Elif ÇAKIR
10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı Seçimini kazanan Erdoğan, gece 23.45’te AK Parti Genel Merkezi’nin balkonundan AK Partililere seslendi. Bütün televizyonlar konuşmayı canlı olarak verdiler. AK Parti iktidarı öncesi Türkiye’den örnekler verdiği konuşmasında sözü Merkez Bankası’na getirdi. Dedi ki:
“Merkez Bankası rezervlerimize geliyorum. AK Parti iktidarının öncesinde Merkez Bankamızın içi adeta boşaltılmıştı. Kasada 27,5 milyar dolar döviz rezervi vardı. Çalıştık, gayret ettik, şimdi hamdolsun kasasında 133 milyar dolar var. Nereden nereye? Biz yola çıkarken bir şey söyledik. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk bizim hassasiyetimiz. Uluslararası yolsuzluk algı endeksinde, Türkiye 65’inci sıradaydı. Geçen yıl ülkemiz 174 ülke arasında 54’üncü sırada yer aldı. Bu yıl ise 177 ülke arasında 53’üncü sırada yer aldı.”
***
Sayın Erdoğan AK Parti iktidarı öncesinde Merkez Bankası’nın içinin boşaltıldığını 10 Aralık 2013 tarihinde, 2014 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmeleri sırasında TBMM’de yaptığı konuşmada da dile getirmişti. Şöyle demişti:
“Eski Türkiye yasakların olduğu, yolsuzluğun, yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü bir Türkiye’ydi. Umutlarını yitirmiş, gözlerinin adeta feri sönmüş bir Türkiye’ydi. AK Parti iktidara gelmeden önce her gün bir bankanın batış haberi çıkıyordu. Bizden önceki hükümet sosyal yardımlar için kullanılması gereken paraları, bütçeye transfer ediyordu. 1999 yılında 173 milyon lira, 2000 yılında 220 milyon lira, 2001 yılında 340 milyon lira. Bu şekilde, bütçe için kullanıldı. Kamu bankalarının içi boşaltılıyor, birileri zengin ediliyor, enflasyonla vatandaşa fatura yükleniyor, ayrıca millete harcanması gereken sosyal fonlar bütçe açıklarının kapatılması için kullanılıyordu. Merkez Bankamızın içi adeta boşaltılmıştı.”
Sayın Erdoğan haklı. AK Parti iktidara geldiğinde Merkez Bankası’nın kasasında 27,5 milyar döviz rezervi vardı.
***
Gelelim Erdoğan’ın “AK Parti iktidarından önce Merkez Bankamızın içi adeta boşaltılmıştı” dediği hadiseye!
Dün bu konuyu Akif Beki köşesinde gündeme getirdi. Aylardır “Merkez Bankası’ndaki 128 milyar dolar nerede?” sorusuna yanıt veremeyen AK Parti iktidarının 2001 krizinde, MB’nin sattığı 5 milyar doların peşine düştüğünü hatırlattı. Beki şöyle yazdı:
“AK Parti başa geçince eski defterleri açtı. O rezervler krizle mücadele, kura müdahale için satılmıştır, ne var bunda demedi. MB tasarruflarının üstüne gitti. Meclis’te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunun gündemine eriyen MB rezervlerini aldı ‘Nerede bu paralar’ diye sordu. Görevi kötüye kullanma, usulsüz satış, haksız kazanç, peşkeş, yolsuzluk, vurgun var mı? 5 milyar dolar kılık değiştirirken kayıp kaçağa uğradı mı? Hepsi soruşturuldu. Hesabı da soruldu.” (19 Nisan)
Bu hadise tarihimizin en büyük ekonomik krizi olarak geçti. 21 Şubat 2001 Milli Güvenlik Kurulu’nda dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile merhum Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik ekonomik krizin patlamasına yol açtı. Aynı gün Merkez Bankası’na 7,5 milyar dolar döviz talebi geldi. Dönemin MB Başkanı Gazi Erçel, döviz rezervinin güçlü olduğunu, siyasi gerilimden kaynaklanan panikle döviz talebi çıktığını, kendi programlarına devam edeceğini söyledi. Piyasaları TL’ye güvenmeye davet etti ve devalüasyon olmayacağını açıkladı. Ama dövize hücumun önü kesilmedi.
MB Başkanı Erçel CNN Türk’te canlı yayına bağlandı ve TL’den dövize kaçanları eleştirerek, “Devalüasyon beklentisi içinde olanlar, boşuna bekliyorlar” dedi.
