Cemil KOÇAK
Tarihimizde cumhuriyetçiliğin düşünsel bir kökü var mıdır? Varsa nereye kadar uzanır? Yanıta Namık Kemal ve kuşağından başlayalım mı?
Birinci Meclis döneminde hiç telâffuz edilmeyen, hatta tam aksine sonuna kadar inkâr edilen cumhuriyet, ilk kez 1923 yılının Şubat ayında bizzat Atatürk’ün ağzından gündeme getirilmişti. Ancak bu tarihten sonra yeniden bir suskunluk devrine girilecektir. Öyle ki, Hüseyin Cahit Yalçın, saltanat ile hilâfetin ayrıldığı ve saltanatın kaldırıldığı sırada Tanin gazetesinde cumhuriyet ilânından söz ettiğinde, herkes onu eleştirmek ihtiyacını duymuştu. Cumhuriyetin yeniden gündeme gelmesi çok daha geç bir tarihte, ancak 1923 yılının sonbaharında, Eylül ayının son haftasına girildiğinde mümkün olabilecektir. Yani cumhuriyet, ilânından sadece bir ay önce siyasî gündemde yer alabilmiş ve basında bu konuda gerçek bir tartışma açılabilmesi mümkün olabilmişti. Bu aşamada cumhuriyet, millî egemenliğin doğrudan ve doğal bir sonucu olarak yorumlanmış ve zaten 23 Nisan 1920 tarihinde açılan Birinci Meclis’ten beri fiilen bir cumhuriyet idaresinin varlığı vurgulanmıştır. Cumhuriyet, hilâfetin değil, saltanatın bir seçeneği idi. Hatta cumhuriyetin İslâmî temeli de vurgulanmadan edilememiştir.
Cumhuriyet İslam dininin esasındandı!
Tıpkı bir zamanlar Namık Kemal ile kuşağının ve sonraki kuşakların yaptığı gibi, İslâmın ilk zamanlarda zaten cumhuriyet idaresi olduğu bir kez daha ve açıklıkla vurgulanmak ihtiyacı hissedilmiştir. Cumhuriyet İslâm dininin esasındandı. Nitekim cumhuriyetin ilânı bile dualar okunarak olacaktır. Bu aşamada dahi cumhuriyetin meşruluğu İslâm ile sağlanmak isteniyor ve buna ihtiyaç görülüyordu. Zaten cumhuriyetin ilânından yaklaşık bir yıl önce ve Birinci Meclis döneminde 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatla hilâfetin birbirinden ayrılmasında olsun, yeni halifenin seçilmesi sürecinde olsun ve nihayet cumhuriyetin ilânında olsun, meclis kararları İslâm temelinde meşrulaştırılmak isteniyordu.
Ziya Paşa ve cumhuriyet
Kaya Bilgegil, “Ziya Paşa Üzerinde Bir Araştırma” adlı eserinde, Ziya Paşa’nın İsviçre’deki cumhuriyet idaresini övdüğüne dikkat çekiyor. 1870'te İsviçre’nin başkenti Cenevre’ye gelmesinden sonra Hürriyet gazetesinde yayınlanan, “İdâre-i Cumhûriyye ile Hükûmet-i Şahsîyyenin Farkı” başlığını taşıyan makalesinde Ziyâ Paşa, cumhuriyet yönetiminin halk yönetimi olduğunu,
cumhuriyette sultan, imparator, sadrazam olmadığını, hürriyet, mal ve mülk güvenliği olduğunu, angaryanın bulunmadığını, basının yasalar çerçevesinde serbest olduğunu, halkın seçtiği bir meclis bulunduğunu, yasaların meclis tarafından kabul edildiğini, medenî hukûkun geçerli olduğunu, meclis
üyelerinin ayrıcalıklarının sadece üyelik dönemleri ile sınırlı kaldığını, bunun dışında meclis üyeleri ile halk arasında bir ayrım olamayacağını, yargının bağımsız olduğunu, mahkemeler üzerinde meclisin ve başkanının müdahale etme imkânının bulunmadığını
ve yasalar önünde herkesin eşit
olduğunu yazıyordu.
