Ferhat KENTEL
Norveç’te 77 kişiyi katleden faşist, tehlikenin farkına zamanında varmış ve durumu iyi tesbit etmiş; ülkesini Marksizm’e ve İslam’a karşı korumak amacıyla katliam yaptığını söylemiş.
Evet, bütün dünya faşistlerinin, ulusalcı ya da başka versiyonlarıyla milliyetçilerinin ortak özelliği, üç aşağı beş yukarı, onların tek gerçeklik olarak zannettikleri, zannetmek istedikleri küçük dünyalarının dışında başka bir dünya olmadığına inanmaktır. Onların bu inanmak istedikleri “saf” ve “homojen” dünyanın palavradan başka bir şey olmadığını söyleyenlere karşı her türlü savaşı ilan etmeleri gayet normaldir.
Modern dünyada, modern dünyanın içinden bir ses olarak Marksizm bu “küçük dünya” algısını bodoslamadan kıran, en azından kafamızda sürekli sorular tahrik eden bir teori, felsefe ve akım oldu.
Ama gene modern dünyada, modernliğin “bitmeli” arzusunu “bitti, bitiyor, bitecek” tesbitiyle sunduğu din –bütün iddiaların tersine– hiç umulmadık bir şekilde çok daha oyunbozan bir rol oynadı. Özellikle, modernliğin dışarıdan empoze edildiği coğrafyalarda varlığını sürdürdüğü için bir türlü tam olarak ehlileştirilememiş olan İslam bu oyunbozanlıkta en çok öne çıkan din oldu. “Ulus” kurgularını, sınıfları bile aşan bir perspektifle din, ilerlemeci dogmatik aklın, insan kibrinin ötesinde, bırakın milliyetçilerin dar dünyalarını, hem onların topunun üzerine oturduğu yeryüzünün ötesini hem de tekil insanın karanlıkta kalan derinliklerini düşünme ve sorgulama potansiyelini modern dünyanın orta yerine seriverdi... Ve üzerine bastıkları iki kuruşluk ve de iki günlük kurguları her şey zanneden çeşitli boy ve ebattaki faşistler çok fena çuvalladılar, deli danalar gibi sağa sola saldırmaya başladılar.
Çünkü, çıkar, prestij, statü arayışıyla yenmekten ve kendini haklı çıkarmak için herkesi “kendi doğrusuna” biat etmeye çağırmaktan başka bir şey bilmeyenler, saflık ya da homojenlik takıntısına batmış olup, Marksizm’i de dini de kendilerine benzetenler bir kenara bırakılırsa, hem Marksizm hem de din bizim küçük dünyalarımızın dışında, bambaşka ve karmaşık; iç içe geçmiş sınıflar, kültürel anlamlar ve hafızalarla dolu; adalet ve vicdan arayışlarına sahne olan dünyaların olduğunu hatırlatıyorlar.
Bu yüzden, en büyük korkuları homojenliğin, saflığın bozulması olan tüm dünya faşistlerinin ortak sesi olarak Norveçli psikopat faşist, aklı sıra “doktriner” metinler hazırlayıp, o “kutsal” ülkesini “Marksizm’e ve İslam’a karşı korumak için” kendine vazife çıkarıyor. Hazırladığı metinlerin, beslendiği ve beslediği söylemlerin sağladığı meşruiyetle gözünü kırpmadan adam öldürebilen bu katil bu raddede ve vahşilikte cinayet işlediği için “psikopat” gibi bir sıfatla anılabilecek olsa da, o yalnız bir psikopat değil; o, saflık bozulduğu için “battık, batıyoruz, kriz var!” teranelerine girişenlerin topunu birden temsil ediyor; o sadece o güruhun içinden radikal “bir” numune...
Bizim buralar da Norveçli’nin çeşitli versiyonuyla dolu... Üzerinde hasbelkader doğdukları toprakları, içinde yaşadıkları toplumu, görev yaptıkları kurumları, ait oldukları kimlikleri, etiketini taşıdıkları ideolojileri kutsallaştıra kutsallaştıra bir hâl oluyorlar. Her tarafı karmaşıklığın dalı ve budağıyla sarmalanmış olan yapıların kendilerini böyle göstermemesi için kutsallık söylemlerine sarılıyorlar...
Aynılaştırma arzularını, kendilerinden farklı olanlara karşı duydukları nefreti saklayabilmek için, bol miktarda “güvenlik zafiyeti yaratanlar”, “ordumuzu yıpratanlar”, “vatana / millete / davaya ihanet edenler” türünden jargonlar üretiyorlar.
Bunların çeşitli versiyonlarını Türk modernleşme tarihinde hep gördük ama en utanmazca olanlarını 2000’li yılların başından yani AKP’nin hükümet etmeye başladığı tarihten itibaren apaçık gördük. Her türlü paranoyayı tahrik ederek üretmedikleri yalan, pompalamadıkları kara propaganda ve internet marifetiyle psikolojik harekât kalmadı.
Çok işe yaradı bu teknikler... İçine ettiler bu memleketin... “Bölünüyoruz!” diye diye memleketi böldüler...
Şimdi bu tekniklerin bir türlü tam olarak işe yarayamadığını gördüğümüz evreye geldik...
Darbeci ve kara propagandacı generallerin en azından bir kısmı işlevsizleşirken, “Kriz var! Tehlike var!” diye bağıranlara, bu toplumun büyük çoğunluğu “Yoo, ne krizi?” diye basit bir cevap veriyor.
Çünkü o generallerin ve onların her türlü sivil görünümlü türevinin anlattığı “saflık ve saflığı bozan hainler” masallarına rağmen, bu toplum sınıfların ve ezberler dışındaki başka anlam dünyalarının tecrübelerini yaşıyor... ve aynılık budalaları için ciddi “tehlike” yaratıyor!
Bu durumda, soru(n) şu: “saflık” palavralarını dayatanlara karşı mücadele verenler, “tehlike”ye işaret ederek “yeni saflık palavraları” mı kuracaklar, yoksa “saflık” dilini mi kıracaklar?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020