Ahmet AY
Son yüzyılda bu coğrafya pek çok kez zulümlere, ihanetlere şahitlik etmiştir. İngilizlerle Fransızların sömürge siyaseti sonrası ABD’nin işgal ve hegemonyası bölge insanının kişiliğini törpüleyerek coğrafyamızda basit çıkarlarını ulvi hedeflere tercih eden kitlelerin türemesine yol açmıştır. Bölge insanının aidiyet duygusunu törpüleyen ABD yarım asrı aşkın süredir bölgemizde istediği gibi at koşturdu.
Batılı güçlerin adalet ve uluslararası hukuku hiçe saymaları bir yana, bölge insanının yüz yıldır aynı oyunlara yenilmesinin izahı zordur. Yoktur demiyorum, lakin izah da edemiyorum, çünkü buna duygularım mani oluyor.
Uluslararası ilişkilerden haberdar olan bir yönetim jeopolitik ve jeostratejik hamlelerini milimle ölçmek zorunda olduklarını bilir. İhmal ettikleri gücün ya da güçlerin kendilerine sorun çıkarabileceğini, destek sözü aldığı güçlerin-devletlerin kendilerini yüzüstü bırakabileceğini, bu durumda hangi stratejik hamle ile zor durumdan sıyrılabileceğini hesaplamayı ihmal etmez.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi 25 Eylül referandumu sonrası çok zor günler geçiriyor. Bunun sonunda bölge halk(lar)ına ne fatura çıkar göreceğiz, lakin herkesten önce Mesut Barzani’nin bu faturayı ödemeye yakın olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü İsrail’in desteğini ve belki de İsrail’in başkaları adına verdiği vaatlerini yeterli gördü Sayın Barzani. Diğer bir husus, son günlerde yaşadıklarımıza baktığımızda Barzani yönetimi İran’ın kendisine zorluk çıkarmayacağını düşünmüş. Daha doğrusu, IKBY’nin referandum konusunda İran ile anlaştığını, İran’ın Türkiye’yi oyuna getireceğini ve İran’ın bu anlaşmaya bağlı kalacağını hesaba katarak adım attığını öğreniyoruz.
Barzani İran’a güvenmenin acısını yaşıyor, ama biz de IKBY ile ilgili son gelişmeler konusunda aynı İran’a güven duyuyoruz gibime geliyor. Tamam, İran IKBY’ye yaptığını Türkiye’ye yapacak güce sahip değil. Ancak ben güçten farklı bir şeyde söz ediyorum.
İran tarihi boyunca hile-hurdayı esas alan, habbeyi kubbe, kubbeyi habbe yapmayı en iyi bilen geleneğin temsilcisidir. Habbe dedim de aklıma gelen hikâyeyi, -siz buna fıkra da diyebilirisiniz- anlatayım:
İstanbul’da Cafer Meşhedi (ya da Meşhedi Cafer) adında İranlı bir tüccar varmış. Dükkânı İstanbul’un en merkezi iş hanındaymış Meşhedi’nin. Bir gün komşusu Kirkor Efendi Meşhedi’yi yemeğe davet etmiş. Kirkor Efendi ilk olarak büyük bir tepsi üzerindeki hindiyi getirip Meşhedi’nin önüne koyar, Meşhedi, “Kirkor bu kuş da neyin nesi?” der. Kirkor efendi, “bu hindi” diye cevap verince Meşhedi, “İran’ın serçeleri bile bundan daha büyük.” der. Kirkor bozulur, ama misafire saygısızlık olmasın diye gidip büyük levreği getirir. Meşhedi levreği görür görmez, “Bu ne? Urumiye’nin hamsileri bile daha büyük” der. Kirkor efendi bozulsa da ikrama devam eder, gidip mutfaktan nar gibi kızarmış büyük bir kaz alıp gelir. Meşhedi kaza bakıp, “Bizim Tebriz’in tavukları bundan daha büyük” der. Kirkor ya sabır çekerek mutfaktan 56 kiloluk Diyarbekir karpuzunu alıp odaya girer. Meşhedi bir karpuza, bir Kirkor’a bakar, dudak bükerek, “Bu Tahran’ın erikleri gibi şey de ne?” diye sorar. Kirkor’un sabrı taşmıştır, mutfağa gidip kocaman bir fare getirip Meşhedi’nin kucağına bırakır. Meşhedi korkuyla fırlar, “Bu kocaman hayvan da ne?” deyince, Kirkor kapağı yapıştırır, “U.lan … oğlu, ömründe hiç Tahran biti görmedin mi?”*
Fıkra bu, İran diplomasisini yansıtmasa da “İran aklı”nı iyi resmediyor. Tabi ki İran ile ilişkilerimiz komşuluk ve dostluktan öte aynı dine inanan iki milletin yakınlaşmasını da içermeli, ama İran ile zor olduğunu biliyoruz.
*Fıkrayı daha önce bir dostumdan duymuştum ve duyduğum şekliyle anlatmaya çalıştım. Ancak, bu ve “güneş yüzü görmemiş” daha pek çok siyasi içerikli fıkrayı, yaşanmış hikâyeyi Prof. Deniz Bölükbaşı’nın Politikomik kitabında bulabilirsiniz.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019