Mithat Paşa’ya yapılan ithamlar
Enver Ziya Karal’ın “Osmanlı Tarihi” kitabından öğreniyoruz ki; henüz Birinci Meşrutiyet’in ilânından hemen sonra 1877 yılında İkinci Abdülhamid’in danışmanlarının, Mithat Paşa’nın sürgün edilmesi sürecinde, Mithat Paşa’nın cumhuriyet ilân etmek ve Mekke Şerifi’ni de cumhuriyetin başına getirmek, yani cumhurbaşkanı seçtirmek istediği şeklinde dedikodu etmeleri, ortada görünür hiçbir cumhuriyetçi akım olmadığı halde, tek başına cumhuriyet ve cumhuriyetçiliğin siyasî iktidar için birinci derecede tehlikeli olduğuna işâret ediyordu. Mutlak monarşiden meşrutî monarşiye geçişin daha ilk basamağında, meşrutî bir idareden sonra gelebilecek mantiki bir talep olarak cumhuriyetçilik, ancak bir sonraki adımı teşkil edebilirdi. Lâkin Mithat Paşa’nın cumhuriyetçi olmasına zaten imkân yoktu. Osmanlı siyasal elitinden olup da, meşrutî bir idare için çaba göstermiş bir yöneticinin, projesinin daha başlangıcında bir sonraki gündem maddesini ifade etmesine ne gerek vardı, ne de imkân. Nitekim kendisinin idama mahkûm olması ile sonuçlanacak yargılaması sırasında da bu yönde bir suçlama ile karşılaşmamıştı.
Namık Kemal cumhuriyeti reddetmişti
Namık Kemal’e gelince: Ahmet Mithat Efendi’ye yazdığı 24 Ağustos 1878 tarihli bir mektubunda, “Fransa Cumhuriyeti’nin Kânûn-ı Esâsî’si yolunda bir şeyin memâlik-i Pâdişâhî’de kaabiliyet-i icrâsını hiç hatıra getirmedim; çünkü meslekimde Cumhur yapmak efkârında değilim. Bir Saltanat-ı meşrûta’nın öyle bir Kânûn-ı Esâsî ile idâresi kâbil değildir.” demektedir. Aynı mektubunda şunu da ilâve ediyordu: “Yalnız şunu demek isterim ki, vatanın selâmeti, öyle hukûk-ı Pâdişâhi’yi ihlâl edecek veyâ mülkümüzde bir cumhurun Kânûn-ı Esâsî’sini tutacak şeylere muhtâç değildir; bi’l-‘akis hilâfet kuvveti ile bir usûl-i meşveret teşkiline mütevakkıf idi. Bendeniz de o maksada tevfik-i hareket ettim. Zât-i vâlânız cumhur yapmak veya usûl-i meşveret’ten hukûk-ı Pâdişâhî’yi tarh etmek fikrinde iseniz, orasını bilemem.”
Pertev Naili Boratav, “Namık Kemal’in Gazeteciliği” adlı makalesinde, onun Osmanlı Devleti için meşrutiyeti gerekli gördüğünü yazmaktadır. Kendisi Osmanlı Hanedanı’nın saltanat hakkını da tartışma konusu yapmıyordu. Bekir Sıtkı Baykal da, “Namık Kemal’e Göre Avrupa ve Biz” adlı makalesinde, Namık Kemal’in yaklaşımını yine Kemal’in kaleminden şöyle özetlemektedir: “Devlet şeklimizin değişmesi, hâli hazırda müstebit idarenin yerine milletin kendi mukadderatını bizzat kendisinin tayin etmesine imkân verecek bir rejimin kaim olması, her işin başında gelir. Asrımızda mevcut hükûmet şekilleri içinde cumhuriyet vâkâ ‘efdal-i hükûmet’ olan bir şekildir. İslâmiyet dahi bidayette bir nevi cumhuriyetti. Fakat cumhuriyet rejimi bizde kabili tatbik değildir. Çünkü cumhuriyet bizi batırırdı. Binaenaleyh memleketimizde cumhuriyet yapmak kimsenin aklına bile gelmez. Şu hâlde bizim kabul edeceğimiz devlet şekli, Osmanlı Hanedanı idaresinde bulunacak bir meşrutî idaredir ki, bu da usûlü meşveretin ve şûrâyi ümmetin tesisi ile kabildir. Biz buna Şeriat ve İslâmiyet nâmına dahi muhtacız. Bizde padişaha ‘iradei ümmet ve usûlü hürriyet’ üzre icrayı hükûmet etmek hakkı verilmiş olup, ünvanı ‘sahibi mülk’tür. Fakat ‘malikül mülk’ değil... Şûrâyı ümmetin kabûlü, padişahın hukukuna halel getirmediği gibi, bid’at de değildir. Heyeti içtimaîyemizde mevcut ne lisan ihtilâfı ve ne de bilgisizlik, şûrâyı ümmetin teşkiline mâni teşkil etmez. Bizim için usûlü meşverette Avrupa Meb’usan Meclislerini taklit etmek zarureti vardır. Yeniçerilerin ilgasına kadar biz de bir nevi meşveret ile idare olunurduk. Her kışla müsellâh bir şûrâyı ümmet mesabesindeydi. Nezaret hakkının nasıl olsa muayyen bir fırkaya inhisar etmesi zaruridir. Bunun için yegane çare tevkilden ibarettir.
