Akdoğan Özkan
Biliyorsunuz, Avro bölgesi içinde bulunan 20 ülkenin para politikasını yönetmekle yükümlü ve bundan çeyrek yüzyıl önce kurulmuş bir merkez bankası var: Avrupa Merkez Bankası (ECB). Dünyanın en önemli merkez bankalarından biri olan ECB’nin 2019’dan beri dümeninde Christine Lagarde oturuyor. Bir dönem Fransa’nın Maliye Bakanlığını da yürütmüş olan Lagarde, ECB’deki görevine gelmeden önce de -2011-2019 arasında- Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Direktörlüğünü yapmıştı. Onu finansal piyasaların istikrarına, para politikalarının başarısına yönelik risklerin artış gösterdiği zamanlarda politika yapıcılar için uyarı nitelikli beyanatlarıyla da hatırlıyoruz.
Lagarde, geçen cuma günü Avrupa Bankacılık Kongresi'nde yine uyarıcı bir konuşma yaptı. ECB başkanı, “artan jeopolitik gerilimlerin dünya ekonomisinin küreselleşmeden uzaklaşma sürecini hızlandırabileceği ve bunun sonuçlarının herkes için geniş kapsamlı olabileceği” konusunda uyarılarda bulundu. Derken baklayı (!) ağzından çıkardı: “küresel ekonominin rakip bloklara bölünmekte olduğuna dair artan işaretler var.”
Aslında Lagarde, demeçleri piyasalar için asla endişe verici bir nitelik taşımaması gereken bir pozisyonu işgal ettiği için temkinli konuşan bir bürokrat. Dolayısıyla o böyle bir uyarıda bulunuyorsa, ettiği lafları “artan jeopolitik gerilimler küresel ekonomiyi rakip bloklara ayırdı, eyvah ki eyvah” şeklinde okumak en doğrusu.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde
Diyeceksiniz ki, “ne var bu lafta!
Haklısınız. Zaten geçen nisan ayında da benzer uyarılarda bulunmuştu Lagarde. Nesi şaşırtıcı?
Şaşırtıcı olan şu:
Farkındaysanız, birilerinden hegemonya mücadelesinde monopolist düzenin ortadan kalkmakta oluşuna kaygılanmamız ve önlem almamız isteniyor. Hem de bize yıllarca “serbest piyasanın” faziletlerini anlatanlar, “seçme özgürlüğünün” moral üstünlüğünü vazedenler istiyor bunu.
Hegemonun ürettiği “malları” ikame edecek başka malların olmadığı monopolist zamanları, tüm dünyanın tek bir yüce efendinin stratejik çıkarlarına boyun eğmek durumunda kaldığı tek bloklu sistemi yitirmek üzere olmamız ne fena, deniyor.
Peki bize tam rekabet piyasasının oluşması için çalışmanın, piyasaya giriş-çıkış serbestliğinin bulunmasının, alıcıların istedikleri mal ve hizmetleri satın alma noktasında serbest olduklarını, hatta satın almaktan kolaylıkla vazgeçebileceklerini söyleyenler, şimdi bu “ideale” daha fazla yaklaşmakta olduğumuz şu noktada bundan niye şikâyet ediyorlar?
Duvarın yıkılışı ve “sosyalist blokun” çöküşü ardından “tarihin sonunu” ilan eden “liberal demokrasi” savunucuları, meğer çok taraflı, çok oyunculu, aktörlerin tercihlerini “seçme özgürlüğü” ilkesi temelinde diledikleri taraftan yana yapabildikleri, rekabetin önüne engellerin çıkartılmadığı bir kapitalist dünyayı değil, bayağı bayağı militer yollarla ayakta tutulmaya çalışılan o vahşi monopol yapıyı arzuluyorlarmış.
Peki neden?
Aslına bakarsanız, nedenini biliyoruz. Ama o nedeni Lagarde’ın dediklerinde arayacaksak bulmamız uzun sürmüyor: Onun aktardıklarına göre, kendi bloklarının şemsiyesi altındaki hükümetler, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek borçluluk seviyelerine ulaştıkları için... Avrupa'nın kurtarma fonları 2026’da bitip tükeneceği için… Kendilerine merkezi roller biçilen bankaları bilançoları açısından büyük riskler beklediği için…
Yani II. Dünya Savaşı sonrası kurulan bu “dünya düzeni” altında inleyip sesini yükselten imtiyazsız kitleler ve ülkeler karşısında sorunları militarist yöntemlere başvurarak çözmek dışında bir seçenek üretmemiş olanlar, şimdi “çok taraflı” dünya düzeninin barındıracağı risklere dikkat çekip kaygıyla uyarıyor yasa koyucuları.
