Aydın Selcen
Küresel salgının ardından dünyanın alacağı siyasal biçim; olacaksa küresel ölçekte toplumsal dönüşümün derinliği; yeni dengelenmenin vadesi; evrensellikle yerellik karşıtlığı gibi kuşbakışı fütürist kehânetler. Sabah yatağınızda gözünüzü açtığınızda “ben kimim?” sorusuna verdiğiniz yanıtın geçmişiniz, okullarınız ve mesleğinizle ilgili olması yahut “şimdi, burada, şu kentin bu semtinde, sırtüstü uzanmaktayım” demeniz gibi. Soruyu “ben kimim?” yerine “ben neyim?” diye sormak bir başka yaklaşım ikirciği olabilir.
Ayaklarımızı ülkemize basarak 2021 dış politika sınamalarını dolayısıyla güncelliğini koruyan Libya, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Irak, Suriye, Rusya dosyalarını gözden geçirmek, belki tüm bunları büyük harflerle “BATI (AB+ABD) ile ilişkiler” başlığı altında toplamak. Yapay bir dönüm noktası da olsa yılbaşları biraz daha mandıra feylesofluğuna yöneltiyor sanki beni. Yetkin ve derli toplu bir biçimde gelecek yıla bakış isterseniz 2020’nin son Çarşamba akşamı Artı TV’de “Dünya Ve Biz”de konuğum olan değerli Soli Özel’in söylediklerine kulak vermenizi öneririm. Ayrıca sonuçta Türkiye’nin dünyada olduğunu ve gelişmelerden etkilenmeyecek bir kale olmadığı gerçeği yadsınmamalı.
Pandeminin birincil sonucu, devletin geri dönüşü. Devletin artık sorunun kendi değil, çözümün parçası olması. Fakat özellikle bizim buralarda defalarca içinde yaşayarak öğrendiğimiz üzere “cehenneme giden yolun taşları iyi niyetle döşenir.” Hep verdiğim örneği yineleyeceğim: Siz, kullanılmayan havalimanındaki otel ve terminal binasını sahra hastanesi olarak dönüştürmeyi önerirsiniz. “Yönetim” bu öneriyi havada kapar, o havalimanının ulusal stratejik değeri olan pistlerini geri dönülemeyecek biçimde yok etmek için kullanır; durmaz, olağanüstü durum gerekçesiyle ihalesiz yaptığı inşaattan yandaşa ve kendi cebine akar yaratır; orada da durmaz, yurttaş gidecek kapı ararken o hastaneyi yurtdışından gelecek cebi dolular için “sağlık turizmi” amaçlı kullanır. Siz de elinizde iyi niyetiniz, ahlâki üstünlüğünüz ve siyasal doğruculuğunuzla kalakalırsınız öylece şavalak gibi.
Devlet geri gelir, zaten bizim buralarda hiçbir yerlere ayrılmamıştır ve ondan başka bir şey de olmamıştır ortalarda orası da ayrı, sokağa çıkma, içki içme, (seküler) kutlama, toplanma yasakları koyar. Oysa söylenen, akıllı ve akılcı bir devletin kamu yararının gözetiminde etkinliğini artırmasıdır. Ama bilin bakalım sizde ne eksiktir? Hukuk ve demokrasi. O eksikler olmasa dahi, devletçilik oldukça tehlikeli bir tapınmadır. Sütun komşularımdan Zeki Coşkun’un zihin açıcı yazısında atıfta bulunduğu Necatigil’in “odanın karanlığındaki bireyin dağlardaki ateşleri düşündükçe karanlıktan korkmaması” benzetmesinde olduğu gibi. Penceresiz odalarımızın karanlığa yol açan duvarlarını ören devletse, yapıyı tasarlayanlar kimlerdir? Tasarıda katkımız olacak mıdır? (Böyle sorunca da peş peşe affedersiniz Bahçeli konuşur gibi oldu.)
