Ferhat KENTEL
İçeride ve dışarıda savaş tamtamlarını en ahenkli çalanlardan biri olan yazar Küçük, FETÖ’ye karşı AKP ile aynı dalga boyutunda olduğunu, “programının” (“görevinin” diye de okuyabilirsiniz) da bizzat bu mücadele üzerine olduğunu beyan eden Perinçek ile devlet katında hemhal olmuşlar.
Dünya hali bu... Neden olmasın?
Mesela, düne kadar, “milli çıkarlarımız” için, “öldürmeyi çok iyi bilen kahrolası İsrail”e karşı Ortadoğu Müslüman ülkelerinin hamiliğine soyunan Türk siyaseti, bugün, düne kadar ahbap ve kardeş olduğu Esad efendiyle, “milli çıkarlarımız” gereği köprüleri attı.
Suriye ile aramız bozulunca, düne kadar ahbap olduğumuz, “AB olmazsa başka alternatiflerimiz” arasında yer alan ve “milli çıkarlarımız” gereği yeni “kardeşimiz” Putin efendi ile de aramız bozulmuş oldu.
Rusya ile aramız bozulduğu için, Mavi Marmara yolcularının katili İsrail’le, bugün “milli çıkarlarımız” gereği, “Ortadoğu’nun Türkiye-İsrail yakınlaşmasına duyduğu ihtiyaca” binaen, yeniden ahbap olmak üzereyiz...
Bu döngünün içindeki herhangi bir aşamada ters bir şeyler söylemek “vatan hainliği”dir. Karar verenler dün söylediklerini bugün, bugün söylediklerini yarın “milli çıkarlar gereği” değiştirebilirler; onlarınki hainlik sayılmaz.
Çünkü Olimpos’ta oturan tanrıcıklara göre, dünyada ve memleketimizde bir savaş mevcuttur ve savaş koşullarında fâni yaratıklara söz düşmez.
Sadece beklemeliyiz; ileride birileri yendiği (ya da yenildiği zaman) biz de yenmiş (ya da yenilmiş) olacağız.
İçeride ise, birileri istedikleri kadar “savaş” kelimesi yerine, “hainleri cezalandırma” ya da “bir ulusun özgürlük mücadelesi” gibi isimler taksınlar; fiilen yaşanan durumun yarattığı psikoloji “savaş”a dairdir.
Çünkü, görebildiğimiz manzaralar; top atışlarıyla delik deşik olmuş duvarlar, kömür olmuş evler ve camiler “savaş manzarasıdır.”
Kurtuluş Zeydan’ın belgeseline verdiği ismi ödünç alalım: “gönlümün sağ alt köşesi” ya da “memleketin sağ alt köşesi” yanıyor, kanıyor. Acımasız bir savaş diliyle...
Memleket topraklarının bir kısmı ablukaya alınıyor. Ablukanın arkasında, içeride, “ulusal” mücadele verdiğini söyleyenler “hendek savaşı” verirken, o topraklar hakkında hemen hemen hiçbir şey anlamamış olan ve “Osmanlı Ocakları” plakalarıyla donanmış jipleriyle ellerini kollarını sallayarak ablukadaki şehirlere girenlerin desteklediği dışarıdakiler tank savaşı yürütüyorlar...
Muhtemelen dışarıdakiler “yenerler”; çünkü içeridekilerin tankları falan yok. Yani savaş teknolojileri bakımından eşitsiz bir durum var ve bir gün, tepedeki komutanların, savaş şeflerinin de dediği gibi, tank şoförleri içeridekileri kazdıkları hendeklere gömebilirler.
Sonra ne olur? Ne olabileceğini iyi tahmin edenler vardır ama gene de şimdiden görmek çok zor olmasa gerek...
Sadece şu ipucu: Diyarbakır’da yaşlı bir kadın “Burası Kürdistan ne istiyorsunuz? Yolda yürüyemeyecek miyiz?” diye bağırıyor. Dışarıdakiler, dışarıdan bakanlar muhtemelen bilmiyorlardır; merkezinde yaşlı bir kadının olduğu böyle bir sahneyi bundan 10 yıl önce görmek mümkün değildi.
Yani, gönlümün sağ alt köşesinde başka bir aşamaya geçtik...
Silopi ve Cizre’de öğretmenler izne yollanmış. Bu uygulama Fransa’nın ya da başka bir ülkenin, çatışmaların olduğu bir Afrika ülkesinden kendi vatandaşlarını geriye çağırmasına benziyor. Dikkat edelim; o şehirlerde yaşayan herkesi değil; sadece kendi vatandaşlarını geri çağırıyor.
Geride kalan vatandaşlar kimin vatandaşı?
Gönlümüzün sol tarafı, üst, sağ orta tarafları, köşeleri falan sessizce seyrediyor. Canı acımıyormuş gibi...
Halbuki insanın sağ ayak parmağı bile ağrıdığında, vücudun diğer tarafları hiçbir şey olmamış gibi davranamaz değil mi? Diğer taraflar da ağrır, acır...
Peki gönlümün sağ alt köşesi can acısıyla kıvranırken, diğer taraflar acıdan kıvranmıyorsa, o sağ alt köşenin artık aynı bütünün parçası olmadığı anlamına gelebilir mi acaba?
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020