Atilla YAYLA
Bir süre önce Ceren Kenar Türkiye gazetesindeki köşesinde yayımladığı ilginç bir yazıda Daniel Pipes ile aynı hizaya düşen veya Pipes'a referans olma talihsizliğine uğrayan Türkiyeli aydınlardan bahsetti. Radikal bir Yahudici olan ve her gördüğü Müslümanda bir terörist teşhis eden bu zatla benim de bir münasebetim olmuştu. 1996-97 akademik yılında Fulbright bursu ile George Mason Üniversitesi'ne gitmiştim. Araştırmalarımı yürütürken Türkiye'de Müslümanlık ve demokrasi üzerine bir İngilizce yazı yayımlamak iyi olur diye düşündüm. Refah Partisi'nin DYP ile yaptığı koalisyonda büyük ortak konumunda oturuyor olması konuyu tüm Batı için cazip hâle getirmişti. Hazırladığım yazıyı o zamanlar bu kadar iyi tanımadığım Pipes'ın dergisine gönderdim. Aramızda editoryal meselelerle ilgili bir diyalog başladı. Pipes ısrarla bana İslam ile demokrasi bağdaşmaz ve Erbakan hareketi demokrat değil, Türkiye'de demokrasiye zarar veriyor dedirtmeye çalıştı. Defalarca yazıştık. Görüşlerine katılmadığımı söyledim. Bıktıracak kadar inatçı davranınca son haberleşmemizde kinayeli bir şekilde Türkiye'yi ondan öğrenmeye ihtiyacım olmadığını, birinin birinden öğrenmesi gerekiyorsa kendisinin öğrenen olması gerektiğini çünkü Türkiye'yi benden iyi bilemeyeceğini söyledim. Bunun üzerine manipülasyon çabalarına son verdi ve yazıyı yayımladı; ama ismini değiştirerek ve spotları yazıyı tamamen okumayacak kimselere yazıda kendi düşündüğü şeylerin savunulduğu izlenimini verecek şekilde seçerek ve kullanarak...
Pipes yine sahnede, daha doğrusu sahneden hiç inmiyor. Var gücüyle Müslüman ülkeler ve İslam hakkında olumsuz yayınlar yapıyor. Tabiatıyla, Türkiye ve Erdoğan başlıca hedeflerinden biri. Malzeme bulmakta sıkıntısı yok çünkü Batı'da muazzam bir anti-hükümet propagandası işliyor. Bilgi akışı da çok tek taraflı. Türkiye'den bazı kalemler bu tek taraflı ve önyargılı akışa katkı sağlıyor. Yazıları bu doğrultuda mesajlar ve yorumlar içeriyor. Millî Görüş geleneğinin demokrat olmadığı, genel olarak Nur geleneğinin özel olarak Gülen Hareketi'nin gayet sivil ve demokrat olduğu tezini işliyor
Önce gereksiz bir imprimatur yapıp şunları belirteyim: Hayatım boyunca hiç Millî Görüş taraftarı olmadım. Hiçbir seçimde Erbakan'ın partilerine oy vermedim. Yaptığım çalışmalarda bu geleneği ağır şekilde eleştirdim. Geleneğin devletçi olduğunu vurguladım. Hatta, âdil düzen adı verilen yaklaşımın bir tür sosyalist anlayış olduğunu dahi ifade ettim. O yüzden Millî Görüş hakkında aşağıda yapacağım tespitler ve analizler bir taraftarlığın eseri değil. Bilimin, dürüstlüğün ve adâletin icabı. Peki, Millî Görüş'e bu çizgide yöneltilen eleştiriler haklı mı? Hemen söyleyeyim, pek değil. En azından çok abartılı. Millî Görüş Hareketi ve Refah Partisi üzerine akademik çalışmalar yaptım. Benim bulgularım bu iddiaları doğrulamıyor.
Türkiye demokrasi yolunda diğer İslam ülkelerinden çok daha iyi bir yerde duruyorsa bu birçok kişi ve kesimin çabaları sayesindedir. Erbakan ve hareketi de söz konusu kişi ve kesimler arasındadır. Neredeyse bir mucizeyi gerçekleştirerek tek parti diktatörlüğünden barışçıl yolla demokrasiye geçilmesi Sünni dindarlar, Aleviler, Kürtler üzerinde derin tesirler icra etmiştir. Dindarlar da bu çerçevede demokratik siyaseti benimsemiş ve siyasî mücadelenin başlıca aktörlerinden biri olmuştur. Şükürler olsun ki, bizde İslamcı akımların ve dindarların başlarına ne kadar kötü şeyler getirilirse getirilsin silaha başvurma alışkanlığı yoktur. Onlar barışçıl yollara her zaman daha yakın ve yatkın olmuşlardır. Bu yüzden, radikal İslamcı akımlar geniş kitleler arasında asla teveccüh görmemiştir.
Bu çerçevede Erbakan ve Millî Görüş hareketi demokrasiye muazzam katkılarda bulunmuştur. Erbakan'ın siyaset yapma tarzı, söyleminin aşırılıkları her zaman eleştirilebilir. Ancak, Erbakan asla taraftarlarını şiddete teşvik etmedi. Silah alın, örgüt kurun, dağa çıkın, devlet içinde otonom yapılanma oluşturun demedi. Hep sandığa işaret etti. Kurduğu partiler haksız yere kapatıldığı vakit de yılmadı ve yolundan sapmadı. Yeni partiler kurdu veya kurdurdu. Sıralamaya bakın: Nizam, Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet. Tam beş parti. AK Parti'yi de bir ölçüde geleneğin uzantısı sayarsak 6 parti. Şimdi böyle bir geleneğe anti demokrat demek hangi siyaset bilimi ölçütüne ve hangi akla, vicdana sığar?
Nur geleneğinin sivil taraflarının bulunduğu açık. Neredeyse sıfır noktasından başlayıp bugünkü gücüne erişmesi bence bu sayede mümkün oldu. Diğer taraftan, GH'nin Nur geleneğinin içinde olup olmadığı hem hareketin mensupları hem onu iyi bilenler tarafından tartışılıyor. Konumu her ne olursa olsun, otonom yapılanmayı içinde barındırdığı veya ona destek olduğu sürece GH'nin sivil ve demokrat olduğunu söylemek çok zor. Hareket aslında başında yanlış bir yola girdi. İlerlediği yol onu belki de kaçınılmaz olarak bu noktaya getirdi. Bürokrasi içinde kadrolaşma dışlanmış dindarların kamusal görev almasına imkân sağlamak ve ayrımcılığı önlemek amaçlarıyla sınırlı kaldığı sürece hiçbir problem yoktu. Ancak, teşkilâtlanma tarzı ve yapıda egemen zihniyet, başka bir deyişle dünyevî iktidar hırsı, bu kalıba sığmazdı, sığmadı da. Şimdi, demokratlık testi yapmaya kalkanlara sormak lazım: Partilerin siyasî sistemin vazgeçilmez unsuru olduğu bir demokraside açık ve alenî bir parti olarak teşkilâtlanan, yarışmacı seçimlere giren ve iktidara gelen, tüm icraatları gözler önünde olan ve eninde sonunda halka hesap verecek olan bir gelenek mi yoksa açık ve alenî siyaset yapmadan siyasî iktidar rollerini kapmak isteyen, hayalet gibi kimlerden oluştuğu ve nasıl çalıştığı bilinmeyen, bürokratik gücü esas alan ve halka hesap vermesi söz konusu olmayan bir yapı mı daha demokrat ve daha sivildir?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019