Ekrem DUMANLI
Bu yazıyı seçim sonuçlarının ilk emaresini bile beklemeden kaleme alıyorum; zira sonuç ne çıkarsa çıksın seçim sonrası ile ilgili görüşüm değişmeyecek.
Kim kazanırsa kazansın netice bellidir: Türkiye demokrasiden geriye bir milim adım atamaz. “Bal gibi de atılır; bak, son birkaç yıldır temel hak ve özgürlük tarumar edildi de ne oldu?” diye düşünen varsa yanılıyor. 1950’den bu yana çok partili sistemi yaşayan ve bunu özümsemiş vatandaşlarla dolu bir ülke olan Türkiye, bir parti devletine katlanamaz, muhaberat devleti olmaya razı olamaz, baskıcı ve yasaklayıcı bir rejime kayamaz…
Bu son süreçte yaşanan baş döndürücü hadiseler gösteriyor ki ülkeyi yönetme sorumluluğunu bihakkın taşıması gerekenler, maalesef, antidemokratik metotlara başvurmakta ve evrensel hukuku ayaklar altına almaktadır. Tipik bir “eski Türkiye” faciasıyla karşı karşıyayız. Önce kitleler tek tek “devlet düşmanı”, “vatan haini” gibi aşağılık ithamlarla zan altında tutuluyor; sonra tetikçi medya eliyle iftira kampanyaları düzenleniyor. Aklını kaybetmiş, vicdanını yitirmiş kişilerin hak hukuk tanıdığına tarih şahit olmadı henüz. Güç zehirlenmesinin tedrici etkisiyle iktidar, en uzaktan en yakına kadar herkesi tehdit olarak algılıyor. Maalesef Türkiye’de birkaç yıldır böyle bir süreç yaşandı. Devlet imkânlarını dibine kadar kullanan bir zümre bir yandan kendi cephelerine yığınak üstüne yığınak yaparken diğer yandan da kendi dışındaki her zümreyi hain olarak niteledi ve ‘gereğini yapmak’ için ‘eylem planları’ hazırladı.
HORLANAN KESİMLER GERGİNLİK YAŞIYOR
Hal böyle olunca siyasetin dili zehir zemberek bir istifraya dönüşüverdi. Sözler kirlendi, kalpler zehirlendi, vicdanlar yaralandı. Şimdi bir tarafta çelik çekirdek bir partizan topluluk; diğer tarafta çok parçalı, çok kimlikli kitleler. O değişik kitleler uzun süre baskı altında tutulmanın gerginliğini yaşıyor. Gezi Parkı’nda ‘çapulcular’ diye defalarca alay edilen ve horlanan kişilerden, onlarca yıldır Diyanet’te temsil hakkı istediği ve her vatandaş gibi vergi ödediği halde temsil edilmeyen Alevilere kadar insanlar tedirgin.
Demokratlar, liberaller, solcular, sağcılar, milli görüşçüler… Toplumun neredeyse bütün kesimleri, kendisini iktidarın başındaki tarafından azarlanmış, aşağılanmış, dövülmüş, sövülmüş hissediyor.
Bu mağdur ve mazlum gruplara bir de ‘paralel yapı’ yalanı eşliğinde zan altında bırakılan Camia da eklendi. Gün geçmiyor ki ‘İslamcı’ olduğunu iddia eden siyasiler ve onların şövalyeleri Camia hakkında düzeysiz bir laf söylememiş, çirkin bir iftirada bulunmamış, bile bile yalan ortaya atmamış olsun. İnsafınız kurusun! Nasıl idrak edemiyorsunuz ki, iktidar şehvetiyle uydurduğunuz bu korkunç yalanlar bir gün tarih huzurunda yüzünüze çarpacak ve öbür âlemde masum insanların elleri yakanıza yapışacak!
ZEHİRLİ DİLLE SİYASET SÜRDÜRÜLEMEZ
Madem bir seçimden çıkıyorsunuz yüzlerce kere test edilmiş bir sosyal gerçeği haykırmaya mükellefsiniz. Zehirli bir dille yapılan siyaset sürdürülemez; tıpkı baskıyla ülke yönetilemeyeceği gibi, tıpkı yasaklarla insanların sindirilemeyeceği gibi, tıpkı devlet imkânlarıyla kitlelere zulüm yapılamayacağı gibi…
Dili makul ve makbul bir seviyeye çekmek şart! Sadece dili mi? Hayır! Devlet adalet üzerine ayakta durur, özgürlükle beslenir, hakkaniyet ile çağının ruhunu yakalar. Son dönemin gergin söylemleri ve eylemleri evrensel hukuk ilkelerinin ayaklar altına alındığını, devlet yöneticileri ve yakınlarını söz konusu olduğunda hiçbir hukuk kaidesinin işletilmediğini; buna mukabil suçsuz günahsız insanların ‘çete’, ‘örgüt’ gibi anlamsız suçlamalarla karşı karşıya getirildiğini gösterdi. Ortada somut bir gerekçe olmadığı halde milyonlarca insana yönelik sarf edilen ağır ithamlar, devlet eliyle suç üretileceği şüphesini pekiştirmiştir. Şımarık ve mütekebbir bir kısım kişiler bu şüpheyi kuvvetlendirecek laflar da etti bu süreçte. Bunu bir seçim taktiği olarak yapmış ve ‘safları sıklaştırmak’ için bir ‘iç düşman’ üreterek metafizik gerilim oluşturmayı düşünmüşlerse, büyük bir vebal almakla birlikte, bir stratejik tehacümden söz edilebilir. Zulümlerin en fecisi devlet eliyle yapılandır. Ancak sürdürülebilir bir yaklaşım da değildir bu. Vergisini veren, kanunlara hep saygılı olmuş insanlar üzerinde baskı kuran bütün rejimler içten çürümeye mahkûmdur. Bu nedenle seçim sonrası anayasaya, yasalara ve evrensel hukuk kurallarına dönerek semt pazarı bezirgânlığını çağrıştıran kırıcı tavırlardan vazgeçilmeli… Aksi halde değişik kesimler arasındaki gerginlikler artacak, toplumsal fay hatları derinleşecek.
YASAKLARLA NEREYE KADAR?
Ve tabii ki yasaklar! Önce Twitter, sonra YouTube ve ardından beklenen Facebook yasakları… Bu yasaklar seçim öncesi iktidar aleyhine sürpriz çıkışları önlemek için yapıldı sanırım; ama bu da sürdürülebilir bir durum değil. Dünyaya rezil olmamız bir yana; Türkiye’de yaşayan insanların sosyal medyaya duyduğu yoğun ilgi açısından da yanlış bir rotayı işaretliyor bu yasaklar. Hele sırada bir MİT yasası var ki Allah muhafaza. Bu yasa böyle çıkarsa bu ülke Esed zulmünün bekasını sağlayan muhaberat örgütü gibi bir istihbarat teşkilatı ile karşı karşıya kalmış olacak.
Sözün özü şu: Türkiye son dönemde savrulduğu antidemokratik ve baskıcı yörüngeden hemen çıkmalı ve daha birkaç yıl öncesine kadar ayakta alkışlandığı çoğulcu ve katılımcı demokrasi eksenine tekrar dönmeli. Seçim sonucu ne olursa olsun Türkiye’nin önündeki mecburi istikamet belli: Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, evrensel hukuk standartlarına yaklaşacak, hatta onu aşacak nispette daha çok adalet… Aksini düşünen bu ülkeyi felakete sürükler ve buna ortak olan da, seyirci kalan da bu ağır suçun faturasını tarih ve toplum huzurunda ödeyemez…
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015