Fehmi KORU
Bilinmeyeni bilmek gibi bir derdiniz varsa mutlaka Nostradamus adını duymuşsunuzdur. 1503-1566 yılları arasında yaşamış bu Fransız’ın ‘Kehanetler’ adlı kitabında kendisinden sonra meydana gelecek büyük olayları öngördüğüne inananlar çoktur.
Fransız İhtilalini, Napolyon’un, Hitler’in gelişini ve yapacaklarını, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılacağını, hatta 11 Eylül (2001) terör olayını…
Geçenlerde izlediğim bir belgeselde konuşturulan bilim insanları ‘kehanet’ sanılanın genellikle Nostradamus’un kötü tercüme edilmesinin sonucu ve adamın şöhretinin bir balondan ibaret olduğunu birbiri ardına anlattılar.
Bir de kâhin Baba Vanga var
Daha yakın bir tarihin kâhini, 1911-1996 yılları arasında Bulgaristan’da yaşamış Baba Vanga adlı âmâ bir kadındır. Onun kehanetlerini bir haberden aktarayım:
“En önemli kehanetleri, el-Kaide ve IŞİD’in çıkacağı, ikiz kulelerin yıkılacağı, 2004 tsunamisi ve küresel ısınmaydı.
‘2016’da Avrupa kalmayacak’ kehanetine boş çıktı gözüyle bakılırken, Brexit’le İngiltere’nin AB’yi terk etmesi kadının kehanet gücüne kanıt sayıldı bazı çevreler tarafından.
Baba Vanga Çin’in yeni süpergüç olacağı, büyük Müslüman savaşının Suriye’den başlayacağı, Avrupa’nın Müslümanlar tarafından işgal edileceği, Roma’nın 2043 yılında İslâm hilafetinin merkezi olacağı kehanetlerinde de bulunmuştu.
En son kahaneti ABD’yle ilgiliydi Baba Vanga’nın.
ABD’nin 44. başkanının siyahi olacağını söylemekle kalmamış, onun ABD’nin son başkanı olacağını da kehanetine eklemişti. Ona göre, siyahi başkan görevini bıraktığında, ABD ekonomisi yerlerde sürünecek, iç-savaş yıllarında olduğu gibi Amerika’da kuzey ve güney eyaletleri arasında derin bir farklılık meydana gelecek ve böylece o ülkenin en son başkanı olacaktı.”
Donald Trump’ın başkanlığı kazanması Baba Vanga’nın kehanetlerine gözü kapalı inananlar açısından meraklı bir bekleyişle karşılandı.
ABD’nin son başkanı mı olacak Trump?
İşin kehanet kısmı bir yana, ülkenin 45. başkanının ABD’nin sonunu getirmese bile, ‘ABD Yüzyılı’nın sonunu getirebileceği üzerinde spekülasyon yapılabilir.
ABD Yüzyılı
Bugünden geriye doğru 100 yıllık süreye rahatlıkla ‘ABD Yüzyılı’ diyebiliriz.
1920’lere kadar geçerli olan ‘dünya düzeni’ Avrupa eksenliydi ve lider konumunda bulunan ülke de İngiltere’ydi. Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Amerikalılar dünya politikasında kuzenleri İngilizler’den liderliği teslim aldılar.
O günden bugüne, her geçen gün daha da artan dozda, ABD, dünya liderliğine yerleşti.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapı taşları yerli yerine oturan ‘dünya düzeni’ ABD liderliğini biraz daha pekiştirdi.
Liderlik için iki özellikten birine sahip olmak gerekir: Korku veya sempati… İngiltere’nin dünya liderliği, onun donanma gücüyle ve saldırgan diplomasisiyle daha çok etrafa saldığı ‘korku’ya dayanmaktaydı.
ABD ise hem korku salan hem de sempati uyandıran bir ülke olarak liderliğe yerleşti.
Bir kere muazzam bir askeri güç ABD; elinde en korkutucu silahlar var ve tam 177 ülkedeki üslerinde asker bulunduruyor. Ne yapabileceğini Hiroşima ve Nagazaki üzerinde denediği atom bombası ile bütün dünyaya gösterdiğinden beri gazabından iyice korkuluyor.
Rakibi Sovyetler Birliği’ni de dize getirdi.
Korku salıyor mu ABD?
Hem de nasıl…
Yalnız aynı zamanda sempati de uyandırıyor. Hollywood aracılığıyla ihraç ettiği kültürü kolaylığı ve basitliği sebebiyle dünyanın dört bir köşesine yayılmış durumda. Neredeyse bütün icatlar, bilimsel sıçramalar ABD menşeli. Hangi ülkenin bir kentinin çarşı-pazarına gidilse çoğu Amerikan şirketlerine ait hep aynı tabelalarla karşılaşılıyor. Gençler en iyi eğitimin ABD’deki üniversitelerde alınacağı inancıyla kapağı oraya atmaya çalışıyor.
Hem korku salıyor ABD, hem de sempati toplamayı biliyor…
Ve o yüzyılın sonuna doğru
Trump’ın Beyaz Saray’daki varlığı ABD’nin ülke olarak sonunu getirmese bile, Baba Vanga’yı “Sonu gelecek” kehanetinde haklı çıkaracak gelişmeler onun döneminde yaşanabilir.
Korkulacak bir ülke olmaktan çıkabilir ABD ya da global arenada uyandırdığı sempatiyi bu dönemde kaybedebilir.
İkisi bir arada gerçekleşirse zaten ‘ABD Yüzyılı’nın sonunun geldiğini ilan edebiliriz; ancak lider konumunda varsayılmasının iki temelini oluşturan ‘korku’ veya ‘sempati’özelliklerinden birini kaybetmesi dahi aynı sonucu doğurabilir.
Yalnız korkulan veya yalnız sempatiyle bakılan bir ABD diğer ülkelerden beklediği saygıyı görmeyebilir.
Amerikalılar bu durumun farkında olmayabilirler, ama liderlik açısından en ciddi testi, ülkeleri, Suriye konusunda Türkiye ile yaşıyor. Hayli çelişkili bir ABD var dünyanın karşısında; yanlış ata oynayabiliyor ve o yanlışlığı örtmek için gereksiz savrulmalara sürüklenebiliyor.
Dünyadaki liderliği 100 yıldır süren ABD, bu süre içerisinde kazandığı her şeyi önümüzdeki birkaç yıl içerisinde kaybedebilir.
Ne dersiniz, Baba Vanga bunu kast etmiş olabilir mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025