En muntazam büyük devletler, Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa’dır. Acaba bunlardan hangisini taklit etmeliyiz? Amerika cumhuriyet olduğundan, bu hususta bize numune teşkil edemez. İngiltere ve Almanya’da zadegan mevcut olduğundan örnek olarak bunlar da mevzuu bahis olamazlar. (...) Şu hale göre, taklit edeceğimiz yegane devlet olarak geride Fransa kalıyor. Biz ise, insan hürriyetini dünyaya ilân için bir asır evvel bayrak açmış ve şeref itibariyle yeni zamanlarda bütün milletlere takaddüm etmiş olan Fransa kadar, hatta ondan daha ahrarane bir nizam ile idare olunabilecek bir kaabiliyetteyiz. Bütün terbiyesine rağmen, Fransız halkı ateş meşrep ve teceddüde fazla mail olduğu gibi, hareketlerinin esasını akıl teşkil ettiğinden, zahiren ‘güzel bir safsatanın sevkiyle istidlâlin neticesini bozarlar.’ Ellerindeki hürriyetlerine rağmen hiç zabt olunamazlar. Büyük cumhuriyetten beri otuz, kırk türlü hükûmet teşkil ettikleri ve hepsini de yine kendileri bozdukları bu hallerinin bir delilidir. Halbuki sükûnet ve metanet bizim esas vasfımızı teşkil ettiğinden, hareketlerimizde ifrada varmayız, siyasetimize konulan haddi tecavüz edemeyiz. 600 seneden beri birkaç yüz ihtilal yaptık. Hepsinde yalnız baştaki şahıslar değişti. Fakat idare şeklimiz olduğu gibi kaldı. Binaenaleyh biz devlet şeklimiz için Fransa’yı numune olarak alabiliriz ve onun ‘nizamat-ı esasiye’sini bir takım tadilât ile memleketimizde tatbik edebiliriz. Bizde mevcut Gülhane hattı, ıslahat fermanı, nutku hümayûn, medenî bir devletin esas nizamlarını teşkil edecek mahiyette değildir. Birçok yerlerinde kâfi miktarda vuzuh olmadığı gibi bir takım tezatlar ve zait cihetler de vardır.”
