Cemil ERTEM
Avrupa’daki oyun devam ediyor. Alman Parlamentosu dün Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nun (EFSF) genişletilmesine onay verdi. Avrupa’daki durum, aynı zamanda, bir siyasi hesaplaşmaya da dönüşmek üzere. Zaten Alman Parlamentosu’nda yapılan oylamada itirazlar Hıristiyan Demokratlardan geldi. Sol taraf kurtarma planına destek verdi.
Ancak tabii ki Almanya’daki bu hesaplaşma yeni bir siyasi durumu ve giderek derinleşecek siyasi krizi bize anlatıyor. İktidardaki Merkel şimdilik AB’nin birliğinden yana tavır koyuyor ancak bu tavrın, bir Avrupa Anayasası’yla sonuçlanacak yekpare bir Avrupa hedefi doğrultusunda derinleşeceğini söyleyemeyiz. Benzer çatlaklar Fransa’da da söz konusu. Avrupa sağı, bu krizle birlikte bir karar verme eşiğine geliyor ve öyle sanıyorum ki, birlikten yana olanlarla olmayanların hesaplaşması sonucunda yeniden biçimlenecek.
Soğuk savaş süreci ve sosyal devletin güç yitirmesi nasıl ki Avrupa solunu pusulasız bıraktıysa bu kriz süreci de, geleneksel Avrupa sağının tüm dengelerini değiştirecek gibi gözüküyor.
Bu arada, Avrupa’da bunlar olurken, dünyanın doğusunda da önemli gelişmeler oluyor. Mesela İran, ABD’nin değişen stratejisini ve krizle birlikte gelen boşluğu şimdilerde daha fazla okuyor ve buna uygun hamleler geliştiriyor. ‘Savaş gemilerini güdümlü füzelerle donatıp ABD karasuları yakınlarına yollayabiliriz’ açıklaması ‘füze kalkanı faaliyetlerine’ verilmiş bir cevaptı ama ABD bunu ciddiye almadığını açıkladı. Ancak işin sahici yanı İran’ın, ABD’nin küçümsemesinin aksine, bugün bunu gerçekten yapabilecek askeri ve teknolojik seviyeye gelmek üzere olduğudur.
Bundan tam bir yıl önce İran ekonomisi hakkında dini lider Hamaney’in hazırlattığı gizli(!) ekonomik rapor batı basınında yayınlandı. Bu rapora göre, nükleer çalışmaların sürmesine bağlı olarak, batı tarafından uygulanan ambargo ve büyük petrol şirketlerinin faaliyetlerini askıya alması sonucu, günlük 3,5 milyon varil petrol üretme kapasitesi olan İran, bir müddet sonra bırakın petrol ihraç etmeyi, petrol ithal eden bir ekonomiye dönecek ve büyük bütçe açıkları borçlanmayla da kapatılamayınca çaresiz batacaktı. Bugün batma kuyruğunda birçok AB ülkesi var ama İran bu kuyruğa henüz girmedi. Küresel bir krizde, göreli kapalı ekonomilerin süreci yara almadan atlatabileceklerini İran bize şimdi anlatıyor ama zaten bugün İran ekonomisinin potansiyelinin İran’ın ‘resmi’ olarak açıklanan (500 milyar dolar) büyüklüğünün çok üzerinde olduğunu biliyoruz.
İran, bugün hem ihracat hem de ithalat yönünden ambargoyu delen ‘resmi olmayan’ mekanizma geliştirmiş durumda ve küresel finans sistemine dolaylı yoldan giren İran kaynaklı çok ciddi bir sermaye birikimi de var. Burada şunu sormalıyız; İran gibi ülkeler bir tehdit mi yoksa yeni bir dengenin başlangıcı mı?
Beşli konseyin sırrı
Biliyorsunuz 2. Dünya savaşından sonra, ABD ve Sovyetler arasındaki soğuk savaş aslında, iki ülkenin de geliştirdiği nükleer silahlar sayesinde bir ‘dehşet dengesi’ ne dönüşmüştü. Yani dünya barışını, paradoksal bir şekilde, nükleer silahlanma sağlıyordu. BM Güvenlik Konseyi aslında bu dengeyi anlatır.
Başbakan Erdoğan’ın BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesini kastederek, (ABD, Fransa, Britanya, Çin, Rusya) dünya beş ülkenin esiri olmuş yakınması, eski dehşet dengesinin başka biçimde sürdüğünü anlatıyor.
Şunu söyleyebiliriz; bu denge bozulmadan ne bu kriz çözülür ne de bu krizi oluşturan anlayış ve kurumlar ortadan kalkar. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesi bize hem siyasi hem de ekonomik dehşet dengesini çok iyi anlatıyor. Çin ve Rusya’yı bu anlamda ABD’den ayrı tutmayın.
Mesela Erdem Başçı, İstanbul Finans Zirvesi’nde dünyaya artık iki rezerv paranın yetmediğini ve Çin’in parası olan Yuan’ın devreye girmesi gerektiğini söyledi. Ancak tabii, bunun için, Çin’in fazla vererek ABD’yi finanse etmediği yeni bir büyüme paradigmasına geçip parasını tam konvertibl yapması gerekir. Demek ki bu dengenin bir parçası olan Çin değişmeden kriz bitmez. Aynı şekilde bu dengenin bir alt basamağı olan ulus-devlet diktatörlüklerinin de demokratik açık toplumlar olarak değişmesi gerekir. İran’ın krizle yakaladığı avantajı kullanması için mollalar diktatörlüğünden çıkması nasıl gerekiyorsa Türkiye’nin de demokratikleşmesini Yeni Anayasa ile tamamlaması ve Kürt sorununu bu çerçevede çözmesi gerekir.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018