Aydın Selcen
ABD artık eski sanık, yeni tanık Zarrab’ın ifadelerinden tasarlanan yaptırımların etrafından hangi mekanizmalarla dolanabileceğine dair mükemmel bir şemaya sahip. Demek ki müzakere olacaksa ancak Brunson bırakıldıktan sonra, Hakan Atilla’nın Türkiye’ye dönmesine ve İran yaptırımlarından ne denli bağışıklık elde edilebileceğine yönelik olacak.
Diplomat olmaya gerek yok, pazarlığın esasları bizim esnaf genlerimizde var: “Biz biraz imkanlarımızı zorlayalım, siz biraz ikram yapın, ortada buluşalım.” Keza diplomat olmaya gerek yok, olmayacak pazarlığın esasları da belli: “Hem Karaköse, hem şoför mahalli, hem bedava.” Haydi biraz da mandıra felsefesi ben kendi şeyimden ekleyeyim: “Diplomasi, mümkünü makulde aramak sanatı.”
Şimdi verilere bakalım, ABD ne diyor? “Benim” diyor, “senin ülkenin demokrasisiyle, hukukuyla, ifade ve medya özgürlüğüyle, içişleriyle, Kürt meselesiyle, ekonomisiyle vs. bir ilgim yok. Benim bir vatandaşım var Rahip Brunson, onu serbest bırak, bana gönder. Daha önce Deniz Yücel, Büyükada, Mathias Depardon örneklerinde olduğu gibi. Sonrasını, sonra konuşuruz.” ABD’nin dediğinin özü bu.
Uygulamada da, Senato Türkiye’yi (bir milyar ABD Doları katkıyla, tedarik zincirinin de parçası olduğu) F-35 programından çıkartmak için Savunma Bakanlığı’na (“Pentagon”) 90 gün süre vererek konu hakkında rapor istedi. ABD Hazine Bakanlığı, İçişleri ve Adalet bakanlarına Magnistky Yasası kapsamında yaptırım kararı açıkladı. Başkan Yardımcısı Pence de, Brunson ve ABD konsolosluk görevlileri serbest bırakılıncaya dek yaptırımların artarak süreceğini belirtti.
Türkiye ne diyor, ona da bakalım:
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu 26 Temmuz 2018 verbatim/İngilizce: “Noone dictates Turkey. We will never tolerate threats from anybody.” Yani, “Kimse Türkiye’ye emir veremez. Kimsenin tehdidine boyun eğmeyiz.”
Vaşington Büyükelçisi Büyükelçi Kılıç yine 26 Temmuz 2018 verbatim/İngilizce: “US Authorities failed to hear my explicit advice which I shared at all levels. My message was cristal clear; No one should expect Turkey to give in to threats.” Yani, “Her düzeyde paylaştığım sarih tavsiyelerimi ABD’li yetkililer duymakta yetersiz kaldı. Mesajım gayet açıktı, Türkiye’nin tehditlere boyun eğmesini kimse beklemesin.”
Dışişleri Bakanlığı açıklaması (1 Ağustos 2018 tarihli ve 207 sayılı) ise şöyle : “Hiçbir amaca hizmet etmeyecek söz konusu saldırgan tutumun karşılığı gecikmeksizin aynıyla verilecektir.”
İki gün sonra Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu 3 Ağustos 2018 ASEAN toplantısı marjında Singapur’da ABD’li mevkidaşı Pompeo ile görüşmesinin ardından basına: “Biz Türkiye olarak her zaman diplomasiyle diyalogla mutabakatla çözmeyi arzu ettik. Yaklaşımımız da her zaman böyle oldu.”
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak aynı gün (3 Ağustos 2018) NTV’de: “Rasyonel bir akılla süreci yönetmek lazım. (…) ABD ile dünden daha iyi bir noktadayız. İlişkiler hiçbir zaman kopmaz. (…) Aynı evin içinde iki kardeş bile, kırk yıllık karı koca eşler bile her konuda anlaşamıyorlar. Bazen tartışıyorlar, sonra anlaşıyorlar.”
Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP Kadın Kolları Kongresi’nde (5 Ağustos 2018): “Halkbank’a bedel ödetme gayreti kimsenin haddi değil. (…) Ben de bugün talimatı veriyorum. ABD’nin adalet ve içişleri bakanlarının Türkiye’deki mal varlıklarını donduracağız, varsa.”
Diplomatik bir içeriğe sahip olmadıkları cihetle haklarında ABD hükümetince yaptırım kararı açıklanan içişleri ve adalet bakanlarının tepkilerini bilerek alıntılamadım. Çavuşoğlu ve Albayrak’ın yukarıdaki iki açıklamalarının ton ve içeriğinin, öncesinde halen Dışişleri Bakanlığı web sayfasında duran resmi tepkiyle, sonrasında ise Erdoğan’ın ifadeleriyle ne denli örtüşüp, ne denli ayrıştığının değerlendirmesini mümtaz okura bırakıyorum.
