Ahmet ALTAN
Her şey geliyor, geliyor aynı soruya takılıyor.
Yeni bir devlet kurmayı başarabilecek miyiz?
Eskisinin pek bir işe yaramadığı artık açıkça görülüyor.
Değişmesi gerektiği konusunda neredeyse bütün siyasi partiler hemfikir.
Ancak ciddi bir meselemiz var.
Bütün partilerin bir ayağı gelecekte, bir ayağı da geçmişte duruyor.
Eski ve yeni değerleri birarada savunuyorlar.
Bir yandan halkın değişim isteklerini görüyorlar, o halkın temsilciliğini üstlenmek istiyorlar, bir yandan da eski tür devletin biçimlendirdiği hayatın siyasete getirdiği ranttan vazgeçmekte zorlanıyorlar.
AKP, aralarında en “ilerici” parti gibi gözüküyor.
Ama Başbakan Erdoğan’ın gözü de “kendi değerlerini” mutlak değerler olarak halka kabul ettirmeye ve “başkanlık” sisteminin mutlak iktidarına sahip olmaya takılıyor.
Partisinin temelini oluşturan “muhafazakârların”, ilericilikle muhafazakârlık arasında hangisini seçeceğine karar veremiyor.
Heykelleri yıkmanın, içkiyi lanetlemenin, dizileri eleştirmenin, “eşe sadakati” en önemli ahlak kuralı olarak vazetmenin ve bütün bu değerleri herkese kabul ettirecek bir zorlamanın öncülüğünü yapmanın “muhafazakârları” ikna etmeye yetip yetmeyeceğini bilemiyor.
Bu anlayış, “modernliği” tek hayat biçimi, Atatürkçülüğü tek ideoloji olarak gören “eski devletin” yöntemini aynen devam ettirmeyi ama “modernliğin” yerine “muhafazakârlığı” koymayı öngören bir tür “Kemalist muhafazakârlık” anlayışı olduğundan aslında “eskiyi” yeni bir kisve altında sunmak anlamına geliyor.
Kemalizm’in toplumu bölmesini, kendisine benzemeyeni ezmesini aynen devam ettirmenin getireceği çatışmalar da elbette sürecek böyle bir anlayışta.
Muhafazakâr kesim bunu ister mi?
Bence istemez.
Çatışmanın sürmesi, onların huzurunu ve zenginleşmesini engeller çünkü.
Benimkim tahmin tabii, bu tahminin doğru olup olmadığı Erdoğan’ın bu yönteme kendini kaptırması ve kendi değerlerini kabul ettirmeye çalışması halinde anlaşılır.
CHP de aynı ikilemde.
Bir yandan eski değerlere sahip çıkarak oy kazanamıyor, onun için ileri hamleler yapmak istiyor ama bir yandan da “eski devletin bin yıl sürmesini isteyen” Ergenekon sanıklarıyla ilişki kurarak geçmişle bağlarını koruyor.
Olduğu yerde bir ileri bir geri sallanıyor.
BDP’nin de benzer sorunları var.
Kürtler adına büyük bir değişim istiyor ama bu değişimi eski usul “tehditlerle” ve eski usul metotlarla gerçekleştirmeye çabalıyor.
Üstelik Kürtler için talep ettiği değişiklik, Kürt siyasetçilerin “eski devlet anlayışını” Güneydoğu’da işlerine Türkleri karıştırmadan sürdürmesi anlamına geliyor.
Taleplerinin çoğu, Kürt halkının özgür, mutlu, zengin yaşamasından ziyade Kürt siyasetçilerin “özgürce” yönetme hakkına odaklanıyor.
Zaten bu üç partiyi de aralarındaki bütün husumete ve çekişmeye rağmen “benzer” ve “eski” kılan da “siyasetçilerin” haklarını çok önemsemeleri.
Erdoğan, istediğinde bir heykeli yıktırabileceği bir iktidardan vazgeçemiyor, CHP “bürokrasinin faşizmini” savunan Ergenekon anlayışından kopamıyor, BDP de “özgürlüğü” hep “Kürt siyasetçilerin” özgürlüğü olarak ortaya koyuyor.
Eski anlayış, hep “yöneticileri” halkın önünde görüyor.
Yeni hayat, yeni çağ, yeni dünya ve yeni devlet böyle bir şey değil.
Değişen zaman, bırakın kendi çıkarlarını “kutsal” gören siyasetçileri, “halkı” bile aşıyor, insanı, bireyi en öne koyuyor ve bu “insanı” en iyi yaşatacak devlet biçimi “nedir” sorusunun cevabını arıyor.
Kimsenin ırkından, dininden, dilinden dolayı bir “avantaja” sahip olmadığı ama herkesin ırkını, dinini, dilini özgürce yaşadığı ve herkesin bir diğerinin özgürlüğünün aslında kendi özgürlüğünün garantisi olduğunu gördüğü bir hayat bu.
Herkes ne olmak istiyorsa o olacak ve bunun güvencesini de devlet sağlayacak.
“Ben Kürt’üm” diyen Şerafettin Elçi’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cumhurbaşkanı olabileceği, başörtülü dindar bir kadının savunma bakanlığı yapabileceği, bir Ermeni’nin kuvvet komutanlığına gelebileceği bir devlet.
Bütün insanların istedikleri gibi yaşayacağı, istedikleri gibi düşüneceği, istedikleri gibi ibadet edebileceği, herkesin eşit ve özgür olduğu bir ülke.
Bu partiler, böyle bir ülkeyi ve devleti yaratabilir mi?
Eğer geçmiş değerlerden kopup, yeninin değer yargılarını benimseyebilirlerse, bunun gerekliliğini anlarlarsa, halkın da desteğiyle yaratabilirler.
Ya da bu devletin yaratılmasına yardımcı olacak yeni partiler oluşana kadar çalkalanırız.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018