Ahmet AY
Din olarak İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın da (hepsine selam olsun) dini olan ‘İslam'ı, isim olarak “Müslüman”lığı uygun gördü,
Bizlere, “Müslüman olarak yaşayın ve sadece Müslüman olarak ölün” dedi Rabbimiz.
Dinimiz katışıksız, arı-duru bir dindir. İnsanların inancında farklılık olsa da bu, ed-dinin hiçbir şekilde din dışılıkla iç içe olamayacağı anlamına geliyordu.
Allah cc bizleri Hanif Müslümanlar olarak kabul buyurmuş ise bundan daha büyük nimet ve mutluluk, bundan daha güzel bir isim ve sıfat yoktur.
Resul-i Ekrem as sonrası özellikle fetihler sayesinde insanlar büyük kitleler halinde İslam dinini kabul ediyordu. Fethedilen bölgelerde İslamın öğrenilmesi ve yaşanması, yaşatılması için sahabe ve tabiinlerden bilge şahsiyetler görevlendirilir, oranın halkına İslam dinini öğretiyorlardı. Bu şahsiyetler Resul-i Ekrem'den gördüklerini, duyduklarını ya da ondan duyulanları kendi anladıkları vechile insanlara anlatırlardı.
Zamanla kimi konularda farklı anlayışlar ortaya çıktı. Yeni nesil (tabiin) dini semai/işitsel (duyuma dayalı) yollarla öğreniyor, duydukları ayet ve rivayetleri hıfzediyorlardı. Ezberledikleri dini bilgileri tabii olarak yetiştikleri kültüre, coğrafyaya uygun bir anlayışa dönüştürüyorlard
Gerçek şu ki her bölgenin şartları farklıydı, anlayışları, kavrayışları, yaklaşımları birbirine benzemezdi. Anlama ve kavramanın bu şartlardan etkilenmemesi mümkün değildi.
Uzattığımın farkındayım, mezhepler, ekoller bu şekilde ortaya çıktı. Yaklaşım farkından dolayı, meseleye kendi kültür ve kavrayışlarına göre yaklaşmak kadar tabii bir durum yoktur. Bütün insanlar kendi coğrafyalarının etkisi altında kalır. Havası, suyu ya da susuzluğu yani iklimi, fiziki yapısı, geçmişi (tarihi), kültürü, sosyal yapısı anlama, kavrama ve yorumlama üzerinde etkilidir.
Her bölgenin uluması sahip olduğu ilmi, bilgiyi saydığımız “şartlara göre” yorumlar, hükmederdi. Dini yaşantıda ciddi yeri olan ictihad müessesesi böyle oluştu. Bir coğrafyada yaşayanların ilmi yaklaşımları (ekol) düşünce sistemi bilahare mezhep haline geldi.
Zamanla coğrafyaları da aşan bu mezhebi yaklaşımlar avam için din yerini aldı. İlim adamları da mezhebi farklılıkları ileri boyuta taşıyarak tekfir, ehli bidat ithamları havada uçuşmuştu. Bu da yetmemiş, mezheplerden kaynaklanan savaşlar yaşandı. Emevi, Fatımiler, Safeviler, Osmanlı, Abbasiler ve diğer dönemlerde yapılan savaşların önemli bir sebebi de bu farklılıktan kaynaklanıyordu.
Geldiğimiz noktada artık mezhepçiliğin Müslümanları birbirinden daha çok uzaklaştırdığını görüyoruz. Şii-Sünni, Şii-Vehhabi, Vehhabi-Sünni ve Mutezili, Selefi yaklaşımın uyuşmazlığı derin yaralara yol açıyor.
İnananların dini konulardaki sorunlarına deva olarak ortaya çıkan mezhepler neredeyse din yerini aldı. Görüyoruz ki etnik farklılık gibi kaşımaya müsait olan mezhepçilik fitnesi de Müslümanlar arasına nifak tohumlarının saçılmasına gerekçe kılınıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İİT toplantısındaki "Mezhepçilik fitnedir. Ne Sünniyim ne Şii, Müslümanım" haykırışı son derece anlamlı ve değerlidir. Elbette insanların mezheplere bağlanmalarında sakınca bulmuyoruz, haddimiz de değil, lakin söz konusu “mezhepçilik” olunca izaha çalıştığım gibi olay mezhebin din yerini alma tehlikesini doğuyor. Son yıllarda şahid olduklarımızın yanı sıra tarih bunun kanlı sahnelerini kayıt altına almıştır ki bizler de bundan ibret almalıyız.
İslam Dünyası darmadağın, tefrikalarla daha bir perişan olması an meselesi. Suriye'de yarım milyona yakın insan bu farklılıktan kaynaklanan dağınıklık yüzünden canından oldu. Mezhebi taasuba dayalı ayrışma kimi Müslümanları ve ülkeleri son elli yılın bu en ağır katliamını desteklemeye vardırdı. Eğer İslam dünyası toparlanmaz ise daha büyük acıların kapımızı çalması mukadder olur. Sayın Cumhurbaşkanımız
“Biz birbirimize düşersek umudu bize bağlamış masumlar bir o kadar sıkıntı yaşarlar” vurgusu yakın tehlikeyi haber veren acı gerçeğimizdir.
Kim nereye çekerse çeksin, Müslümanlar olarak ciddi sorgulama, özeleştiri, tecdid başlatmalıyız. Kur'an'ın mübarek metni korunarak her şeyi yeniden düşünme vaktidir. Bu her şey değişsin demek olmuyor, belki pek çoğu olduğu gibi kalacak. Ama bununla din-i mubin ile ilgili asırlardır yapılagelen spekülasyonlarda
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019