Ahmet AY
Osmanlı İmparatorluğu çöküş sürecinin sonlarını yaşıyordu. I. Balkan Savaşı bu sonu hızlandırmış, o bölge ülkeleri bağımsızlıklarını ilan ederek etnik temelli devletlerini kurmuşlardı.
Avusturya-Macaristan’ın katkılarıyla kurulan Arnavutluk komşusu Sırbistan’ın denizle irtibatını kesince Balkanlar’da hızla yayılan huzursuzluk başladı. 1908’te Bosna’yı ilhak eden Avusturya-Macaristan Krallığının Sırbistan için oluşturduğu tehdit yetmezmiş gibi, yakın gelecekte Veliahd Ferdinand’ın Krallığında Sırbistan’ı da bu Krallığına dâhil edeceği şayiası Sırpların terörize olmalarına yetmişti.
Haziran 28’de, hem de Sırpların Milli gününde Ardişük Veliaht eşi Sophie Chotek ile gittikleri Saraybosna’da üstü açık bir otomobilde yanlışlıkla girdikleri sokakta Halkın Kurtarıcısı Örgütüne mensup Gavrilo Prinkip adındaki Sırp öğrenci tarafından vurularak katledilir. Balkanlar karışır, Avusturya-Macaristan durumdan vazife çıkarmaya çalışır. Prusya bu durumdan ne kadar kazançlı çıkacağının derin hesaplarını yapmıştır bile.
Fransız basınının ilk gün önemsiz haberler arasında yer verdiği bu suikasti sonraki gün ilk sayfada manşetten verse de kahir ekseriyetiyle Fransızlar bu olayı Balkanların “belalı” oluşuna yoracak, suikastın yakında hangi belalara yol açacağını fark etmeyecekti.
Bir kaç ay sonra Sırbistan’la yaşanacak gerginliğin nasıl bir dünya savaşına dönüştüğünü merak etmemek mümkün değil. Kimileri “yanlış hesap” ya da “Rusların iç sorunlarıyla boğuşması” dese de I. Dünya Savaşının sebeplerini daha da derinlerde aramanın gerekliliğine inanıyorum. Veliahdın öldürülmesi dünya savaşına evirilecek bir mesele olmaya yeterli değil.
Almanlar, Fransa-İngiltere-Rusya toparlanmadan işini görmek niyetindeydi. Viyana 23 Temmuz 1914’te Belgrad’ı tehdit eden ültimatomu verdi. Rusya ise Almanların Avusturya’yı zapt edebileceğine, yani kapıya dayanan savaşı engelleyebileceğine inanıyordu. Ancak bir hafta sonra seferberlik kararı alan Ruslar Alman ültimatomuna muhatap oluyordu.
Kimi ülkeler savaşa daha çok var derken Almanlar Fransızlara saldırmak için Belçika topraklarını kullanmak istedi, Belçika olumsuz cevap verince toprakları Almanlar tarafından işgal edildi.
Savaşa çok hızlı başlasa da savaşın sınırlı kalacağını uman Alman Şansölyesi bütün çabalarına rağmen bunda başarılı olamadı. Hiçbir şey hesaplandığı gibi gitmiyordu. Ültimatom veren ülkeler adeta birbiriyle yarışıyor, seferberlikler üst üste geliyor ve devletler pozisyonlarını gözden geçirecek zamanı bulamıyordu. Bir anda her ülke kendini savaşın eşiğinde bulmuştu.
Savaş yaklaştıkça her ülke kendinden emin görüntü veriyor, kısa sürecek bir savaştan sonra yeni kazanımlarının çetelesini tutuyordu. Almanlar, İngilizler, Ruslar… Fransızların ise burnu bir karış havadaydı. Savaş için miğfer tedariki konusu açıldığında Fransız General Joffre “miğfere zamanımız yok, zaten ben Almanları 1-2 aya bitireceğim” demişti ki, 4 yıl sonra bitecek savaşa birkaç ay ömür biçen bütün askeri-strateji uzmanları çuvallamıştı.