Niyazi Berkes, “Namık Kemal’in Fikrî Tekâmülü” adlı yazısında, onun “muarızları”nın “Osmanlı Hanedanı’nı ıskat edip cumhuriyet kurmak istiyor” suçlamalarına karşılık olarak, “İslâm iptidayı zuhurundan bir nevi cumhur değil miydi?” diye sorduğunu, fakat cumhuriyet fikri üzerinde asla durmadığını ve hatta cumhuriyetin bizi batıracağını kabul ettiğini yazıyor. O “bizde cumhur yapmak da kimsenin aklına gelmez, fakat icrasında imkân olmamakla hak batıl olmuş demek değildir” diyordu. Namık Kemal şunları yazıyordu: “Biz hükûmetin emrü icrasını, biatı meşrua ile Âli Osman’a tevdi ettik. Daima Âli Osman’ı isteriz. Daima idarei meşruta talebindeyiz.” Meşveret usûlü Şeriata da uygundu: “Zira devleti Âliyye tâ Yeniçeriler kalkıncaya kadar yine idarei ümmet ve binaenaleyh bir nevi usûlü meşveretle idare olunurdu. Mebusana vereceği hakkı nezareti ahali binnefis kendi icra ederdi.” Meşveret usûlü İslâmiyet ile bidat değildi: “Madem ki şeran meşveret usûlü kabul edilmiştir. Esas mevcut olduktan sonra icraatta olan teferruatını icmâı ümmet tayin eder. İcmâı ümmetle yapılan şeyler bidat değil, dinin usûlünden olur.” Berkes, bu görüşlerden hareketle, Namık Kemal’in görüşlerini şöyle özetliyor: “Bu esas kabul edilince işin tatbikatında yeni bir şey icadına lüzum yoktur. Mevcut meşrutî devletlerden birinin teşkilâtı esâsîyesini numune olarak alıp, bunlardan ‘zaman ve mekânımıza ve ahlâk ve adâtımızca iktiza eden tadilatı icrâ ederek’ bir teşkilâtı esâsîye meydana getirmek kâfidir.” Berkes, Namık Kemal’in bir başka yazısını da şöyle aktarıyor: “Biz padişahımızı İngiltere’de olduğu gibi her şeyden müstesna tutarak idareyi yalnız vükelaya bırakamayız. Çünkü, padişah vazifei adaletin icrasına şer’an memurdur.”
Şerif Mardin, “Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu” adlı eserinde, aynı konuya şöyle işaret ediyor: “Monarşik bir sistem kaçınılmaz olarak bir İslâmî siyasî rejim değil, yalnızca muhtemel bir İslâmî siyasî rejimdir. Kemal buradan hareketle gerçekte İslâm devletinin başlangıçta ‘bir tür cumhuriyet’ olduğunu ifade eder.” Namık Kemal’in kaleminden aktarmak gerekirse: “Halkın hâkimiyeti hakkı tasdik olunduğu surette cumhur yapmaya da istihkakı itiraf olunmak lâzım gelmez mi demek, ne demek? O hakkı dünyada kim inkâr edebilir? (...) Cumhurun bizi batıracağı başka mesele... Onu da kimse inkâr etmez. Bizde cumhur yapmak da kimsenin aklına gelmez. Fakat icrasında imkân olmamakla hak bâtıl olmuş demek değildir.” Namık Kemal’in ilke olarak cumhuriyeti tamamen reddetmemekle birlikte, Osmanlı için geçerli görmediğini söyleyebiliriz.
İlanından sonra Cumhuriyet karşıtlığı hiç olmadı
Cumhuriyetin ilânından önceki ve sonraki, cumhuriyetin kendisine değil de, ilân ediliş tarzına ve işin aceleye getirildiği yönündeki eleştiriler dikkate alındığında, cumhuriyet idaresinin kendisine yönelik ciddî bir tepkinin oluşmamış olması dikkat çekicidir. Tartışma, saltanatın alternatifi olarak cumhuriyet üzerine değil de, hilâfetin yeni idare şekli içindeki yeri ve rolü üzerine odaklaşacaktır. Cumhuriyetin, hem cumhurbaşkanı ve hem de halifesi olabilir miydi sorusu, bu tartışmaların belkemiğini oluşturur. Öyle görülüyor ki, bu soruya olumlu yanıt verebilenlerin sayısı çok azdı. Kanımca hilâfetin korunabilmesi için harcanan çok kez üstü örtülü çabalar, bunun çok güç olduğunun herkes tarafından anlaşıldığını açıkça göstermektedir. Ancak saltanatın yeniden tesisi konusunda ciddî hiçbir siyasî aktivite olmadığı da açıktır. O günden bugüne cumhuriyet aleyhtarı yaklaşımların büyük ölçüde ve genellikle saltanatçı değil de hilâfetçi eğilimde olması, biraz da bu geleneğin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Cumhuriyet karşıtı ve saltanat lehinde bir siyasî muhalefetin hiçbir dönemde güçlenememiş olması, saltanatın meşruluk temellerinin tamamen ortadan kalkması olarak yorumlanabilir. Mütareke dönemi ve Millî Mücadele sırasında saltanatın gösterdiği tavır ve bu tavrın sonucunda ülkeden ayrılmak zorunda kalan sultan ve halifenin hiçbir anlamda meşruluk temelinin kalamayacağı açıktır. Ancak toplumda asıl büyük tepkinin hilâfetin kaldırılması ile oluşacağını vurgulamak gerekir. Gerek mütareke ve gerekse Millî Mücadele dönemlerinde de bir cumhuriyetçi akıma ya da düşünceye rast gelmek mümkün değildir. Aksine son dönemde de cumhuriyetçilik, tıpkı eskiden olduğu gibi siyasî bir itham ve suçlama nedeni olmaya devam edegelmiştir. Ankara Hükûmeti’ne yapılan saldırılarda onu meşruluk dışına itmeye yönelik siyasî ithamların arasında cumhuriyetçi olmak ve cumhuriyet kurmak istemek de vardı.