Eh hasbelkader iki sene de Vaşington’da görev yapmış ıskarta hariciyecilik olduğuna göre serde, biraz da Türkiye-ABD diplomatik ilişkilerinin doğası üzerine ahkam keseyim. Ankara’nın İsrail’le arası iyi olduğu sürece Kongre ile Yönetim (yani Başkan, Beyaz Ev ve Kabine) dengesini gözetir. İsrail’le siyaseten aranın düzelmesinin yegane nedeni buydu, şimdi durum malum.
Mevcut durumda, Türkiye’nin Vaşington’daki yegane ve en önemli müttefiki Başkan Trump’ın kendiydi. İnsani ilişkilerde belki önemsenmez ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ricasını kırmayıp Ebru Özkan’ın serbest kalması için İsrail Başbakanı Netanyahu’ya telefon etmesi bile bunun bir göstergesi. Ancak o da Brunson dosyasının seyrinden “seni de takmıyoruz” mesajını almışa benzer.
Böylece, Kongre’yi, Beyaz Ev’i, Başkan’ı topluca Türkiye karşıtı bir çizgide hizalamayı başarmışız. ABD’de başkan yardımcılarının baktığı bir iş yok. Örnekse bir önceki Başkan Yardımcısı Biden Ortadoğu ile ilgiliydi, Erdoğan’la da kişisel bir iletişim kanalı açmayı başarmıştı. Pence’in ise dış siyasete hiçbir dahli yok. Buna karşılık, tam ABD’deki ara seçimler arefesinde, onların mukaddesatçılarıyla iletişimi yürüten Pence’i de durduk yerde karşımıza almış olduk.
Almanya, Ankara’nın önüne bir yaptırım listesi koyup, Deniz Yücel serbest bırakılmadığı takdirde bunların birer birer uygulanacağını iletmişti. Ve dediğini yaptı, Yücel de şimdi özgür. ABD, Almanya ve Rusya’nın yaklaşımını benimsemiş gözüküyor. Dolayısıyla müzakere yoluyla alınacak mesafe yok. Turpun büyüğü de heybede: İran yaptırımları ve özellikle petrol/gaz alımı kısıtlaması.
Üstelik ABD artık eski sanık, yeni tanık Zarrab’ın ifadelerinden tasarlanan yaptırımların etrafından hangi mekanizmalarla dolanabileceğine dair mükemmel bir şemaya da sahip. Demek ki müzakere olacaksa ancak Brunson bırakıldıktan sonra, Hakan Atilla’nın Türkiye’ye dönmesine ve İran yaptırımlarından ne denli bağışıklık elde edilebileceğine yönelik olacak.
Bu arada kendimce gazetecilik yaptım ve Halkbank’a ceza ile ikinci dava konularını finans dünyasından bir bilene danıştım. Ona göre fiiliyatta Halkbank’ın ABD’ye bir ceza ödemesi zaten sözkonusu değil ve yeni soruşturma başlatılsa da, Türkiye’yi sıkıştıracak ikinci bir davanın açılması çok uzak bir olasılık. Danıştığım uzman, ABD’nin bugüne dek Rus bankalarını dahi SWIFT sisteminden bloke etmemiş olduğunu da soruma cevaben anımsattı.
Özetle, üzerinde üçüncü taraf işgüzarların değil de meslekten diplomatların karşılıklı uzlaşacakları açıklama metinleriyle, ABD Başkanı’nı Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı’nın Trump’a “insani yaklaşımları için inisiyatif kullanmaları bağlamında” teşekkürleri sağlanır, Brunson gider, Atilla gelir, diğer dosyalara teker teker bakılır. Amaç, bağcı dövmek değil, üzüm yemekse.
Son olarak pek çok uzman Türkiye-ABD ilişkileri artık böyle gitmez, sürdürülemez görüşünde. Bana da öyle geliyor. Sanki bir yaşayan ölü “zombie” ittifak iki ülkeninki. Bununla birlikte “böyle gitmezse nasıl gider usta” sorusunun da, yanıtı yok. Mısır’la, Suudi Arabistan’la nasıl gidiyorsa, öyle gider de denebilir. Perakende, parçabaşı gider, toptan gitmez de. Nasıl gideceği de Türkiye’nin düştüğü ligi tarif etmiş olur.
*Konu hakkında Hürriyet’in kaldırdığı değerli gazeteci Cansu Çamlıbel’in yazısı gerçek bir meslek başarısı. Çamlıbel, ABD medyasından öğrendiğimiz kırıntılar yerine yerli ve milli mükellef bir bilgilendirme ziyafeti çekmiş. Kutlanacağı yerde yazısının kaldırıldığını herhalde ABD’li ilgililer de not etmiştir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024