Ahmet AY
Geçen yazımızda bölgemizde olan biteni, Amerika'nın imparatorluğunu korumak için yayılmacılığını ve bu politikanın Ankara saldırısı ile bağlantısını yazmıştık. Buna haklı haksız itirazlar oldu. Yazımızın Amerika düşmanlığı ve ön yargılarla dolu olduğu iddiaları vardı bazı okuyucularda.
Bakınız:
- yüzyılda Brook Adams, ''ABD yeni yüzyılda genişlemeye devam etmezse çöküş dönemine girecektir. Beyaz ırk ve İngilizce konuşan halklar doğuştan üstün durumdadırlar'' diyordu.
Amerika'nın sahip olduğu bu “istisnacı” anlayış yayılmacılıklarının meşruiyetini oluşturmuştur. Oğul Bush döneminde Dış İşleri Bakanı olan C. Rice ulusal güvenliği sağlama konusunda, 'ABD 'Uluslararası yasa ve kuralları' ya da 'BM gibi kurumları' göz önünde bulundurmak zorunda değildir” demişti. Konuşmasına devam ederken “Çünkü” diyordu Rice, “Amerika tarihte hep doğru tarafta olmuştur.”
Bilenler bilir, Birleşik Devletler'de “Amerikalıların seçilmiş ve Tanrının insanoğlunun iyiliği için dünyaya gönderdiği bir halk” olduğuna inanılıyor.
Kendini seçilmiş bir halk görenlerin 'Amerikan İstisnacılığı'na da inanmaları zor olmayacaktı.
ABD'nin dış politikası ve dünyaya bakışlarının ekseninde bu inanç var;
“ABD daima haklı tarafı temsil ediyor.” Bu, AB'nin genişleme, yayılma stratejisini, her şeyiyle dış politikasını da belirliyor.
Genel kabul, devletlerarası sistemdeki süper güçlerin dış politika stratejileri yayılmacılık üzerine kurulu iken, geri kalan bölgesel ve küçük büyüklükteki devletlerin takip ettikleri strateji ise güvenlikçi ve savunmacı dış politikadır. Yani,
Vietnam'a müdahalesini destekleyen Alexander Solzhenitsyn'e bile saç-baş yolduran ABD'nin uluslararası ilişkileri, Birleşik Devletlerin ulusal çıkarlarına ve Amerikan değerlerinin dünyada kabul edilmesine göre belirlenir.
Mekik diplomasici Henry Alfred Kissinger'ın desteklediği ABD'nin ‘ulusal çıkarları' içinmilitarizme dayanan Jacksonculuk anlayışı ABD için aynı zamanda “ahlaki bir görev” idi.”
Dikkat ediyorsanız Amerikan dış politikası realizm ağırlıklı idealizme dayanmaktadır.“Seçilmişlik”, “doğru tarafın Amerika'nın tarafı olması”, “istisnacılık”, “ahlaki görev” vs idealist argümanlardır.
ABD'nin Türkiye ilişkilerini bu perspektifte okuduğumuzda mübhem bir durum kalmamaktadır. Bildiğimiz o ki son yıllarda ABD'nin Türkiye ile ilişkileri stratejik ortaklık ya da müttefiklik ilkelerine göre seyretmiyor. Bunun sebeplerini daha önce yazmış ve demiştik ki; ABD, Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını bilmesine rağmen bunu kabulde zorlanıyor.
Türkiye NATO'ya katıldıktan sonra ABD'nin Avrasya jeopolitiğinde en önemli karakolu oldu. NATO'ya bağlılığını kanıtlayan Türkiye, ABD ile müttefik, stratejik ortak olarak ilişkilerini pekiştirerek karakoldan 'üs'lüğe terfi etmişti.
Türkiye bütün koşullarda ABD'nin emrine amadeydi. Lakin ABD eskimiş, kullanılmaz durumdaki silahlarını satma dışında Türkiye'ye ciddi sayılabilecek hiçbir katkıda bulunmadı.
Batı ve ABD'liler 70 yıl boyunca bu ülkede akıllara ziyan imtiyazlara sahip oldular. Türkiye'ye gelen Batılı bir müsteşar ömründe bir kere olsun kendi başbakanı ile görüşemezken Türkiye Cumhuriyeti başbakanları ile cumhurbaşkanları ile istedikleri zaman görüşür, sorgular mahiyette onlara sorular sorabilirlerdi.
Unuttunuz mu? Daha düne kadar Türkiye cezaevlerine, koğuşlarına gardiyanlardan daha çok ABD-Batı “müfettişleri” giriyorlardı. Kimsenin bir itirazı olmazdı ve bizim Adalet Bakanlığı da gelenleri memnun etmek için “mahkûm olmayan mahkûmları” o koğuşlara doldururlardı.
Ya Ruslara?
Türkiye, Türkî cumhuriyetlerle münasebetleri Moskova aracılığıyla yürütmeyi kabul edince Rus vesayetini de kabul etmiş olmuştu. O yıllarda Ermenistan'ın Uluslararası bütün örgütlerin kararlarını hiçe sayarak kardeş Azerbaycan'a saldırmasını Türkiye, “Biz dünya ile birlikte hareket ediyoruz” utancıyla geçiştirmişti.
Bugün Rusların da neden çıldırdıklarını anlayabiliyoruz değil mi?
Batı, kendilerinden olmayan milletlerin büyümesini istemez. Türkiye IMF'e borç verecek kadar ekonomisini güçlendirdi. Oysa Türkiye daha birkaç yıl önce bütün ihracat gelirleri ile ancak petrol giderlerini karşılayabilen bir ülkeydi.
ABD'nin Ankara Büyükelçileri Abramowitz ve Edelman'ın son küstahlıkları da bu bağlamda okunmalı. Yılışıklıklara alışkın ABD yeni duruma alışık değil, alışacaklar.
İbrahim Kalın'ın dediği gibi, “Artık talimat alan bir Türkiye yok” ve ABD artık bunu anlamalı. Belki de anladığı için son üç yıldır bu kadar hırçınlaştı, ne dersiniz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019