Ferhat KENTEL
Gayet “Atatürkçü” ve de “milliyetçi” bir kişinin (Metin Aydoğan), sanırım 2015’te internette yayınlanmış bir yazısında gördüm; “Türkiye’de neden hain çok?” diye soran yazar, “Kamran İnan’ın 200 bin, başkalarının ise daha çok olduğunu söylediği ‘hain çokluğunun’ nedenini” Osmanlı’dan gelen devşirme anlayışına ve uygulamasına bağlamış.
Yazara göre, askeriyeden devletin merkezine kadar yükselen devşirmeler, yani Rum, Sırp, Hırvat ya da Ermeni Hıristiyan kökeninden olup devşirilenler, “köksüzleştirilirken”aslında Osmanlı’nın “köksüzleşmesine” neden olmuştu. Çünkü bunlar “gerçek görüşlerini hiçbir zaman açıklamayan; yalancı ve ikiyüzlü” insanlardı. Onların “peşinde koştukları tek değer, para ve yönetim gücüydü”. “Boğazlarına dek rüşvet ve entrikaya batmış”; “baştan aşağı bir yağma, çapul ve servetlere el koyma” uzmanı olmuş insanlardı. “Osmanlı Devletine gizliliği, ihanet ve entrikayı bunlar yerleştirmiş; rüşvet, vurgunculuk (ihtikâr), karaborsa, yasa dışı gelir (ihtilas), ve adam kayırma’yı (iltimas) neredeyse yasal duruma bunlar getirmişti. Yeniliğe ve devlete karşı ayaklanmayı, hak olarak görürlerdi.”
Kısaca, devşirmelerin aynı zamanda yabancılarla da “işbirlikçilik” yapan, “yabancılaşma ve yozlaşmaya” neden olan ‘korkunç’ yaratıklar olduğunu ‘ispat eden’ yazar, sayısının az (ya da çok olduğuna karar veremediğimiz) ama çok etkili “200 binlik hain nüfusu”nun bugün kimlerden teşekkül ettiğini ifşa ettiğinde esas vurucu noktayı koyuyor.
İşte “yoğun bir yozlaşma ve yabancılaşma yaşayan” hainlerin mesleki dağılımı:
“Politikacılar başta olmak üzere kimi üst düzey kamu yöneticileri, iş adamları, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar ve aydınlar...”
Hainlerin ideolojik ve siyasal aidiyetlerine göre yoğunlaştıkları, başka bir ifadeyle, “Türklüğü ezen, onu yok sayan Osmanlı tutumunun, özellikle de devşirme anlayışının, günümüze taşındığı” çevreler ise şöyle:
“Arapçılığı sürdüren siyasi İslamcılar, batıyla bütünleşen Müslüman demokratlar ve uygarlığı batıcılık sayan şekilsiz aydınlar...”
“Politikacılar başta olmak üzere...” ve “Arapçılığı sürdüren siyasi İslamcılar” ibareleri sayesinde, bizim gibi ‘aydın müsveddeleri’ ‘en hain’ olmaktan kurtulmuş oluyoruz...
Milli spor olarak “hain aramaca”
İnsanların geçmişlerinde, kökenlerinde, kanlarında ‘ihanet’ arayan bu gayretli vatan evlatları sadece “Siyasi İslamcı düşmanı Atatürkçüler” arasında bulunmuyor şüphesiz...
Hain aramak, neredeyse milli sporumuz... Atatürkçü yazarımızın çok fena sinirlendiği “Arapçılık yapan İslamcılarımız ve politikacılarımızın” da hiçbir farkı yok... 27 Mayıs darbesini yapanlardan, 12 Eylülcülere; 28 Şubat darbecilerinden,28 Şubat mağduriyeti sonrasında, para ve güç ile ikbal kazanan yeni kibirli muktedirlere kadar hepsi yukarıdaki Atatürkçü yazarımızın mantığını kullanıyor...
Mesela yazarımız ve benzerleri, başkaları tarafından Osmanlı’ya yani kendi tarihimize yabancı olmakla yani atalarımıza “ihanet etmekle” suçlanıyorlar. Dolayısıyla, bu yazar da birilerine göre “hain” kategorisine giriveriyor.
Bu aslında bir habitus; varolmak için gerekli bir yol yordam... Hem tekrar eden hem de zamana göre uyarlanıp, kullanana güç veren bir usuller toplamı...
