Demiray ORAL
Örgüt var delil yok, örgüt var delil de var diye mahkeme başkanıyla savcısının bile birbirlerini çemkirmeleri artık benim için bir mana ifade etmiyor.
Benim gibi o yürüyüşte olan onbinlerce insan için de...
Çünkü biz gördük ki bu dava artık sokakta sürecek.
Çünkü gördük ki mahkemenin kararı 19 ocakta sokakta temyiz edildi.
Çünkü oradaki onbinlerce insan “haklı”.
Örgüt var delil yok, örgüt var delil var falan filan...
Hayır... Yargı yok, siyasi irade yok.
Hepsi bu aslında.
Onbinlerce insanın arasındaydım önceki gün.
Sıkı kalabalık, heyecan verici bir kitle vardı.
Ki ben kolay kolay gaza gelip heyecanlanmam maalesef.
Kalabalık öyleydi ki, Taksim’den AGOS’un önüne doğru ilk başlarda yürüyemiyorduk, birbirimizi nazikçe ittirerek hafiften ileri doğru kıpırdanıyorduk ancak.
Ayakta o kadar dakika dikilince, etrafım da meslektaş kaynayınca bol siyasi dedikodu, bol eleştiri döndü elbet.
Eleştirinin kralı da AKP hükümetine geldi.
Yazıya şöyle başlamaya karar vermiştim bu nedenle: AKP’liler en iyisi biraz sussun artık.
Hrant Dink davası hakkında kelam etmesinler bir müddet.
Kendilerine yapacakları en büyük iyilik bu gibi görünüyor.
Çünkü mahkemeden çıkan karardan sonra artık kimsenin, “Valla biz de acayip rahatsızız” veya “Daha süreç bitmedi Yargıtay aşaması var” tadında açıklamalar duymaya tahammülü kalmamış vaziyette.
Böyle açıklamalara, bu davanın başından beri peşinde olanların tepkisi “yemezler” ile “bu ne pişkinlik yahu” arasında bir çizgide gidip gelmekte.
Hele “Yargı bağımsız, müdahale mi edelim yani” tadında “Kuvvetler ayrılığı” dersi vermeye zinhar kalkışmasınlar.
Çünkü herkes memlekette “Tek kuvvet” kaldığını düşünmekte.
Doğru ya da yanlış, beğenir ya da beğenmezsiniz ama birçoğu yeminli AKP düşmanı olmayan, hatta kimisi zamanında bu iktidarın yaptığı olumlu işlere destek vermiş insanlar bile böyle hissediyor.
Sadece yapılan muhabbetlerle değil, sık sık atılan sloganlarla da (“Faşistler vuruyor – AKP koruyor”) fatura hükümete kesildiği için, “AKP’liler susun” diye başlamayı düşünmüştüm yazıya.
Ama tam bilgisayarın karşısına geçtiğim esnada Başbakan Erdoğan konuşmaya başladı.
Kısa müddet içinde de laf Hrant Dink davasına geldi.
Ve Erdoğan, “Daha temyiz aşaması var”dan “Demokraside kuvvetler ayrılığı prensibi var”a uzanan bir diskur çekti.
Yürüyüş sırasında AKP’lilerin yaptığı açıklamalar üzerine kaynatılırken, bir meslektaşım “Ben bunlara razıyım, daha bize fırça bile atar Başbakan” demişti.
Ben de “Yok artık” misali tebessümle karşılık vermiştim ona.
Çok özür diliyorum, haklı çıktı.
Başbakan Erdoğan bir yandan “Kimse merak etmesin Dink davası Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmaz” diye umut vermeye çalışırken, bir yandan da “Sağda solda köşelerinde yazı yazanlar hükümetimize konuşurken kendilerine bir çeki düzen versinler” diyerek meslektaşımın öngördüğü“fırçayı” atmayı ihmal etmedi.
Erdoğan bu sözlerinin altını “Bu bir faili meçhul olmamıştır. 32 saate fail yakalandı, bu yürütmenin konuyla ilgili hassas olduğunu ifadesidir” diye doldurdu.
Şimdi ben sağda solda konuşan, köşesinde yazı yazan biri olarak kendime en çeki düzen vermiş halimle cevap vermek istiyorum kendisine.
Zaten bizim derdimiz de tam o Sayın Başbakan.
Yani, 32 saatte fail yakalandıktan sonra 33. saatten itibaren yapılması gereken hiçbir şeyin yapılmamış olması.
Siyasi irade kapı gibi arkasında durunca eski Genelkurmay Başkanı’nın, Kuvvet Komutanlarının, bilmem kaç tane generalin tutuklandığı bu memlekette, en basitinden sizin emrinizde olan polisin delil toplamaması yüzünden bugün mahkeme hâkimi ile savcısının birbirini suçlar hale geldiği şu zavallı ortam yani.
Merak ederseniz eğer, hükümetin neleri yapmadığının listesini cuma günkü Taraf’ta Yasemin Çongar’ın yazısında derli toplu bir halde bulabilirsiniz.
Konuşmanızın sonlarında, “Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza” makamında “Kimse AK Parti’nin aklığına leke süremez” demenize gelince...
İşte yapmanız gerekenleri yaptığınız gün bu dediğiniz olur ancak.
Ancak o zaman AKP, o payeyi hak edip AK Parti olur.
Çünkü payeler de aslında verilmez, alınır...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013