Atilla YAYLA
Bireylerin de ülkelerin de insan haklarına bağlılıklarının kuvvet ve samimiyet derecesi zor zamanlarda test edilir. Olağan zamanlarda insan hakları taraftarı görünmek kolay. Olağanüstü olaylarda ve zamanlarda ise birçok insanın ve memleketin insan hakları savunuculuğu iddiasının çöktüğünü görmek mümkün.
Suriye’deki elim iç savaş veya yaygın adıyla” vekâlet savaşları” yüzünden insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Mülteci dalgaları oluşturuyor. Sayıları gittikçe artan mülteciler sadece Türkiye’yi ve Türkiye vatandaşlarını değil Avrupa’yı ve Avrupalıları da yeni bir insan hakları sınavına tâbi tutuyor.
Türkiye’nin Suriyeli mültecilere –aslında koruma altındaki insanlara- muamele sicili memnuniyet verici. Bu ülkemizin benzer her olayda aynı derecede iyi bir sicile sahip olduğunu ve olabileceğini göstermiyor, ama Suriyeli mültecilere ilişkin sınavda iyi gidiyoruz. Bu başarıda Suriye ile uzun bir sınıra sahip olmamız, din ve kültür ortaklığımız, tarih ortaklığımız gibi faktörler mutlaka bir etkide bulunuyor olmalı. Ancak, hangi sebepler etkili olmuş olursa olsun Türkiye mültecilere gayet insanî muamele ediyor ve elinden geleni yapıyor. Gelecek nesiller bunu gururla anacaktır.
Avrupa’da ise gidiş tersine. Avrupa büyüyen mülteci dalgası karşısında dehşete düşmüş durumda. Hayatını kurtarmak için vatanını terk etmek zorunda kalan insanların acısını hafifletmek yerine kapılarını onlara kapatma yollarını arıyor. Bunun için çelişik şekilde kültürel homojenliğe dayandırdığı bir tolerans geleneğini korumaktan suçla mücadeleye, işsizlik artışı korkusundan nüfusta kadın erkek dengesinin bozulmasının doğurabileceği toplumsal sorunlara kadar birçok gerekçe bulmaya, uydurmaya çalışıyor.
Bu çerçevede dehşet verici politikalar veya politika önerileri ortaya çıkıyor. İngiltere’de Suriyeli mültecilere tanınmalarını kolaylaştıracak bileklikler verildi. Bileklikleri çıkartanlara yemek verilmeyecek. Bu, Nazilerin Almanya’da Yahudilerin koluna bant takmasını hatırlatan bir uygulama. Yine İngiltere'nin kuzey doğusundaki Middlesbrough kasabasında sığınmacıların yerleştirildiği evlerin kapılarının Nazi Almanya’sındaki uygulamaları hatırlatacak şekilde kırmızıya boyandığı ortaya çıktı. Danimarka’da ülkeye gelen Suriyeli mültecilerin ziynet eşyasına, bilgisayar ve telefon gibi şahsî mallarına ve paralarına el konulmasına karar verildi. Paralarla ve eşyaların mezatta satılmasından elde edilecek gelirle mültecilerin eğitim ve sağlık masraflarının karşılanacağı ilân/iddia edildi. Asıl maksat potansiyel mültecileri yıldırmak, ille de gelecek olanların ise yanlarında olabildiğince çok varlık getirmesini sağlamak. Bu uygulama da biraz Nazilerin Yahudilerin menkul varlıklarına el koymasını hatırlatıyor.
Avrupa zengin bir kıta. Tüm Suriye nüfusunu emebilecek güçte. Ancak, mültecilerin Müslüman olması Avrupa’yı tedirgin ediyor. Hatta bazıları niçin mülteciler arasında çok az Hristiyan olduğunu sorguluyor. Mülteciler Hristiyan olsalardı Avrupa’da muhtemelen daha iyi muamele göreceklerdi.
Danimarka dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Kişi başına gelir Türkiye’dekinin üç katından fazla (36 bin dolar). Ülkedeki mülteci sayısı ise yalnızca yirmi bin. Türkiye Danimarka’dan çok daha fakir bir ülke olarak Danimarka’dakinin yüz katından fazla mülteciyi çok daha iyi şartlarda misafir ediyor. Danimarka’nın yarattığı manzara o kadar çirkin ki, bir diğer Avrupa ülkesi olan İsveç dahi bu tavra itiraz etti.
Suriyeli mültecilere karşı tavrı Avrupa tarihinin çirkin yanlarını ve vukuatlarını akla getiriyor. Avrupa bir insanlık testini kaybetmeye, Batı değerleri dediği değerleri çöpe atmaya doğru koşar adım ilerliyor.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019