Ayhan ONGUN
Yenilenen İstanbul seçimleri sonrası farklı kanallardan çok değişik değerlendirmeler yapılmaya başlandı.
Öncelikle doğrudan muhataplarının yaptığı açıklamalara baktığımızda sonuçları üzerinde hiçbir tartışma yapılmayacak bir seçim olduğu açık.
Seçim yasaklarının kalkmasıyla birlikte Cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırım’ın basının karşısına çıkıp yenilgiyi kabul eden konuşması, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanan Millet ittifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nu kutlayan yazılı açıklaması demokrasi adına olumlu gelişmeler.
İstanbul’un mazbatası elinden alınmış, seçilmiş belediye başkanı İmamoğlu’nun seçim sonuçlarıyla ilgili, kimseyi ötelemeyen, toplumun tümünü kucaklayan, barış ve sevgiyi öne çıkaran konuşması toplum olarak özlediğimiz, beklediğimiz tavırlardı.
Kuşkusuz Ekrem İmamoğlu’nun muhalefet adayı olarak 25 yıl sonra belediye başkanlığını kazanmasıyla ne işsizlik, ne yoksulluk ne de yolsuzluk bir çırpıda sona ermeyecek. Ancak demokratik yollarla bir iktidar değişikliğinin mümkün olabileceğini göstermesi açısından tarihsel öneme sahip bir durum.
Şimdiye kadar” biz ne yaparsak yapalım, bunlar iktidardan gitmez, sandıkla sonuçalınmaz” diyenlerin, kolaycı çözüm peşinde koşanların, çözümü demokrasi dışı yollarda arayanların yanıldıklarının kanıtlanması açısından çok büyük öneme sahip bir seçim oldu.
Daha da önemlisi, halkın öngörüsüne, sağduyusuna inanmayanlar bir kez daha yanıldıklarını gördüler.
Her şeyin en iyisine, en güzeline layık halkımız, siyaset arenasında bir kez daha çok önemli bir ders vermiş oldu.
Seçim sonuçlarından anlaşıldığı üzere, AK Parti tabanından da azımsanmayacak ölçüde Ekrem İmamoğlu’na oy verenler var. Bu durum; “AKP tabanı koyun sürüsü gibi, Reisnereyi işaret ederse oraya gider” diyen kibirli modernistlerin savını çürütmüş oldu.
Her fırsatta AK Partiye oy veren vatandaşları aşağılayan, ötekileştiren elit kesime de de önemli bir ders verildi.
Demek ki; kutuplaştırıcı dili bırakıp, toplumun her kesimini kucaklayan, halkta karşılık bulan söylem ve projelerle ortaya çıkınca “her şey çok güzel olabiliyor.”
Bu pencereden baktığımızda CHP içerisindeki; kendisini ülkenin sahibi, devletin koruyucusu, kendisi gibi olmayan herkesi de düşman gören statükocu kesime çok önemli bir mesaj verilmiştir.
Aynı keza; iktidara ve AK Parti çevrelerine, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sarı değil, bu kez kırmızı kart gösteren halk, bu kesime de önemli bir uyarıda bulunmuştur.
Öyle sanıyorum, yakın zamanda partili cumhurbaşkanlığı sistemi yeniden tartışmaya açılacak. Tüm halkın başkanı olması gereken birinin aynı zamanda bir partinin genel başkanı olarak tarafsız kalmasının mümkün olamadığı bu seçimlerde daha net görüldü.
Bu seçimlerin en çok üzerinde durulması gereken konularından biri de HDP’ nin ısrarlı ve kararlı tavrı oldu.
İktidar çevresinin Abdullah Öcalan yoluyla muhafazakar Kürt seçmenleri etkilemek ve HDP içerisine nifak sokmaya yönelik algı operasyonu da ters tepti.
Selahattin Demirtaş; dik duruşuyla, ilkeli tavrıyla bir kez daha yalnızca Kürt seçmenlerin değil, demokrasi yanlısı herkesin takdirini ve gönlünü kazandı.
Şimdi HDP de bu sonuçlar üzerinden yeniden kendini sorgulama, siyaset tavrını ve tarzını gözden geçirme ihtiyacı hissedecektir.
HDP kadroları, bu sonuçlardan sonra müthiş bir moral- motivasyon desteği ve yeniden Türkiye partisi olma iddiasını sürdürme olanağı buldu.
Tüm bu değerlendirmelerden yola çıkarak bir özet yapacak olursak;
Türkiye de barış dilini öne çıkaran, demokrasiyi ve özgürlükleri, adaleti önceleyen bir siyaset dili ve tarzı oluşmaya başlamıştır.
Başta siyasi partiler ve seçim yasaları olmak üzere toplumun demokratikleşmesi, özgürlüklerin genişletilmesi, yargının özgürleştirilmesini hedef alan bir yeni anayasaya ihtiyaç olduğu bir kez daha görülmüştür.
Sivil, askeri ya da bürokratik vesayetin toplumda karşılığı kalmamıştır.
Halk iradesinin üstünde hiçbir güç kabul edilemez.
Siyaset kurumunun yaşadığı kirlilikten kurtulması, yeniden güven tazelemesi için yeni siyasi aktörlere ve zihinsel dönüşüme her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.
Seçim kampanyaları boyunca çok sık tekrarlanan “her şey çok güzel olacak” talebinin yerine gelmesi için de kişisel hırs ve çıkar beklentilerinden arınmış, demokrasiyi içselleştirmiş, siyaseti bir meslek olarak değil, görev olarak yapmayı hedefleyen, ilkeli, inançlı siyasetçilere fırsat vermek gerekir.
Türkiye’nin çok hızla normalleşmesi gerçeğinden hareketle dileğimiz odur ki;
“Her şey çok güzel olsun”
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020