Bir başka değerli kalem Uğur Vardan’ın anımsatmasıyla dağlarda yanan o ateşlerin peşinden giden bir nevi anti-kahraman “Jeremiah Johnson” (yön. Sydney Pollack, 1972 yapımı, başrol Robert Redford) filmini izledim geçen gün. Kişisel başkaldırı, meydan okuma, doğal durumunda insan, özgür birey öyküsü. Amerika’da bu tür “frontier man” (“sınır adamı”?) yahut Tucker gibi kişisel girişimcilik veya Jesse James ya da “Vanishing Point” gibi “outlaw” (“kanun kaçağı”?) anlatılarının günümüzde dahi makbul bulunduğu ve karşılığının olduğu söylenebilir. Bizim dünyamızda ise bunun karşılığı efelik olabilir belki ama devlete efelenmenin sonucu da bilinir ve erken yaştan kafalara ibret için iyice sokulur. Kitabın dışına çıkmak, “kutunun dışında” düşünmek teşvik edilmez. Öyleyse adeta o “kitabı” (anayasa kitapçığı?) her gün, her an kafamıza fırlatan güncel iktidar ile “kitabi” (“kara kaplı” kitap?) yerleşik düzenin ortaklığına pandemi sonrasında bir kurtuluş ve yeniden kuruluş iddiası “devleti çağırarak” nasıl geliştirilebilir? “Devlet nerede?” narası yerine, “hangi devlet?” sorgulaması belki bize daha uygun düşendir, şimdilik.
“Mad Max” filmindeki “Pursuit Special Interceptor” – modifiye 1973 model “FORD Falcon GT”

Yürek de, bilek de isteyen ve bizim kalıplara hep “bir numara büyük gelmiş” düşünsel ya da gerçek “hicret” hikâyelerini bir yana bırakalım. Bizim hicretimiz de arabesktir* sonuçta, “rakıya yumulup, sırat köprüsünden geçmektir” -Demirkubuz’un “Kader” filminin son sahnesindeki gibi. Somuta indirgeyelim. Hariciyeden aklımda kalan iki yaklaşım var müzakereye dair (en azından müzakere niyeti olduğunu varsayarak): En zor sorudan başlamak veya kolay soruları hızlıca geçip, en zoru en sona bırakmak. Bir de her konu üzerinde anlaşmaya varılmadan, hiçbir konu hakkında anlaşmaya varılmamış olacağı ilkesi. Buna göre “laiklik” ve o başlık altındaki “başörtülü yargıç” meselemiz yerine kafadan seçim barajının sıfırlanması, siyasi partiler kanunun da çöpe atılması gibi bir başlangıç yapsak. “Küçük güzeldir” belki. Ancak bu defa “yüzleşme-me” çıkmazında buluruz kendimizi.
Bizimki aslında hiç başlamamış ama bize bitmediği söylenen bir geçiş (“transition”) sürecidir. Çünkü sıradışı, tasnif dışı, “open class” bir ülkeyizdir biz. Hariciyede “tasnif dışı” belge “müteferrik” dosyasına kaldırılır. Bu da özellikle aradığımız, bulduğumuz dış politika belâları göz önüne alınırsa bir hedef olabilir: Keşke “müteferrik” bir ülke olabilsek bir çeyrek yüzyıl boyunca. İşimize baksak, akılcı kalkınsak, yeni bir tarım düşünsek, çevreyle barışsak, gelir dağılımını düzeltmeye yönelsek, ileri teknolojiye yatırım yapsak, bir nesle en azından, huzur ve “ama hassasiyetlerimiz” demeden tam ifade özgürlüğü armağan etsek? Pekiyi o sözkonusu neslin böyle bir derdi yoksa? Hem ben kim oluyorum da oturduğum yerden birilerine bir şeyler armağan etmekten söz ediyorum? Uzanır alır isteyen istediğini. Ne muhataplık, ne taraflık gibi bir derdi yok belki yeni neslin –eskisinin de pek olmadığı gibi.
