Celal BAŞLANGIÇ
Edip Cansever’in çok sevdiğim şiirlerinden birinin adıdır “Masa da masaymış ha.”
Şimdi tam da böyle bir süreç yaşıyoruz.
Bir çardak, bir şömine, 240 metrekarelik bir arsa, “Saraylı bir devlet memuru” üzerinden bağımsız gazetecileri, muhalif siyasetçileri emniyet ve savcılık kapısına diziyorlar.
Ne çardakmış, ne şömineymiş, ne arsaymış, ne “Saraylı bir devlet memuru”ymuş ama.
Her şey bunlarda; “Terörle mücadele” de, koronavirüs salgınıyla savaş da, “özel hayatın gizliliği de”; çardakta, şöminede, arsada “Saraylı bir devlet memuru”nda…
Hayır, bunu ben söylemiyorum, savcıların ve hâkimlerin görüşü bu.
Aslında öykü basit ama iktidarın karakteristiğini ortaya çıkarması açısından çok çarpıcı.
Cumhuriyet’ten Hazal Ocak “Boğaz’da kaçak var” başlığıyla bir haber yazdı. Foto Muhabiri Vedat Arık da bu haberin görüntülerini çekti.
Habere göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun evinin yanında olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait 240 metrekarelik arsayı biraz da şaibeli bir ihaleyle aylık 258 lira karşılığında 10 yıllığına kiralamıştı.
Ancak daha kiralama işlemlerini tamamlamadan, Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’nde bulunan ve izinsiz çivi dahi çakılamayan arsayı çevirmiş, içine bir şömineyle bir çardak yapmıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu izinsiz yapılanmayı yıkmıştı.
İşte Muhabir Ocak’ın yaptığı haber buydu.
Sonradan anlaşıldığına göre CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu bu işlemden sonra CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’a “Gidip o arsaya bir bak, yeni bir yapılanma var mı” demişti.
Özçağdaş da iki arkadaşıyla arsanın olduğu yere gitmiş, yolun karşısından, arsanın olduğu kaldırıma bile geçmeden bir fotoğraf çekmişti.
Böyle sıradan bir süreçten dördü gazeteci, ikisi muhalif siyasetçi altı kişi hakkında üç ayrı soruştur başlatıldı.
Bir “terör”den…
İki, “özel hayatın gizliliğini ihlal”den…
Üç, “suçu ve suçluyu övme, suça azmettirme”den…
Bir de mahkeme kararı çıktı. Sadece “Boğaz’da kaçak var” haberine değil, bu haber nedeniyle başlatılan “terör soruşturması”yla ilgili haberlere de, CHP’nin Fahrettin Altun hakkında yaptığı suç duyurusu haberlerine de erişim engeli geldi. Bu haberleri kullanan onlarca haber sitesi de bu yasaktan nasibini aldı.
Bir haber üzerinden bu kadar “terör” estirmeyi ancak “Saray yargısı” başarabilirdi, başardı da.
Öncelikle belirtmek gerekir ki haber doğru, habere ilişkin ciddi hiçbir yalanlama yok.
Doğru bir haber üzerinden üç ayrı soruşturma, bir de mahkeme kararı “terörünün” nasıl becerildiğine biraz yakından bakalım.
Önce haberi yazan Hazal Ocak hakkında “terör” soruşturması başlatıldı.
İddiaya göre Ocak, İletişim Başkanı Altun’un açık adresini yazarak terör örgütlerine hedef göstermişti. Ancak haberi okuyunca net bir şekilde Altun’un adresini vermediği görülüyordu. İki yer belirlemesi vardı haberde. Biri “Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi”, diğeri de “Kuzguncuk.”
Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi kilometrelerce uzunluğunda bir bölgeydi. Bahsedilen Kuzguncuk’ta da binlerce konut vardı. Yani buradan bir adres çıkmazdı ama esas mesele bağcıyı dövmekti…
Ardından Kamu Güvenliği Amirliği haberi yazan Hazal Ocak’ı, fotoğraflayan Vedat Arık’ı, Yazı İşleri Müdürü İpek Özbey’i, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça’yı ifadeye çağırdı.
Dört gazeteci dün Emniyet’e giderek ifade verdi.
İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun talebi üzerine arazinin olduğu yere giden Üsküdar İlçe Başkanı Özçağdaş savcının talebi üzerine daha olay gecesi emniyete çağrılıp “özel hayatın gizliliğini ihlal”den ifade vermişti.
Dün de CHP İl Başkanı Kaftancıoğlu, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek hakkında başlatılan “suçu ve suçluyu övme, özel hayatın gizliliğini ihlale azmettirme” soruşturması çerçevesinde ifade verdi.
Mesele üç soruşturmayla sınırlı kalsa yine iyi. Bir de konuyla ilgili haberlere erişim engeli getiren mahkeme kararı var.
Çardak ne çardakmış, şömine ne şömineymiş ha… Karar da ne kararmış ama…
İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliği, üç gün içerisinde, jet hızıyla konuyla ilgili tüm haberlere erişim engeli getirdi.
Hem de ne gerekçelerle… Tam da evlere şenlik bir durum.
“Tüm dünyanın içinde bulunduğu salgın bir hastalık olan koronavirüsle mücadelede birçok Avrupa ülkesinin başarısız olmasına rağmen ülkemizin mücadeledeki başarısını sekteye uğratmak ya da gizlemek için sıradan bir olayı sırf milletimizin ve devletimizin mücadeledeki başarısını göstermemek için dikkatleri başka yönlere çekerek itibarsızlaştırmaya çalışıldığı bu amaçla Yargıtay’ın haber alma ve verme hakkının sınırlarını belirleyen ilkelerin ihlal edilmiş olduğu…”
Mahkeme kararının gerekçesinde bir de “gazetecilik dersi” var ki, hani yeme de yanında yat. Tam da gelecekte iletişim fakültelerinde okutulacak cinsten bir metin.
“Ülkemizin doğal gündeminin salgınla mücadele olduğu için haberin güncellik değeri taşımadığı, haberin yapılmasında kamunun hiçbir yararının olmadığı, yasal olmayan ve suç içeren bir durum var ise haberi yapanların bunun için suç duyurusunda bulunma haklarının olduğu, haberin veriliş biçimi ile özü arasında bir dengenin kurulmadığı bu nedenle yapılan haberin haber alma verme, yorum ve eleştiri ile ifadeyi açıklama hürriyetleri kapsamında kalamayacağı, haberin amaçlarından birinin de, talep edenin toplum nezdindeki itibarını ve saygınlığını zedelemeye yönelik matuf olduğu, toplumun birlik ve beraberliğine ihtiyaç duyduğu bir dönemde suni kutuplaşma, kamplaşma ve gerilim üretilerek milletimizin, devletimizin ve onun temsilcilerinin dünyayı saran salgın hastalıkla mücadelesinin de birlik-dirlik ve başarısının sekteye uğratılmaya ve gerçekdışı haberlerle yönlendirilmeye çalışıldığı anlaşılmakla …”
Anladınız değil mi! Tam da Saray’ın sopası olmuşlar.
Saray yüreklere korku salmak istiyor, “Sadece bana değil Saraylılara dokunanları da yakarım” diyor.
Bir şömineden, bir çardaktan geldik “terörle mücadele”ye, koronavirüs salgını ile savaşa.
Şömine de şömineymiş ha…
Çardak da çardakmış ha…
Arsa da arsaymış ha…
Saraylı da saraylıymış ha…
Yargı da yargıymış ha…
Aynen Edip Cansever’in dediği gibi; masa da masaymış ha…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021