Demiray ORAL
Nur topu gibi yeni bir Pınar Selek vakamız daha oldu.
Başta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kıymetli yargıçları ve savcısı olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim.
10 senelik iktidarı boyunca adalet sistemini bir kıymık bile düzeltmeyerek “farklı” olan herkesin kanunlar önünde “eşit haksızlığa” uğramasını sağlayan hükümetimize şükranlarımı sunarım...
Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül tek somut delilin “poşu” takması olduğu davada 25 ay tutuklu kaldığı sırada Özgür Mumcu Radikal’deki yazısında şöyle demişti: “Ya bir delil bulun ya da bırakın çocuğu, poşiyi tutuklayın.”
Mumcu’ya feyk attı mahkeme.
Başka delil bulamayınca, hem Cihan’ı hem de poşuyu hapse attı...
Anlaşılan o ki onun suçu poşu takması değil, Kürt olması.
Poşuyu takan bir Türk olarak ben olursam stile bağlamış bir entel, kürsüdeki kravatlı olursa Kürtlerden oy isteyen siyasetçi, Cihan misali bir Kürt ise “terörist” olur bu topraklarda...
Yeni bir Pınar Selek vakamız oldu dedim girizgâhta.
Öyle, çünkü Cihan Kırmızıgül davası tıpkı Pınar Selek davası gibi ancak Türk yargısının tahayyül edebileceği ve her biri kısa sürede gerçek olmadığı ortaya çıkmış “deliller” ile kurgulanmış bir dosya.
Ve tıpkı Pınar Selek davası misali bir sabah uyanıp ne olduğunu bilmediği bir suçtan kendini mahkeme önünde bulan Joseph K’nın başına gelenleri aratmıyor.
Memleket sabahlarından bir sabah uyanıyor Cihan Kırmızıgül.
Henüz kocaman bir Türk adaleti böceğine dönüşeceğini bilmiyor tabii.
Akşamüstü Kâğıthane’deki bir arkadaşının evinden çıkıp otobüs durağına doğru yürüyor.
Aynı saatlerde o semtte molotoflu bir eylem yapıldığı için yanında duran ekip otosundaki polisler onu hemen yakalayıp su kanalına yatırıyorlar.
Sebep? Poşu takmış olması.
Başka bir sebep? Yok.
Muhtaç olunan delil ise daha sonra ortaya çıkan gizli tanığın ifadesiyle geliyor.
Gizli tanık, eylemcilerin yüzlerinin poşuyla kapalı olduğunu, sadece gözlerinin göründüğünü söylüyor.
Yani bu durumda gizli tanık eğer annesi değilse, Cihan’ı teşhis etmesi imkânsız görünüyor.
Fakat o “şıp” diye gözlerinden tanıyor.
Hâlbuki yüzde 99’u Müslüman ve kahverengi gözlü olan yurdumuzun, kahverengi gözlü bir vatandaşı Cihan Kırmızıgül.
Bu durumda ortada ayırt edici bir yara, iz veya göz rengi olmadığı için gizli tanığın ifadesi ancak basit şüphe oluştururken, sadece eylem yapılan semtte bulunması ve poşu takması de eklenip tutuklanmasına karar veriliyor.
Aradan geçen aylar içinde savcı tahliyesini talep ediyor mahkeme tahliye etmiyor.
Gizli tanık duruşmaya çıkıp Cihan’la yüzleştiriliyor, “Eylemde gördüğüm kişi bu değildi” diyor,mahkeme tahliye etmiyor.
Onu yakaladığı söylenen ekip otosundaki yedi polisin yakalama esnasında orada bulunmadıkları ama tutanakta imzaları olduğu ortaya çıkıyor, mahkeme tahliye etmiyor.
Tanık olarak dinlenen polisler, eylemde Cihan’ı gördüklerini hatırlamadıklarını söylüyorlar,mahkeme tahliye etmiyor.
Bu arada dava topluma mal oluyor, kamuoyu baskısı başlıyor ve bir türlü çıkmayan tahliye kararı sondan bir önceki sekizinci duruşmada çıkıyor.
O duruşmanın hikâyesini pazar günü Yeni Şafak’ta Kürşat Bumin yazdı, okuyoruz: “Bu duruşmada mahkeme heyetinin kompozisyonu farklılık arz ediyor, çünkü mahkeme heyeti başkanı Rüstem Eryılmaz’ın dışındaki üyeler HSYK’nın Ankara’da düzenlediği bir seminere katılmaktadırlar. Başkan Eryılmaz, mahkeme heyetindeki bu değişiklikten dolayı bu celse karar verilmeyeceğini açıklıyor (...)Duruşma böyle ilerlerken, savcı İsmail Işık’ın cep telefonu çalıyor. Işık bunun üzerine kısa süreliğine salondan çıkıp tekrar yerini alıyor. Tuhaf, alışılmadık – daha doğrusu ‘alışılmaması gereken’– bir durum bu. Duruşma sırasında savcının telefonu çalıyor ve savcı kısa süreliğine de olsa duruşma salonunu terk ediyor. Bu duruşmanın sonu mutlu son, çünkü mahkeme Kırmızıgül’ün tahliyesine karar veriyor.”
Bu über tuhaf duruşmada gelen tahliyeden sonra herkes beraat kararı beklentisine giriyor ama cuma günü mahkeme eski üyeleriyle birlikte toplanıp 11 küsur yıl hapis cezasına hükmediyor.
Elindeki tek delil olan poşuyu da ihmal etmiyor tabii.
Her şeyin asıl müsebbibi olan poşu müsadere altına alınıyor.
Ee tabii, poşunun kaçma şüphesi olabilir ya da tek delili (yani kendini) karartabilir neticede.
Bu kurgu karşısında ben diyorum ki, sevenleri gidip mezarını bir kontrol etsin...
Büyük ihtimalle ters dönmüş olan Franz Kafka’yı sevabına düzeltsin.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013