Kolaydan başlayıp, somuta indirgemek deyince bir başka ıska sakıncası da yüzleşmenin ardından gelecek uzlaşma konularında beliriyor. Kendi gitmiş, adı kalmış yadigâr “dört eğilimi” birleştiren, Nihal Atsız adını parka verirken, Deniz Gezmiş’i ihmal etmeyen, bu bezeme, yan sanayi konular bir yana, “hizmet koşusunu” metrolar, geri dönüşüm tesisleri, dere ıslahatı vb başarıyla sürdüren İBB Başkanı İmamoğlu kamuoyu yoklamalarında Erdoğan’ın en güçlü potansiyel rakibi görünüyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da “başörtülü yargıç” sorusunu “hangi çağdayız ya?” diye yanıtlıyor -ki demek laiklik diye üzerine birlikte düşünmemiz gereken bir derdimiz artık kalmamış. CHP’nin ortaklarını sağdan daha sağa doğru dizebiliriz: İYİP’den Saadet’e, Deva’dan Gelecek’e. Bu “dört eğilimcilik”, milli savunma, dışişleri, içişleri ve milli istihbaratı devraldığında ne tür bir “dönüşüm”, “yeniden kurulum” derdi olacaktır? “Aç-kapa düzelir” deyip, devam mı edecektir? Bunları sorarsanız, yüzünüze bakılmadan ayaküstü alacağınız yanıt, yanağınızın okşanıp, “hadi bakalım aslan parçası, babaya selâm…” olacaktır.
NURO yapay zekâ firmasının Kaliforniya’da kullanıma girecek elektrikli sürücüsüz kargo dağıtım aracı

İnsanın bir ikna ve çözüm derdi, bir tahayyülü yoksa siyasetten ne beklentisi olabilir, bilmem. İntikamcı, rövanşist bir iktidar sandıkta devrildiğinde, başkanlık rejiminin ardaşıklık (“alternance”) gereği, binilen atın da yeni süvarisine göre kişnemesi gerekir. İçeride de, dışarıda da, “senin dönemde öyleydi, benim dönemde böyle” diyebilecek asgari dirayet esastır. Yoksa siyasal islâmcı kleptokrasi kucağından çıkıyorum sanan kendini ulusal güvenlikçi vesayet ocağında bulur. Oysa öcü gibi gösterilen “istikrarsızlık” aranılan can suyu olabilir. Hep düzen arayışı yerine, biraz “bırakalım da dağınık kalsın” yaklaşımı bünyelerimize daha iyi gelebilir. Permakültür bahçeleri andıran bir demokrasi zemininden söz ediyorum. Avrupa’nın içinde değil hemen kenarında ama organik biçimde ona eklemlenmiş bir “Yugoslavya 2.0” olarak düşünebilir miyiz geleceği? Ooo, federasyon dedi, iç savaş çağrışımı yaptı, Tito gibi tek adam hayali depreşti. Ama durun, yukarıda da Tucker filan dediydi. Zırvalıyor yazık.
Üstelik yerim bitmese daha hezeyanlarım vardı gizli bahçemde yetiştirdiğim: Kanada’da tıp dilinde “ot” tabir ettiğimiz kenevir satışının yasallaşması ve pandemi döneminde artan satışların kamu sağlığı bakımından yararlı görülmesi. Sonun en şaşalı dönem olan Kanuni zamanında küresel dönüşüm ıskalanarak başladığı. Darbeler tarihi dediğimizin 27 Mayıs 1960’tan bir yüz yıl önce başladığı. Yüzleşme değil hesaplaşma arayan bir toplum olduğumuz. Pandemi olmasa da verili koşullarda tepetaklak gitmesi kaçınılmaz yerler: AVM’ler ve Beyoğlu. Pandemi sonrasında tepetaklak gitmesi kaçınılmaz yerler: Plazalar ve rezidanslar. Cinsel devrimin çoktan sessizce gerçekleştiği ancak bunun kadın-erkek eşitliği sonucu vermediği gibi LGBTI haklarına da yansımadığı. 93 günlük V. Murad saltanatından ne romanlar, ne diziler, ne filmler çıkacağı. Olmadı, artık önümüzdeki maçlara bakacağız. Rabbim sonumuzu benzetmesin V. Murad merhum gibi benim de ileri demokrasi coşkusundan sinirlerim bozuldu galiba. Mutlu yıllar.

*Arabesk demişken Anıl Mert Özsoy’un Sibel Öz ve İsmail Afacan ile söyleşisini yurdumuzu daha iyi anlamak adına okumanızı öneririm.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024