Ama MB başkanı Gazi Erçel’in 19 Şubat günü, Halk Bankası’ndaki 52 milyarını dövize çevirdiği, yerli ve yabancı 19 bankanın MB’den 5 milyar dolar satın aldığı ortaya çıktı.
Zaten Erçel’de 25 Şubat tarihinde istifa etti.
***
AK Parti’nin iktidara geldikten sonra yaptığı ilk işlerden biri de Merkez Bankası’nın sattığı o 5 milyar doların hesabını sormak oldu. Gazi Erçel, AK Parti milletvekili Azmi Ateş Başkanlığında toplanan TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’na, 3 saat boyunca anlattı. Komisyonun sorularını cevapladı.
Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi, MB eski Başkanı Gazi Erçel’i, dalgalı kura geçildiği dönemde “görevini kötüye kullandığı” gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı.
MB eski başkanı Gazi Erçel’in görevini kötüye kullandığı tarihte AK Parti kurulmamış bile. Ama iktidara geldiğinde MB’nin 5 milyar doları kime sattığının hesabını sordu. Komisyona havale etti. Benim iktidarımdan önce, geçmişte kaldı falan demedi.
Sayın Erdoğan “Merkez Bankamızın içi adeta boşaltılmıştı” diyerek 2001 yılındaki hadiseyi kamuoyuna yıllar sonra şikayet etti.
Ama şimdi…
Merkez Bankasının 128 milyar dolarının nereye gittiği sorusunun cevabını veremiyor!
Peki neden cevap veremiyor, verilemiyor? Tutarlı bir cevabı yok bu sorunun?
Önce eriyen rezervden CB Erdoğan’ın haberinin olmadığı hikayesi sunuldu kamuoyuna, sonra 104 günlük derin bir sessizliğe geçildi. Muhalefet partileri “128 milyar nerede?” diye sordukça iktidar kulaklarının üstüne yatıp, ıslık çaldı. Berat Albayrak ölü taklidi yaparsa mesele unutulur sanıldı, olmadı.
104 gün 22 Şubat’ta Sayın Erdoğan çıktı ve Merkez Bankası’nın rezervlerinin erimediğini, pandemi sürecinde kullanıldığını söyledi.
10 Mart tarihinde çıktı “Kaybolan rezerv falan yok, yerinde duruyor” açıklamasını yaptı.
Sonrası malum. Açıklama yapan yapana. Mahir Ünal “halka 60 milyar TL destek sağladık” dedi.
Merkez Bankası’nın yeni başkanı “Ortada kaybolmuş bir varlıktan bahsetmek mümkün değil. Piyasa koşulları çerçevesinde satıldı” dedi.
Ama 128 milyar doların nerede olduğunun esaslı bir cevabı yok.
En son noktayı Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan koydu adeta “Ben yapmadım, ben geldim satışları durdurdum ama o yaptı” dedi.
***
Soru şu: Eğer iktidarı denetleyen kurumlar olsaydı, hükümet sistemi denetimden münezzeh olmasaydı, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarının cevabı olurdu. Çünkü iktidar denetlendiğini, nereye kullandığının hesabını vereceğini bilirdi.
Bugün yaşadığımız garabetin sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurumları çökertmesidir, yok etmesidir. Kuralları alaşağı eden, bütün yetkilerin tek elde toplandığı bir sistemden ne beklenebilir ki?
Bakın AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı 2013 yılı Mart’ında İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından organize edilen bir konferansta şöyle demişti:
“Bir iktidar, üçüncü bir gözün denetiminden yoksun ise ‘soysuzlaşmaya’ başlar. Hele o güç kendine epik bir söylem, kutsal bir anlatım oluşturup kutsalla kendini tahkim ediyorsa, o kutsalın örtüsü altında her türlü çirkinliği yapabilir. Kitleler iktidar ilişkilerinin o karanlık, mahrem, bazen kutsallık atfedilen örtüsü altındaki alana ilişkin bilgi sahibi olmalıdır.”
Sayın Erdoğan 2012 yılında Merkez Bankası’na da 2023 hedefi koymuş, şöyle demişti:
“İnşallah 2023 Türkiye’sinin Merkez Bankası rezervi trilyon dolarlarla konuşulur hale gelecek.” (11.10.2012)
2023’e iki yıl var. 2023’te MB’nin rezervleri ne olur bilmiyorum ama şimdilik Merkez Bankası eriyen 128 milyar dolarıyla konuşuluyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024