Ankara Hükûmeti ise, bu tür suçlamalara karşı son derece hassas davranmak zorunda kalmıştır. Cumhuriyetin ilânından hemen öncesine kadar bu yönde bir çaba ve faaliyet olmaması da dikkate değer bir husustur.
Bizde niçin Cumhuriyetçilik eksik kaldı?
Asıl önemli soru, Osmanlı Devleti’nde, toplumda ve siyasî elitte 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın da neredeyse ilk çeyreğinde niçin cumhuriyetçi bir düşüncenin doğmadığıdır. Bizde cumhuriyetçilik düşüncesinin kökenlerini ya da cumhuriyetçi bir siyasî akım arama çabamızı, herhalde Birinci Meşrutiyet yıllarına, Yeni Osmanlılar düşüncesine kadar kadar ancak geri götürebiliriz. Bunun nedenini, sadece siyasal düşünce tarihine yönelik araştırma çabalarının azlığı ya da yok denecek kadar az olmasına bağlamak da yeterli olmaz. Hatta haksızlık da olur. Çünkü bu dönemden, yani İkinci Meşrutiyet’ten önce cumhuriyetçi bir yaklaşımın izlerini aramak, herhalde beyhûde bir çabadan ibaret kalacaktır. Sadece bu kadar da değil. Aksine, Tarık Zafer Tunaya Hocamızın “Cumhuriyetin laboratuvarı” olarak nitelediği İkinci Meşrutiyet yıllarına uzanan bir cumhuriyetçilik akımının varlığını bulmak, hiç de kolay değildir. Bunu yapabilmek için İkinci Meşrutiyet döneminin siyasî düşünce ve fikir akımlarının tarihine ilişkin birinci elden araştırmalar sonucunda kaleme alınmış ve bazıları klasik olmuş önemli araştırmalara bir göz atmak yeterlidir. Belki daha da garip olan nokta, Yeni Osmanlılar kuşağının yazıp çizdikleri arasında cumhuriyet ile ilgili kısmın biraz daha geniş tutulabilmesidir. Gerçi bu kuşaktan hiç kimse cumhuriyeti ve cumhuriyetçi bir düşünceyi savunmamış, hatta aksine hepsi de cumhuriyeti kınamak yolunu seçmiştir. Daha en başından cumhuriyetçi olmak siyasî bir itham aracı olmuştur. Cumhuriyetin ilânına kadar da bu durumun devam ede geldiğini söyleyebiliriz.
