Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Dinleme ve otoriterleşme dalgaları...
25.02.2014
2425

 MİT Yasası, İnternet Yasası, HSYK Yasası üzerinden 'devlet'in toplum, 'yürütme'nin yasama üzerindeki gücünü ve otoriterleşme risklerini tartışıyoruz.

Ne var ki, bunları üreten zemindeki çamur da her geçen gün balçık hale geliyor.

Yeni Şafak ve Star gazetelerinin dünkü manşetleri inanılması güç bir duruma işaret ediyordu. 3000 ila 7000 arasında kişi ve kuruma yönelik, 2011'de başlayan 2013 sonbaharına kadar çeşitli fasıllarla devam eden, mahkeme kararıyla alınmış dinleme kararları...

Bu kararları, bu dosyaları, dinlenen kişi ve kurum yelpazesini 'mevcut tartışma unsurları'yla, yani sadece 'cemaat hükümet gerginliği'yle izah etmek pek zordur.

Çap ve yelpaze işinin altını özellikle çizmek gerek...

Listeleri, dinleme kararlarını, altındaki imzaları ilk elden inceleyenlerden birisi olan Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün tespiti şöyle:

'Medya dünyasında hemen herkes.

Siyaset dünyasında hemen herkes.

İş dünyasından hemen herkes.

Cemaatler, vakıflar veya STK'lardan hemen herkes.

Banka merkezleri, şirket merkezleri, vakıf merkezleri, gazete ve televizyon santralleri, bakanlıklar, kamu kurumları, yardım kuruluşları, aydınlar, AK Partililer, CHP'liler, MHP'liler, Saadet Partililer, BDP'liler, kanaat önderleri, cemaatler...

Binlerce insan. Binlerce kayıt. Binlerce klasör...

Cumhurbaşkanlığı'ndan Başbakanlığa, bakanlıklardan MİT'e, dış temsilciliklerden bankalara kadar...'

Bu çap askeri vesayet dönemindeki 'andıç'ların bile ötesine geçiyor.

Tehlikeli, riskli görülen kişiler ve yapıların dinlenmesine değil, siyasi partilerden devlet kurumlarına, gazetecilerden iş adamlarına kadar tüm bir sistemin sistematik takip altında tutulmasına işaret ediyor.

Nasıl izah etmeli?

Üç ihtimal olabilir...

İlki bu listelerde ilgili bir tasnif sorunu, bir karışıklık vardır. Belli bir tarih kesitinde bu çapta dinleme ağını böyle bir durum açıklar.

İkincisi, tersine cemaatin hükümranlık ve bu istikamette bilgi biriktirme arayışının hükümetle olan meselesinin ötesine geçtiğini gösterir.

Üçüncüsü her iki ihtimalin işaret ettiği durumlar iç içe geçmiş olabilir.

Ağır basan ikinci ve üçüncü ihtimallerdir. Nitekim basına yansıyan dosyalar tek bir soruşturma çerçevesinde son üç yılda 3100 kişinin dinlendiğini gösteriyor.

Bu süre, yakın tarih ve dinlenen kişi sayısı, yazının başında sözünü ettiğimiz zemini tanımlar.

Bu zemin, 'emniyet-yargı işbirliği'yle rejimin ulaşabileceği derin otoriter katmandır ve bu katman devlet içindeki belli bir siyasi dokunun, 'otonom bir yapı'nın eylemi olarak karşımızdadır.

Bu durum, siyasi temerküz, iktidar yoğunlaşması ve şahsileşmesi dışında veya yanında, onu tahrik eden, derinleştiren dev bir devlet, demokrasi ve siyaset sorununa işaret eder.

Bu sorunun önemini, köken ne olursa olsun, sorumluluk kime çıkarılırsa çıkarılsın her kişi görmelidir.

Siyasi iktidar bu sorunun önemini kendisine yönelik darbe algısının ötesine çıkararak tüm ülkeye bir kez daha, kutuplaşma yollarını seçmeden anlatmalıdır.

Ve bu otoriterleşme tablosuna, bu tehlikeli dokuya karşı önlem kaçınılmazdır.

Ancak şunu unutmadan:

Anti demokratik bir duruma yönelik tedbir alırken her adım meşru değildir. Esas olan meşruiyet ve hukuk sınırlarıdır.

MİT, İnternet ve HSYK Yasalarını bunun için tartışıyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar