Ayhan ONGUN

YÜREĞİM AĞLIYOR BE GÜLÜM!
13.12.2016
1448

  Gözlerimizde akacak yaş kalmayınca, yüreğimden kan damlıyor gülüm.

            “Ağlama yeter artık, yaş kalmayacak gözlerinde” demiştin. Haklıymışsın be gülüm, kurudu göz pınarlarımız, yüreğimiz ağlıyor artık.

            Şu anda kim bilir kaç evde taziye çadırları kuruldu. Kaç çocuk yetim, kaç kadın dul kaldı. Ateş düştü ocaklarına, kaç ana evladını yitirdi?

            Dışarıda yağmur, hava soğuk, kimi yerlerde kar serpiştirmeye başladı.

            Gözyaşları yağmura karıştı, sel oldu. Yağan kar bile yetmiyor yüreklerdeki yangını söndürmeye. Birazdan fırtına kopar belki, sessiz çığlıkları alır götürür.

            Duyan olur mu bu yürek parçalayan çığlıkları, gören olur mu bir köşede sessizce ağlayan çocukları, hangi vicdan dayanır bu acıya?

            Halep’ten ne farkı kaldı İstanbul’un, Musul da evini terk etmek zorunda kalan aileler, onların çocukları, bu soğukta nerede kalır, ne yer, ne içer; var mı haberi olan?

            Yürek bu, mesafeleri ayırt edemiyor!

            Ölen çocuk Suriye’de mi, Irak’ da mı? Dünyanın öteki ucundakine de, Mardin de ya da İstanbul’dakine de aynı şekilde yanıyor, kavruluyor.

            Bu nasıl yürektir, bilinmez.

            Gün geldi, soğuk kış günlerindeki romatizma ağrılarından beter ağrıdı.

            Gün geldi, bulunduğu hiçbir yere sığmayan bedenler misali daraldı.

            Şimdi de aralıksız yağan yağmura inat, yüreğim ağlıyor be gülüm!

            Bu yürek bu kadar acıya, ağrıya, gözyaşına nasıl dayansın!

            Yüreğim ağlıyor be gülüm, Küba’da Fidel için ağlıyor, Ege de mavi sularda yitirdiğimizon binlerce Suriye’li için ağlıyor. Ankara’da, İstanbul da kör teröre kurban ettiğimiz canlara ağlıyor. Hala toprak altından çıkaramadığımız madencilere, Adana’da kız yurdunun yangın merdiveni önünde birbirlerine sarılıp yanan, can veren kız çocuklarına ağlıyor.

            Her birinin apayrı hikayeleri olan, yolları Beşiktaş ta kesişmiş güvenlik güçlerine, sivil insanlarımıza dökecek yaş kalmadı inan.

            Yüreğim ağlıyor be gülüm’

Bu kahrolasıca, acınasıca yüreğim; taşa kesmiş sandığın,her ölenle ağrıyan, daralan, isyan eden yüreğim.

Yüreğim ağlıyor be gülüm!

Gözlerim daldı uzaklara, anılar zorluyor şimdi yüreğimi.

Göğüs kafesinden fırlayıp çıkacakmış gibi, bir daha atmayacak, yerine girmeyecek gibi.

Malatya cezaevinde, görüş sırasında elinde bastonu, beli iki büklüm anası Türkçe bilmediği için, Kürtçe konuştu diye saçlarından sürüklenip götürülen öğretmen geldi aklıma.

Silahlı mücadeleye karşı olduğum için sıkça tartıştığımız hoca” şimdi ben dağaçıkmayım da ne yapayım?” demişti.

Zaman her şeyin ilacı derler! Zaman içinde bu denli kızgınlığına, öfkesine rağmen o da silahlı mücadelenin doğru bir yöntem olmadığını kabullendi.

Kuşkusuz, Diyarbakır zindanlarında uygulanan işkenceler, ötekileştirici, aşağılayan, yok sayan ve hatta kimi zaman yok etmeye yönelik uygulamalar terör örgütlerinin gelişip güçlenmesine uygun koşulları yarattı.

Bu uygun ortam ve kaos ikliminden beslenen dış destekli terör örgütleri askere, güvenlik güçlerine yönelik katliamlar gerçekleştirdikleri gibi sivil, masum halka karşı da acımasız, hain saldırılar yaptılar.

Başlangıçta masum bir özgürlük mücadelesi gibi başlayan olaylar, emperyalist çevrelerin devreye girmesiyle birer taşeron örgüte dönüştü.

En son İstanbul’da gerçekleştirilen alçakça katliamı hiçbir gerekçe haklı gösteremez.

Bu doğrudan insana, insanlığa, demokrasiye, özgürlüğe yapılmış bir saldırıdır ve bu tür alçaklıklara karşı siyasi kaygıları bir yana bırakıp, birlikte tavır koymanın, mücadele etmenin tam zamanıdır.

“Ama iktidar gerekli tedbirleri almadıydı, Tayip başkanlık istemeseydi bunlar olmazdı, bu iktidar da artık çok oldu!”gibi anlamsız, zamansız savunuların arkasına sığınmak kimseye yarar sağlamayacağı gibi terör örgütlerinin ve arkasında bulunan emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir.

İktidarın yaptığı yanlış uygulamalarla mücadele etmek elbette muhalefetin en doğal hakkıdır. Ancak şimdi muhalefet adına bu tür olaylardan siyasi rant elde etmeye kalkmak, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.

Yine daralan, ağrıyan yüreğime söz geçiremez oldum.

Yüreğim ağlıyor be gülüm, bir hiç uğruna yok olan canlara, yitip giden umutlarımıza, çocuklarımızıngeleceğine ağlıyor yüreğim!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar