Ali BAYRAMOĞLU
Onun gibi uzun süre iktidarda kalmış bir lider için son derece anlamsız açıklamalardı bunlar. Demirel’e, onun kendine has ifadesiyle “elektriklendirmeyecektin de ne yapacaktın” diyesi gelirdi insanın.
Öyle ya, 1965’ten itibaren kesintilerle de olsa 10 yıl başbakanlık yapmış, darbe dönemlerinde bile kadrolarıyla ülkenin ekonomi anlayışına hakim olmuş bir siyasetçiydi. Onun dönemi, dünyada büyüme ve refah evresiydi, gelişmekte olan ülkelerin alt yapı ağıyla modernleşmede zıplama yaşadığı bir dönemdi, kalkınmacılık devriydi.
Ama gelin görün ki, Demirel her şeyi kendisine mal eder, teknolojinin, çağın girdilerini kendi hesabına yazardı. Bununla da yetinmez, bazı tercihlerinin doğruluğu ve yanlışlığı konusunu da ideolojik bir mesele haline getirir, tartışmaya kapardı.
Bu, bizim, bizim gibi yarım demokratik ülkelerin kaderi belki de?
Nitekim benzer bir eğilim, fazlasıyla Tayyip Erdoğan’da da var. Erdoğan, ülke tarihinin en uzun siyasi iktidar şefi. Mart 2003’te başbakan oldu. Mart 2020’deyiz. Dolu dolu tam 17 yıl. Bu sürede dünyadaki ve teknolojideki gelişmeler, bunların bireysel, sosyal, askeri, ekonomik alanlara etkisi geometrik bir hızla arttı, bambaşka varoluş ve tasavvur dalgaları üretti.
Ancak Erdoğan’a kulak verecek olursanız, Türkiye’nin yaşadığı tüm ekonomik-teknolojik gelişmeleri kendi eseri olarak anlattığını görürsünüz. Ne var ki, girdiler bakımından gerçek pek öyle değildir.
Elbette siyasi iktidarların bu girdileri ülkeye çağırma ve kullanmada tercihleri ve politikaları son derece önemlidir.
Ne var ki, son dönemde bu politikalar, içeride ve dışarıda siyasi iktidara yönelik en büyük eleştiri kalemlerinden birisini oluşturuyor. Ali Babacan sonrası dönemde, 2. Erdoğan evresinde Türk ekonomisi tüketerek, bina, havaalanı, yol, köprü yaparak, teknolojisini tümüyle Batı’dan aldığı yerli araba üretmeye soyunarak büyümeyi tercih ediyor, dönüşümü sınırlı yatırımlarla yol alıyor.
Dahası tercihlerinin, politikalarının tartışılmasını bir ideolojik saldırı, hatta zaman zaman güvenlik tehdidi gibi algılıyor.
Her gelişmeyi kendisine mal etmeyi bir alışkanlık haline getiren cumhurbaşkanının bunu her fırsatta, her kritik anda, hatta krizde de yapmayı adet haline getirmesi de bu gelişmelerin adeta bir uzantısı.
Bana bu satırları yazdıran, Erdoğan’ın bir süre önce koronavirüs konusunda yaptığı konuşma oldu. Daha önce kimi afetler sırasında da benzeri yaşanmış, resmi konuşmalar “icraatın içinden” programlarına dönüşmüştü. Ancak bu kez Erdoğan’ın halka konuşması, genel tabloyla ve diğer ülkelerin açıklamalarıyla birlikte ele alındığı zaman gerçekten fazla geldi.
Şu sözler örneğin:
“Son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve alt yapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde, Türkiye, bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır. Ülkemizin uyguladığı dengeli politikalar, bir yandan özel sektörün üretim gücünü desteklerken, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır. Batı ülkeleri ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini, görünüşte özel sektöre terk ederek, ama aslında başından savarak, vatandaşını adeta sahipsiz bırakmıştır”
Diğeriyle karşılaştırarak kendi övgü...
Bu mudur, afet anında ülke yöneticisinden duymak zorunda olduğumuz?
Benim duymak istediğim, şirketler kadar vatandaşları rahatlatacak ekonomik destek ve önlemlerin neler olacağıdır? Virüsün ülkeye hızla yayılmasının ana nedeni olarak görülen umrecilerle ilgili durumu nasıl açıklayacağıdır? “Umre”den ilk gelen 14.000 kişiye neden test yapılmadığı, neden karantinaya alınmadıkları, nasıl “aman sokağa çıkmayın” tavsiyesiyle evlerine gönderilebildikleridir?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025