Savaş Doğu Cephesinde olduğu gibi Batı Cephesinden de kıran kıranaydı. Savaşa katılmayan devletler de tedirgin bir bekleyiş içindeydi. Öyle ki I. Dünya Savaşında dışarıda kalan ülkelerin ekonomileri ciddi anlamda zarar görünce farklı sesler yükselmeye başladı. Savaşlarda silah ve silah yapımında kullanılan malzemeleri taşımayı engellemek için oluşturulacak abluka (Kontraband) sorunu Amerika ve İsveç’i öfkelendirdi. Çünkü İngiltere Almanları sıkıştırmak için bu maddeye dayandığını iddia ederek savaş dışı ticareti sabote edip deniz ticaretine mani olmuştu. Savaşlarda tarafsız ülke bayraklarını taşıyan ticaret gemilerinin dokunulmazlığını ihlal eden İngiltere Almanları denizaltı savaşlarına dönmesine zorladı.
Almanlar 1915’de ABD’nin Lusitania Gemisini batırınca hem deniz savaşında hem de uluslar arası arenada ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Zira Almanların destek göreceği ülke kalmadığı gibi deniz savaşını sürdürebilecek kadar silah ve mühimmatı da yoktu.
Almanlar 1915’te Sırp ordularını dağıtıp Belgrad’ı işgal etti. Rus ve Fransızları şok eden işgalden sonra İngilizler de Çanakkale’de Osmanlı’dan ağır darbe aldı. Romanya 1916’da Macaristan ve Avusturya’ya savaş ilan etti. Müttefiklerin safında yerini aldığı için savaştan sonra istediğini alsa da savaş ilanından kısa süre sonra Romanya ordusu ağır yenilgi aldı.
Ancak Almanları sevindirecek asıl gelişme Doğu Cephesinde gerçekleşmek üzereydi. Çünkü Ruslar 1914 ve 1915’te Tannenberg ev Masurian Cephelerinde 500 bin askerini kaybederken yüzbinlercesini de esir vermişti. Rus halkında huzursuzluk had safhadaydı. Halkın savaş istememesi, erkekleri savaşta olan ailelerin ekmeğe muhtaç duruma düşmesi mağdurların organize hareket etmelerini sağladı. Ayrıca;
1917’ye gelindiğinde Rusya’da hem Rasputin’den kaynaklanan huzursuzluk, hem de eşleri, çocukları cephede savaşan ailelerin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Petrograd’da düzenledikleri protestolar yeni bir başlangıca gebeydi.
Çar II. Nikola ve çevresi protestocuların üzerine ateş açılmasını isterken Petrograd askeriyesi protestocuların safına geçti. Çar görevini kardeşi Mikhail’e bırakmak zorunda kaldı, Mikhail bu görevi yürütemeyip geçici meclise devretti. Bunu fırsat bilen Almanlar, Rusya’nın savaşa girmesine karşı olan ve Zürih’te sürgünde bulunan V. İ. Lenin’ini gizlice Rusya’ya sokunca Çar’a karşı organize olmuş halk hareketi güçlendi. Lenin kısa sürede polemikçi ve ajitatif konuşmalarla savaş yanlısı orduyu çökerterek Bolşevik İhtilali’ni gerçekleştirdi. Bunun neticesinde Rusya savaştan çekildiğini ilan eder, savaş isteğine ve inadına yenilen Çar Bolşevikler tarafından öldürülür. Ruslar savaşın gizli maddelerini açıklayarak İngilizlerin “operasyoncu”luğunu ifşa eder.
Gelelim günümüze, galiba I. Paylaşım Savaşı öncesi bir hava var, Rusya bugün için sonunu düşünemeyeceği bir maceraya koşar mı bilemem, ama bildiğim o ki Çar’ın ruhu Putin’i çağırmakta.
Başka bir yazıda savaş sonrasını yazmak gerekmiş gibi, ne dersiniz?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019