Ali BAYRAMOĞLU
Pazar günü Danıştay açılışında ortaya çıkan tablo her anlamda 'sert', 'sıkıntılı' ve 'olmaması gereken' türden görüntüler içeriyordu.
Türkiye bu tür gerginlikleri hızlı tüketiyor, hızlı tavır alıyor ve bunlar üzerinden hızla kutuplaşıyor.
Bir yanda başbakanın tavrı ve tarzını otoriterliğin bir emaresi olarak görenler ve Feyzioğlu'nu yüceltenler, öte yanda başbakana tümüyle hak verme ötesinde çıkışını alkışlarla karşılayanlar...
Bırakın sade vatandaşları, yazarlar, gazeteler bile bu bölünmeye ve hızlı tepkiye tabi...
Görüntüleri ilk izlediğim an aklımdan geçenler değişmedi:
Kimileri gibi burnumdan solumadım. Şaşırdım, görüntüleri baştan sona, sondan başa doğru her saniyesinde yanlış buldum. Keşke, dedim, Başbakan Tayyip Erdoğan tepkisini gösterecek başka bir yol bulsaydı. Örneğin Cumhurbaşkanına söyleyerek, bilgi vererek toplantıyı terk etseydi. Ya da keşke tepkisini, duygusunu kontrol edebilseydi. Veya sonuna kadar dinlediği konuşmanın son 20 saniyesine de sabır gösterseydi.
Başbakanı bu açıdan eleştirmek ve ondan farklı bir davranış beklemek son derece doğaldır, hatta demokratik usüller açısından kaçınılmazdır.
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var.
Hem de hiç hafife alınamayacak ve bana yukarıdaki keşkelerle başlayan cümleleri kurduran yüzü...
Evet, madalyonun diğer yüzü...
Günlerdir söyleniyor, aklı başında bir CHP Genel Başkan Yardımcısı da söyledi.
Başbakanın tepki gösterdiği meslek odası temsilcisi saygısızlık ve fırsatçılık yapmıştır. Bir töreni siyasi şova çevirmeye girişmiş ve siyasallaştırmaya soyunmuştur.
Açılış törenlerini siyaset meydanına çevirmek, bunu kuralları delerek, teammüleri aşarak yapmak, başbakanı karşısına alıp icraatiyle ilgili nasihat çekmek ve verip veriştirmek, hele bunun bir meslek odası temsilcisinin yapması, demokrasi kültürü açısından her halde kabul edilebilir bir durum değildir.
Başbakanın fevri davranışı, bu durumun üstünü örtmez...
Şunun altını da özellikle çizmek isterim:
Danıştay gerginliğine bakıp başbakana ilişkin kimlik, kişilik tahlili yapmaya soyunmak, otoriter, diktatör çığlıkları atmak, son derece 'sahte' ve 'fırsatçı' bir tutumdur.
ABD'de, Avrupa'da bir meslek örgütü başkanının, etik açıdan kendisine böyle davranmaya müsade edeceğini, kuralların böyle bir duruma imkan vereceğini düşünmeniz mümkün müdür?
Şu anda başbakana oy veren milyonlarca insan, belki fazlası onun bu davranışını alkışlıyor ve sahipleniyor.
Neden mi?
Nedeni basit...
Türkiye yıllar boyu, 23 Nisan, 29 Ekim, 30 Ağustos gibi günlerde ya da askeri devir teslim törenlerinde siyasi iktidarların ağır dille eleştirilmesine, siyasete ince ayar verilmesine, siyasetçilerin tahkir edilmesine tanıklık etti.
Tepkiye destek, bu alışkanlığın, siyasi ayar oyununun bir yanıyla son dönemlerde hortlamasındandır.
Elbet vaaz ve eleştiri bu kez eski günlerde olduğu gibi resmi ideoloji adına yapılmıyor, ancak dolaylı olarak akla getirdiği ve işaret ettiği o oluyor.
Bunlar bir yana, yüksek mahkeme açılışlarında yapılan son konuşmaların içeriği ve işlevi ayrı ve ciddi bir tartışma konusu olmayı hakkediyor.
Ayrıca bu çerçevede yapılan son iki konuşma Kılıç ve özellikle (kürsüye yönelik bir suistimal ve gasp hali olduğu için) Feyzioğlu'nun konuşması cumhurbaşkanlığı seçimleri ortamından bağımsız durmuyor. Gerek muhalefetin adliyeye ve adli açılışlara havale edilmesi, gerek aday ya da siyasi aktör olma hevesindeki kimi kişilerin kürsüyü bu niyet ve amaç çerçevesinde kullanması görülmesi ve eleştirilmesi gereken bir sorunlu durumdur.
Feyzioğlu'nun hukuk politikası sınırları aşan icraata yönelik somut, Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'nin tavrını kişileştiren konuşmasına bir de bu açıdan bakmak gerekir.
Danıştay meselesinde kolay olan tarzından ötürü başbakanı eleştirmektir.
Zor ve belki de esas olan ötekidir.
En azından iki ucu birlikte görmek gerekir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025