yol Kuvva-i Milliyeler.
Yani ortada dört dörtlük bir benzerlik var.
Yazarlar
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025