Atilla YAYLA
Bütün canlılar sevmeyi, ilgi görmeyi sever. Ağaçlar da. Ancak, aşikâr ki, ağaçlar arasında sevilme bakımından ciddî eşitsizlikler var. Bunu göstermek için, meselâ, Yalova’nın ağaçlarıyla Gezi Parkı’nın ağaçları arasındaki sevilme eşitsizliğine işaret edebiliriz. Aylar önce, Gezi’deki ağaçların kesilmesi de değil taşınması söz konusu oldu. Bu niyet tarihe geçen Gezi isyanlarının kıvılcımına dönüştü. Kıvılcımın ateşlediği bazı bireyler ve gruplar günlerce sokaklarda dolandı. Polis tarafından dövüldü ve polisi dövdü veya dövmeye çalıştı. Olanlar bu kimselerin ruh hâlini o kadar etkiledi ki Erdoğan’dan ölesiye nefret etme ve aktüel veya tarihsel, küçük veya büyük her problemi Erdoğan’a bağlama noktasına geldiler. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilip sahneden bir ölçüde çekilmesi bile ruh hâllerinin normalleşmesine yetmedi. Yalova’da ise 200 civarında, üstelik bir kısmını Atatürk’ün diktiği söylenen tarihî ağaçlar bir gece içinde, taşınmadı, kesildi, yok edildi. Gezi ağaçları konusunda kıyameti kopartanların Yalova ağaçları için de sokaklara dökülüp eylem yapmasını beklemek hayalcilik olurdu, ama hiç değilse yüksek perdeden kınamalara girişmelerini beklemek hakkımızdı. Neredeyse hiçbiri olmadı. Taksim Dayanışması’ndan ses çıkmadı. Yarı resmî odaların idarecileri ortalarda gözükmedi. Kılıçdaroğlu günler sonra ağaçların kesilmesine karşı olduğunu söyledi ama Yalova belediye başkanının açıklamaları kesimlerin Kılıçdaroğlu’nun bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini ortaya serdi.
Bu durumda Gezi’de tüm meselenin ağaç olmadığını veya Gezi’nin sırf ağaç-çevre sevgisinin yansımasından ibaret olmadığını söyleyenlerin yanlış düşündüğünü söylemek zor. Gezi’de haklı ve meşru şeylerle haksız ve gayri meşru şeyler iç içe geçti; hem hükümet hem de hükümet karşıtları açısından. Yalova’da yaşanan türden olaylara gösterilen (daha doğrusu gösterilmeyen) tepkiler elbette Gezi’nin itibarına darbe indiriyor; çünkü ağaçlar, belediyeler ve partiler karşısında çifte standartlı tavırlar takınıldığını sergiliyor. Ama benim asıl meselem ne Gezi ne de Yalova ağaçları; genel olarak ağaçlar ve ağaçların kesilip kesilemeyeceği.
Bazıları çevre sorunlarını asla tanımadıkları ve tanımlamadıkları ama her halükârda şeytanlaştırdıkları kapitalizme fatura ediyor olsa da çevre olağan bir problem. Bunun anlamı şu: Hangi sistemi seçerseniz seçin –ister kapitalizm, ister sosyalizm, ister başka bir sistem– insanın (ve tüm canlıların) yaşamasının çevreye bir maliyeti var. Çevre maliyetini sıfıra indiren bir sistem henüz keşfedilmedi. O zaman, fani, sınırlı bilgi ve güç sahibi varlıklar olarak çevreye zararı önleme açısından mükemmel olmayan sistemler arasında tercih yapmak zorundayız. Başka şansımız yok ise, “havada karada” kapitalizmi seçmemiz gerekir, çünkü kapitalizm çevreye alternatiflerinden daha az zarar verir.
Niçin? Çünkü kapitalizm insan doğasıyla savaşmaz. Onu veri alır. Ekonomik gelişmeyi teknolojiyi etkinleştirme, kaynakları daha ekonomik kullanma müşevvikleriyle destekler. Ekonomik aktörleri verimli bir rekabet içine sokar. Bu rekabet onları daha az kaynak kullanmaya ve tüketiciye daha etkin hizmet etmeye zorlar. Böylece, çevreye verilen zarar azalır. Bunların boş laflar olduğunu düşünenler çıkarsa, onlara 1980 yılı itibarıyla ana kapitalist ülke olduğu –yanlış şekilde– söylenen ABD ile ana sosyalist ülke –olmadığı iddia edilse de öyle olan– Sovyetler Birliği arasında çevre bakımından somut verilere dayalı bir karşılaştırma yapmalarını, kendileri yapamıyorlarsa bu tür çalışmalara göz atmalarını tavsiye ederim.
Çevreye zarar kaçınılmazsa, ağaçlar da bundan etkilenecektir. Ancak, ağaçlar aynı zamanda ekonomik gelişmelerden faydalanırlar. Zenginleşen ülkeler ağaçları tabiî afetlerinden ve kuş-böcek saldırılarından daha iyi koruyacak güce kavuşur. Ağaç türleri ıslah edilerek –susuzluk, güneş, rüzgâr, erozyon gibi– zararlı çevre etkilerine karşı daha dayanıklı olmaları sağlanabilir. Zenginleşen ülkeler ağaçlandırmaya daha çok kaynak ayırabilir. İsteyenler fakir ülkelerdeki ağaçların-ormanların miktarı ve refah seviyesi ile zengin ülkelerdeki duruma bakılabilir.
Bütün bu söylenenlerden çıkartılması gereken sonuç, ağaçların kesilebileceğidir. İnsanlar ağaçları kullanmaya muhtaçtır, mecburdur. Söz gelimi kâğıttan, mobilyadan, odundan, keresteden vazgeçemiyorsak ağaçları kullanmaya da son veremeyiz. Tarih boyunca pek çok ağaç kesilmiştir, gelecekte de kesilecektir. Ama bir taraftan da hem ağaçlar kendileri üreyecek hem de insanlar yeni ağaçlar dikecektir.
Ağaçların daima kesileceğini söylemek ağaçların gelişi güzel kesilmesinin talep edildiği anlamına gelmez. Ağaçları korumaya çalışmalıyız. Ancak, ağaçları kutsallaştırmak ve dokunulmaz kılmak insanlara olduğu gibi ağaçlara da zarar verebilir. Birçok endişenin ve talebin yarıştığı bir toplumda -kıt kaynaklar dünyasında- ihtiyaçlar, endişeler, dengeler göz önüne alınarak ağaçlar bir taraftan kesilirken diğer taraftan korunacak, bir yandan tüketilirken öbür yandan yeniden üretecektir. Ağaçların hiç olmadığı bir dünya da ağaçların hiç kesilmediği bir dünya da insanların yaşama alanını ve imkânını daraltır.
Yazarlar
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019