Yeni Osmanlılar kuşağının cumhuriyetçi olması için hiçbir neden yoktu. Meşrutî bir yönetime geçilmeden cumhuriyetçi olmak hayli radikal bir tutum sergilemek olurdu ve bu türden bir beklenti içinde olmamız en azından haksızlık olur. Ancak Jön Türk kuşağının da benzer bir eğilim içinde olması bir bakıma şaşırtıcıdır. Bunun nedeni, sanırım öncelikle “reel politika”da yatar. Osmanlı siyasal elitinin muhalif kısmı, Yeni Osmanlılar kuşağında doğrudan sultana karşı olmak yerine sadrazama karşı olmak gibi bir taktik siyaset izlemeyi uygun görmüştü. Böylece sultan ile uzlaşmak ve anlaşmak imkânı ortadan kaldırılmıyor ve tâbiri caizse köprüler atılıp gemiler yakılmıyordu. Bu “ince ayarlı siyaset”, bizzat saltanatı tartışma konusu yapmaya hiç uygun değildi. Jön Türklerde de benzer bir siyasî eğilim görülür. Her iki kuşaktan da pek çok siyasî muhalifin biyografilerinde zaman zaman bizzat sultan ile anlaşarakuzlaşarak, devlet görevleri almaları ve “merkez”e dönebilmeleri, bu incelikli politikanın bir sonucu olarak görülmelidir. Bununla birlikte Jön Türk kuşağından bazı isimler daha radikal bir tavır sergilemişler ve zaman zaman sultanı da hedef almışlardır. Bu noktada da doğrudan saltanata ya da hanedana bir eleştiri yöneltilmemiş, aksine daha geleneksel bir şekilde sultan değişikliği ile yetinilmek yeterli görülmüştür. 1908 İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra dahi İkinci Abdülhamid’in saltanatını muhafaza edebilmesi, bize bu tür “ince politika”ların, siyasî sahnenin her iki tarafında da bulunan oyuncular tarafından ustalıkla oynanabildiğini gösteriyor.
Saltanat ve Hilafet et ve tırnak gibi
Ancak, sanırım saltanatı ortadan kaldırmayı öngören bir cumhuriyetçi ideolojinin oluşamamasını, sadece bu tarz bir siyaset anlayışına dayandırmak da yeterli olmaz. İslâm da herhâlde siyasî eliti aynı yönde etkileyen önemli bir öge olarak kabul edilmelidir. Kanımca saltanatla hilâfetin “et ve tırnak” örneği birbirinin içine girmiş olması ve ayrılabilir ya da ayırt edilebilir özelliğini yitirmesi, cumhuriyetçi bir düşüncenin bütün ön koşullarını ortadan kaldırıyordu. Pratikte siyaseten saltanata karşı çıkanlar, doğrudan doğruya halifeye ve belki de hilâfete de karşı çıkar duruma düşebilirdi. İslâmiyetin öngördüğü dinî sınırlar içinde bu türden bir konum asla bağdaşamazdı. Aksine, daha en başından itibaren oluşturulması öngörülen yeni siyasî projenin, yani meşrutî monarşinin İslâmî açıdan meşrulaştırılması gerekiyordu ve bütün gayretler buna teksif edilmişti. Gerek Yeni Osmanlılar ve gerekse Jön Türkler, siyasî hedeflerini İslâmî meşruluk temeline oturtmak zorundaydılar. Meşrutî bir monarşi, ancak İslâmî bir temele oturtularak savunulabilirdi. Hatta Cumhuriyet bile aynı temele oturmak zorundaydı. Fakat sultanın olmadığı bir siyasî sistemde HilâfetHalife nerede duracaktı sorusuna yanıt vermek kolay olmadığı gibi, hatta belki mümkün de değildi. Bu bakımdan cumhuriyeti savunmak güç bir siyasî konumdu. Cumhuriyeti İslâmî bir kisve altında savunmaksa, sadece güç değil, aynı zamanda tutarsız bir çaba dahi olabilirdi. Bu bakımdan üzerinde pek az durulsa dahi cumhuriyetin İslâmî özelliğine dikkat çekmeden bunu yapmak söz konusu olamazdı. Cumhuriyet İslâm ile bağdaşabilirdi, tıpkı meşrutî monarşinin bağdaşabildiği ya da bağdaşabileceği gibi... Nitekim yapılmak istenen de bu olmuştur.
Bu noktada bir varsayımda bulunmak istiyorum: Hilâfet bir kurum olarak Türklerin eline geçmemiş olsaydı ve Araplarda kalmaya devam etseydi, bu takdirde Osmanlı siyasî eliti içinde saltanata karşı çıkan ve cumhuriyetçi bir yön arayışı belki de kolaylaşabilirdi. Dinî bir yönü bulunmayan saltanata ilke olarak karşı çıkmak, İslâmın meşruluk temeli açısından da mümkün olabilirdi. Oysa saltanatın hilâfet ile iç içe girmiş olması karşısında, bu yönde bir girişim daha başından önlenmiş oluyordu.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016