Kendi boru hatları patlatılıp o tapındıkları “serbest rekabet” düzeni dinamitlendiğinde ağızlarını açıp tek laf etmeyen, 5N’yi geçtim, 1K’yı bile sormayan, böylesi kritik sonuçları olan bir kriminal vakayı soruşturma gereği hissetmeden, biat disiplini içinde kendilerini ayaklarından vurup enerji krizine sürüklenebilenler rekabet halindeki ekonomik bloklardan, hadi adını da koyalım, G7-BRICS rekabetinden şikâyet ediyor.
N’apalım, biz de genç kuşaklara “serbest rekabetin,” “seçme hürriyetinin” ve çoğulculuğun faziletlerini anlatanların onlar olduğunu, bu kavramları kendilerinin icat edip piyasaya (!) sürdüklerini söylemeyiveririz.
Bu arada ben Lagarde’ı Yunanistan’ın borç krizine girdiği dönem ettiği, o aşağılayıcı “Yunanlar güzel zamanlar geçirdiler, şimdi bunun bedelini ödeme zamanı” şeklindeki lafıyla hatırlıyorum daha ziyade.
Ve bugünlerde düşünüyorum, Lagarde, acaba şunu mu demek istiyor: “Avrupa olarak güzel zamanlar geçirdik, şimdi bunun bedelini ödeme zamanı.”
Onlar bedel ödeyip öksürdüğünde biz hasta olmasak, “e, bi' zahmet” derdik. Lakin tarih bedel ödenecek bir momenti önümüze getirecekse bundan kaçınabilmek çok da mümkün olamayacak galiba.
Her durumda dünya üzerinde yepyeni bir ayrışma yaşandığı ve ABD ile II. Dünya Savaşı sonrasında onun tohumlarını attığı kurumların bu ayrışmayı engellemekte giderek daha fazla zorlandığı bir gerçek. Artık kırktan fazla ülkenin üyesi olduğu BRICS ile görüyoruz ki modern tarihte ilk kez olarak Kolektif Batı’nın temsilcisi sayılabilecek ülkelerin katılımı olmaksınız böylesine geniş çaplı bir birlik oluşturulmuş durumda. Şu iyiyi, bu kötüyü temsil ediyor, diyerek meseleye akla kara kutupsallığında bakacak halimiz yok. Ama birileri yeni tarafın, bloğun riskleri, tehditleri var diyorsa, bu tehditleri bankalar, paralar, sermayedarlar değil, değerler, ilkeler bazında temellendirmeleri lazım. Ardından gidip onları Irak’a, Afganistan’a, Burkina Faso’ya, Mali’ye anlatabilirler, mesela. Sonra isterlerse, Çin lideri Şi Cinping’in San Fransisko ziyaretindeki akşam yemeğinde sırf Şi’nin masasına düşebilmek için bazılarının 40 bin dolar ödediği söylenen CEO’lara, Apple, Boeing, Fedex, MasterCard, Blackrock, Fedex, Qualcomm vd. şirket yöneticilerine anlatabilirler.
Tabii birilerinin de “sakın yeni taraftan, bloktan yana ümide kapılmayın, onlar aslında sosyalist değiller ha, onların da derdi Batı’dan farklı değil” seviyesinde cümleler kurmadan önce, ABD liderliğindeki Batı’nın iddialı kurumsal yapılarına rağmen sömürgeciliğin bıraktığı mirasın izlerini silmek yerine yılların seyri içinde ne tür ucubeler ürettiğini hatırlamaları yerinde olur. Sonra da buna yakından tanık olmuş imtiyazsız kitlelerin ve ülkelerin o tarihsel bagaj ve deneyimle, karşılarında yeni bir dış politika dinamiğiyle beliren bloklardan -ümidi kesmeden önce- yoksulluk ve istihdam üzerinde olumlu etkilerini görebilecekleri yatırımlar talep etmelerinin doğal olduğunu idrak etmeleri.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
14.04.2025