Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU
Ali BAYRAMOĞLU
Karar Tüm Yazıları
Siyasete sıra ne zaman gelecek?
29.10.2011
3038

 Şiddet, savaş, tutuklama furyası içinde bekliyoruz...

Anayasa hamlelerini, tartışmalarını bekliyoruz...

Yeni anayasanın ve anayasa tartışma ortamının bu sorunları çözeceğini umuyoruz...

Sivil bir anayasanın bizim için iki noktada önemi var.

Birincisi sembolik ve politiktir.

Açıktır ki Türkiye son elli yıldır zamanın ve demokrasinin ruhuna aykırı nitelik taşıyan metinler tarafından yönetiliyor.

Bu metinler, hala içerik açısından güvenlikçi bir bakış açısına, askercil merkeziyetçi bir dokuya sahipler.

Hazırlanış açısından askeri kurucu iktidarların eserleri, diğer ifadeyle toplumsal sözleşme gücü taşımalarına rağmen mutabakatların değil, dayatmaların sonuçları...

Ruh açısından ise gerçek toplumu mutasavver bir toplumla ikame eden, birey-devlet, gelenek-hukuk, yasak-özgürlük terazisinde ikincileri öne çıkaran metinlerdir.

Türkiye son 20-30 yılda hangi olumlu adımı atmışsa, hangi reformu gerçekleştirmişse bunları, bu "içerik-şekil-ruh üçlüsü"ne rağmen ve ona karşı durarak yapabilmiştir.

Bugün geldiğimiz nokta "bu yaman çelişki"nin gerçekten aşılma, aşılabilme noktasıdır. Sivillerin mutabakatla hazırlayacakları bir toplumsal sözleşme, yeni bir anayasa her şeyden önce bu nedenlerle son derece önemli ve değerlidir.

İkinci açı fiili politik açıdır.

Zaman zaman vurguluyoruz Türkiye 2000'den bu yana giriştiği hızlı değişim sürecinde hem vesayet anayasalarının yerleştirdiği düzeni aşmaya hem de yeni bir toplumsal-siyasal dokuyu inşa etmeye çalışıyor. İşin inşa kısmı önemlidir. Bu çerçevede ülke cemaatimsi devlet anlayışı ve yığma toplum gelenekleriyle de mücadele etmekte, toplumlaşma ve sivilleşme sürecinde hız yapmaktadır.

Hız yapılan bu yolun engebeli olduğu açıktır.

Nitekim ülke her gün bir başka dosya ve tartışmayla karşı karşıya kalıyor, bunlar etrafında kutuplaşıyor, geriliyor, ortaya siyasi bir karmaşa havası çıkıyor.

Ne var ki bu duruma uzak açıyla bakıldığında ilk görülecek olan, bunların aslında sivilleşme ve demokrasi istikametinde bir değişim sürecinin sarsıntıları ve çatışmaları olduğudur.

Nasıl?

Şöyle: Bizim değişim modelimiz benzer örneklerden farklı. Bir kopuş yaşamıyoruz, yeni bir kurucu iktidar üretmedik. Mevcutlar içinden, mevcut aktör, kurum ve aktörle yol alıyoruz. Yol alırken sadece toplum değil bu kurum ve aktörler de kutuplaşıyor, çatışıyor. Değişimin hem öznesi hem nesnesi haline geliyorlar.

Bu yol zor bir yoldur...

Ama sağlıklı da bir yoldur...

Kendi aksaklıklarını, örneğin yöntem sorunlarını tartışmaya açan, düzelme için baskı üreten, yaşanan deneyimleri demokratik deneyim kılma araçlarına sahip bir yoldur...

Sivil anayasa bu yolu güçlendirecek bir manivela olacaktır.

Nitekim siyasi partilerin, toplumsal güçlerin ve kamuoyunun sivil anayasa konusundaki mutabakatı bu manivelanın şu ana kadar yerine getirdiği işlev kadar, bundan sonra yapacağı göreve de işaret etmektedir.

Velhasıl yeni, sivil ve demokratik bir anayasa bu süreçte hem taşıyıcı, hem düzeltici olacaktır...

Ve en önemlisi yaşanacak tüm çatışmalara, şimdiden öngörülebilir muhtemel eksikliklerine rağmen, Kürt sorunundan başörtüsüne değin temel meseleleri kuşatacak yeni bir anayasayla Türkiye gerçek anlamda ilk toplumsal sözleşmesine kavuşmuş olacaktır...

Önümüzdeki 29 Ekim bu açıdan umarız cumhuriyet bayramı kadar demokrasi bayramı da olur...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar