Ali BAYRAMOĞLU
Sıcak siyasi gelişmelerin doğal olarak çekici bir yönü var. Hem siyasi bir hareketliliğe işaret ediyorlar hem de muhtemel iktidar alternatiflerini, kombinasyonlarını, yeni ittifak ihtimallerini gündeme ve akla getiriyorlar. Ne var ki ‘siyaset ve gelecek’ söz konusu olunca, dikkat kesilmek gereken tek alan ve mevzu bu değil.
Geçen yazıda altını çizdiğim ve önemli gördüğüm şu hususu tekrar etmek isterim. Siyasi iktidarlar gelip geçicidir, buna karşın geride bıraktıkları kurumlar ya da iktidarları sırasında tahrip ettikleri yapılar ve gelenekler meselesi görece olarak kalıcıdır. Doğanın tahrip edilmesine benzerler. Bazen telafi edilemezler bazen düzeltilmeleri onlarca yılı alır. Özellikle ülkenizdeki süreç, bugün olduğu gibi, yeni bir ‘kurumlaşma’dan çok (eskinin tasfiyesi ve yeni düzenin siyasi sorumluluktan fiilen muaf kişisellik eğilimiyle) derin bir ‘kurumlaşmadan arınma’yı andırıyorsa...
HANGİ DEVLET?
2017’de kabul edilen 2018’de uygulamaya giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk siyasi hayatı ve kurumsal yapısı bakımından önemli bir kopuş noktası oluşturdu.
Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişe ilişkin, aşırı kuvvetli bir cumhurbaşkanlığına, fiili kuvvetler birliğine, denetim zaafına, parti-devlet modeline işaret eden anayasal hükümler, bu kopuşu kendi başına tarif edecek kadar güçlüydü.
Ancak bunun yanında kısa sürede belirleyici başka girdiler de bu kopuşun unsurları haline geldi. 2015’te ortak bir beka hassasiyetiyle Kürt meselesinde yeniden çatışma safhasına girilmesi, 2016 askeri darbe girişiminin travmatik etkileri, bu girdilerin önde gelenleri.
Bunlar, 2014-2018 arası yaşanan siyasal ve kurumsal kopuşla üç noktada birleşti ve onu daha keskin hale getirdi.
- Bir yandan tehdit ve tehlike fikri üzerinden anayasal düzenle ima edilen otoriter ve keyfi eğilimleri meşrulaştırma işlevini gördüler.
- Öte taraftan ürettikleri olağanüstü hal rejimi, (son kayyum atamalarıyla bir kez daha görüldüğü gibi) yeni dönemin ‘kurumsallaştırıcı iktidar’ı işlevini görerek, bugüne değin uzanan siyaset bir tarzını oluşturdu.
- En nihayet darbe ve savaş gerekçeli olağanüstü hal tedbirleri ve düzenlemeler (tasfiyeler, bu konudaki kalıcı yasal düzenlemeler, yeni memur alımlarının, partizanlığa, en azından yeni ideolojik yapılanmalara da kapı açan sübjektif güvenlik ve sadakat kriterleri), başkanlık sistemine ilişkin anayasal-yasal değişikliklerle iç içe girip, onlarla bütün oluşturarak, devletin yeniden yapılanması sürecinde önemli bir rol oynadı.
Yapılanma hâlâ devam etmekte olan bir süreç. “Devlet yeniden nasıl yapılanıyor?” sorusu, Türkiye’nin hem bugününe hem geleceğine dair önemli bir sorudur.
Bu açıdan önümüzde yol alınan dört pist var.
İlki, yeni anayasal ruh, düzen, işleyişle (organlar ve ilişkileri) ilgilidir. İkincisi, yürütme ve idarenin yeni yapısı ve kurumsal düzenine ilişkindir. Üçüncüsü Olağanüstü Hal dönemi kararnameleriyle devlet kadrolarındaki 130 bin memura ulaşan büyük tasfiyenin, devlet yapısı ve işaret ettiği yer değiştirmeler bakımından sonuçlarıdır. Dördüncüsü, devlet kadrolarına sayısı 150 bine ulaşan ve her geçen gün artan yeni alımlar, bu alımların nitelik, yapı, alım koşulları, liyakat, sadakat bakımından işaret ettiği kimi ipuçlarıdır.
Bu dört pist çerçevesinde devletin savunma, adalet, içişleri gibi asli işlevlerini oluşturan kurumlarında, kurallar, idari özerk alan-siyasi bağımlılık dengesi, iç işleyiş, hiyerarşi, yetki ve sorumluk mekanizmaları ve kadro nitelikleri bakımından son derece önemli değişiklikler yaşanıyor.
Bu konuda devlet ve siyasi iktidar kapalı bir rejimi andıracak derecede ketum. Siyasi partiler bu meseleye yüzeysel yaklaşıyor ya da başka acil gündemler içinde hareket ediyor. Gazeteciler ve akademisyenler ülkedeki siyasi iklimin yarattığı tedirginlikten olsa gerek, bu sürece el atmıyor, yayın ve araştırma yapmıyorlar. Adliyede yaşanan değişiklik, TSK’daki yeniden yapılanma, en azından adalet ve güvenlik işlevlerinin sağlıklı, hukuka uygun işlemesi bakımından nasıl tartışılmaz, bunu izah etmek pek mümkün değil.
Üstelik sadece (özellikle bu bakanlıklarda) kamu görevinden uzaklaştırılan ve yeni işe alınan kadroların, alınma ve atanma gerekçeleri ve istatistikleri, değişen atama kriterleri ve geleneklerinin dökümü, ilgili yönetmelikler, yasalar ve kimi ilk uygulamalar, bu konuda devasa bir malzeme oluşturuyor.
HANGİ ORDU?
Birkaç kez değindiğim, ordu konusuna tekrar dönelim...
Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Temmuz 2016 öncesine ilişkin son resmi personel açıklaması Mayıs 2015’te yapılmıştı. Darbe girişimini ordu bu tarihte verilen personel sayısıyla karşıladı. Darbe girişimi sonrası askeri makamlar ve bakanlar tasfiye edilen personel ilgili çeşitli tarihlerde çeşitli açıklamalar yaptılar. Tasfiyeleri ve onlardan doğan boşluğu doldurmak için yapılan alımları ilan ettiler. Bugün, tasfiyeler devam etmekle birlikte alımlar, Harp Okulları ve Yüksek Astsubay okullarından gelen (iki yıllık hızlı eğitimden geçen) yeni mezunlarla birlikte orduda, subay-astsubay kadroları sayı itibariyle 15 Temmuz’dan doğan boşluğu, en azından rakamsal olarak dolduracak bir noktaya geldi.
Ordu personel yapısıyla ilgili son resmi veriler, Ekim 2017 tarihide Devlet Personel Başkanlığı’nın hem TSK hem (İç İşleri Bakanlığı’na bağlanmasına rağmen) JGK’yle ilişkin açıkladığı personel rakamlarına dayanıyor. Bunların yanında, eski Milli Savunma Bakanı Canikli’nin 8 Ocak 2018 tarihinde verdiği 2017 ve 2018 yılına ilişkin yeni kadro alımlarıyla ilişkin kesin rakamlar, mevcut Milli Savunma Bakanı Akar’ın 14 Aralık günü TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmeleri sırasında, 15 Temmuz 2015’den bugüne kadar yapılan toplam tasfiye ve alımlarla ilgili verdiği bilgiler bulunuyor. Bunlara her yıl kadrosuzluktan emekli edilen subayları eklerseniz, 2018 Aralık sonu itibariyle yaklaşık rakamları ana hatlarıyla, en azından esası değiştirmeyecek bir yanılgı payıyla oluşturmak mümkün.
Bunlara göre 2016 Mayıs ve 2019 Ocak arasında ordu yapısı bakımından dikkat çeken değişiklikler (TBK ve JGK birlikte ele alındığında) yine yaklaşık olarak şöyledir:
1. General amiral sayısında yüzde 43’lük bir azama yaşanmıştır. (358 kişiden 203 kişiye)
2. Subay sayısı yüzde 17 azalmıştır. (39 bin 721 kişiden, dışarıdan temin edilenler ve Ağustos ayında MSÜ’den mezun olan 3 bin teğmen dahil 33 bin 58 kişiye)
3. Astsubay sayısı yüzde 4.9 azalmıştır. (97 bin 243 kişiden Ağustos ayında MSÜ, AYO’den mezun olan 2 bin 554 astsubay dahil 92 bin 518 kişiye)
4. Uzman jandarma sayısı yüzde 16 azalmıştır. (22 bin 43 kişiden 18 bin 526 kişiye)
5. Buna karşılık uzman erbaş sayısında yüzde 37.7’lik bir artış olmuştur. (26 bin 800 asker artışıyla 71 bin 29 kişiden 97 bin 828 kişiye)
6. Sözleşmeli er erbaş sayısında da yüzde 102’lik bir artış olmuştur. (8 bin 54 kişiden 18 bin 526’ya)
Buna karşın TSK ve JGK toplamında asker mevcudunda sayı azalmamış, Tersine artmıştır. 238 bin 443’den 252 bin 930’a çıkarak artmıştır.
Bu çerçevede 2019 başı itibariyle general, subay, astsubay payı yüzde 12.42 oranında düşmüş, uzman er, erbaş, uzman jandarma ve sözleşme er sayısı yüzde 31.9 artmıştır. Ordu terkibinde general, subay, astsubayların payı bugün yüzde 58’den yüzde 48’e inmiş, lejyoner askerleri akla getiren, aktif gönüllülerden oluşan diğer grubun payı ise yüzde 42’den yüzde 52’ye çıkmıştır.
Şunları da eklemek gerek: 2016 öncesi 16 orgeneral/amiral’den oluşan komuta kademesi 9’a inmiştir. Belli bir merkezileşme eğilimiyle ya da sert hiyerarşi eğilimiyle ordu komutanlıkları korgeneral kadrolarına hasredilmiştir. Yeni hükümet sistemi uygulamasında savunma bakanlığı ve ordu komutası işlevi iç içe girmiş, bağımlılık ve sorumluluk mekanizması kurumsal olmaktan çok, kişisel ve siyasal nitelikli bir işleyiş kazanmıştır. Orduya yeni alınan (önümüzdeki yıllarda komuta kademesi oluşturacak grup) 8 bini aşkın teğmen sivil okullardan sınavla alınmış, 6 aylık kursla kıtaya çıkarılmıştır. İşe alımlarında kullanılan güvenlik ve mülakat kriterleri soru işaret taşımaktadır.
Tüm bunlar devletin güvenlik işlevi, yeni kurumsallaşmanın niteliği, ordu-siyaset ilişkisinin geleceği bakımından sorular üretmez mi?
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025