Ahmet ALTAN
AKP, Türkiye tarihinin en önemli mücadelelerinden birini verip orduyu siyasetin dışına itti.
Hem kendisi, hem de demokrasi için büyük bir zafer kazandı.
Ve durdu.
Gerçek ve tam bir demokrasiye giden yolun üstündeki kayayı kaldırıp yolu açtı ve artık son sürat gitmesi beklenirken birden bire olduğu yere çöktü.
Galiba bu partinin yöneticilerinin de, tabanının da aklındaki asıl büyük “amaç” bu kadardı, iktidarı askerden almak.
“Askerî vesayeti”, onlar AKP’nin iktidarlaşmasının önündeki engel olarak görüyorlardı anlaşılan, demokrasinin önündeki engel olarak değil.
Herhalde bu yüzden onlar için “görev” tamamlandı.
Bundan sonrasını kendi istekleri ve güçleriyle gitmeyecekmiş gibi gözüküyorlar.
Durdukları yerden memnunlar.
Askerî tehdidin bulunmadığı, demokrasisi eksik bir ülkede “iktidar” olmanın verdiği büyük güç, galiba onlara “bu noktadan daha iyisi olmaz” dedirtiyor.
Sağlam bir ekonomi, halkın büyük desteğiyle “güçlü adam” olmanın haram meyvesini ısırmış ve aldığı hazdan mest olmuş bir başbakan, hiç kimsenin, hiçbir biçimde zorlamadığı sonsuz bir iktidar.
Daha ne olsun?
Hazreti Âdem de cennette elmayı ısırdığında böyle düşünmüş olmalı, “daha ne olsun ki”, bunu düşündükten hemen sonra kendini dünyada bulduğunu biz kitaplardan okuduk.
“Eksik demokraside tam iktidar” da çok lezzetli, çok lezzetli olduğu kadar da tehlikeli ve yasak bir meyvedir.
Hazreti Âdem’e cennet nasıl o “haram meyveye” dokunmamak koşuluyla verildiyse, AKP’ye de o“tam iktidar” onun hazzıyla sarhoşlaşmaması ve demokrasinin yolunu açması koşuluyla verildi.
O “haram meyvenin” tadını çıkarmaya kalktığında, başta ekonomi olmak üzere her şeyin altüst olduğunu, o sağlam iktidarın sallandığını görür.
AKP hükümeti, içte ve dışta büyük desteğini Müslümanlıkla demokrasi arasında kuvvetli bir bağ kurmasına, Cumhuriyet boyunca aşağılanmış halkın dinî hassasiyetlerini saygıyla sahiplenip, bu halkı demokrasiye ve huzurlu bir konuma taşıma vaadine borçlu.
Bu “sihirli formülden” demokrasiyi çıkarttığınızda geriye sadece “dindarlık” ve ezilmiş halkın öfkesini sömürerek pekiştirilmiş bir iktidar kalır.
O zaman “demokrasi ve insan hakları” çerçevesinde kurduğunuz Gazze, Suriye, Libya politikalarını dünyaya açıklayamazsınız.
İsrail kadar şiddet düşkünü, Esad kadar despot olursunuz.
İçerde ise demokrasiden uzaklaşmak, başta ordu olmak üzere “demokrasi dışı bir yönetimde” her zaman siyasi iktidara rakip olan “eski devlet” güçlerine büyük bir rekabet alanı açar.
Yarattığınız baskı, önce Kürtlerde daha sonra da toplumun diğer kesimlerinde huzursuzluğa, kuşkuya, güvensizliğe neden olur.
Şiddet, kendine akacağı geniş bir mecra bulur.
“Ben şiddeti şiddetle ezerim, demokrasiyle çözmeye gerek yok” dediğinizde, o “şiddeti”uygulayacak olanlara, bu ülkenin silahlı güçlerine bağımlılığınız artar.
Bir bakarsınız ki Kıbrıs konusunda, on yıl öncesinin “darbeci” orgenerallerinin tezlerini tekrarlamaya başlamışsınız.
İktidar, gittikçe hastalıklı bir hale gelmeye başlayan “özgüvenini”, muhalefetin zayıflığına ve“büyük bir savaş çıkartacağım” derken durduk yerde kendini ezdiren PKK’nın akılsızca hamlelerine borçlu.
Çok haklı ve meşru taleplere sahip Kürt siyasetinin kendini PKK yönetiminin şaşkın politikalarına tutsak etmesi, Kürt halkının değil PKK’nın savunucusu haline gelmesi, Kürt halkının haklarını geriye itmesi, bu hareketi her gün biraz daha gerçek muhalefet olmaktan uzaklaştırıyor.
Büyük bir potansiyele ve gerçek bir hayatiyete sahip Kürt hareketi, kendi içine kaçarak büzüşüyor, AKP’ye sonsuz bir iktidar alanı bağışlıyor.
AKP ise bu büyük alanı ve gücü, ülkeyi demokrasiye götürmek için değil, durduğu yerde mümkün olduğunca uzun durabilmek için kullanıyor.
Başbakan’dan sadece “ezeriz, çizeriz” laflarını duyuyoruz ama Kürtlerin talepleriyle ilgili tek kelime etmiyor, Almanya’daki Türklerin anadillerine sahip çıkıyor ama kendi ülkesinin Kürt vatandaşlarının anadil hakkına sahip çıkmıyor.
Böylesine bir rekabetsizlik, olağanüstü bir böbürlenmeye neden oluyor ama aynı zamanda korkunç da bir atalet yaratıyor, Van’daki depremden sonra insanlar bu ataletten dolayı ölüyor.
İktidar, toplumun devleti denetleyeceği, bütün vatandaşlarının eşit olduğu, siyaset yolunun açık tutulduğu, her türlü fikrin ifade edildiği bir ülke kuramazsa, sonunda bu halk huzuru ve güveni kaybeder, güvensizlik ekonominin de temellerini çatlatır.
AKP, çok başarılı bir geçmişe ve tarihin en büyük fırsatlarından birine sahip.
“Eksik demokraside tam iktidar” formülünden “tam demokraside tam iktidar” formülüne geçebilirse, hem kendi iktidarını sağlamlaştırır, hem de ülkeyi daha hızlı kalkındırır.
Ama korkarım ısırdığı “yasak meyvenin” hazzından kurtulamıyor.
Bu günahta ısrar ederse cennetten kovulması da kaçınılmazdır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018