Hep birlikte, yani Atatürkçüler ve onların beğenmediği “İslamcılar” (aslında sadece “zengin yeni-muhafazakarlar” ya da kısaca “neo-con” türedi zümre desek,yetecek), hepsi çok ‘yerli’ (!) oldukları için, işlerine gelmeyeni “topluma yabancı” ilân ediyorlar...
Çoğunlukla “yabancı” suçlaması yetmiyor tabii ki... Klasik milli suçlamalarımız arasında, suçlanan kişinin “kan grubunda” Ermeni, Rum vb. kanı aramak da var mesela...
‘Hainlere’ atfedilen bir başka özellik ise “parayla beslenmek”...
Hatırlayalım... Bir zamanlar, başörtülü öğrenciler üniversitelerin kapılarında laikçi rektörlerin travmalar yaratan tacizine ve şiddetine maruz kalırken, İslamcı erkekler (başlarında örtü olmadığı için) ellerini kollarını sallayarak üniversitelerinde derslerine girebiliyorlardı. Ya da 28 Şubat öncesinde maneviyatçı-mukaddesatçı olarak bilinen bir çok akademisyen 28 Şubat ve sonrasında, bir anda üniversitelerin kapılarında yasakçı rektörlere koltuk değneği oluvermişlerdi.
Ve o dönemden AKP dönemine uzanan zaman dilimi içinde başörtülü kadınların mücadelesine destek olanlar da Ergenekoncu, laikçi ya da Atatürkçü kesimler tarafından “AKP’den para almakla” suçlandılar...Hoş, hâlâ suçlanıyorlar... “Yetmez ama evet” deyip, AKP’nin bugünkü Türkiye’sine sebep oldukları için; yani “ihanet ettikleri” için...
Bugünkü muktedirler ve onların çıkarlarını ideolojik cilalar içinde sunan kesimler de aynı iddiaları salvoluyorlar. Aslında bu minvaldeki bütün suçlamaları dile getirenlerin çoğunlukla aynı kategoriye girdiklerini söyleyebiliriz... Tabii ki, diğer yandan, her zaman, her duruma uyum sağlayanlar var... Dün Kemalist bugün İslamcı görünümlü olan; dün bir “görevi”, bugün başka bir “görevi” yerine getiren “görevliler” bunlar...
Fakat bu arada iki mesele var ki, değinmeden geçemeyeceğim...
“İş bilenin kılıç kullananın”
Nedense, bir zamanlar başkalarını “para almakla” suçlayanların kabız ideolojik şartlanmışlıklarla bu tür yollara tevessül ettiklerini düşünürdüm. Ancak, zaman içinde, bu kadar çok “para alma” iddialarına başvuranların aslında bir yerlerden ciddi bir şekilde nemalandıklarına dair ciddi kuşkular oluşmaya başladı bende... Çünkü, gördük ki, genellikle kabul ettirilmek istenen fikriyat ve politikaların hep inanılmaz paralar karşılığında, lobilere, yazarlara, gazetelere, üniversitelere yaptırıldığını öğrendik. Fikriyatı beğenilmeyenlerin ise tam da gene parasal olarak çökertildiğini, işlerinden atıldığını gördük.
İkinci mesele ise yukarıdaki yazarımızın Fuat Köprülü’den aktardığı bir özdeyişe ilişkin... Köprülü’ye göre “iş bilenin kılıç kullananın” özdeyişi, Türkçeye devşirmeler tarafından yerleştirilmiş bir söz imiş... Bunun doğru olup olmadığını ben kontrol edemem; zaten bu çok önemli değil...
Önemli olan “iş bilmek" gibi, masumiyeti pek de garantili olmayan bir fiilin “kılıç kullanımıyla” yan yana gelmesi... Yani Köprülü’nün ve yazarımızın dikkat çektiği “iş bilmek” ve “kılıç kullanmak” fiillerinin yan yana gelip, bu sözün Türkiye’de oldukça yaygın bir söz olması, başlı başına bir anlam ifade ediyor.
Gücün ve üç kağıdın ne kadar çok içiçe geçtiğine dair bir anlam bu...
Yani meseleleri, aslında “yabancı kökenli” birilerini bulmak olmayan; fakat topluma ilişkin de zaten hiçbir derdi olmayan, bu yüzden topluma ‘yabancı’ ama ‘kılıç desteğinde bildikleri işlerine’ çok yakın olan ‘sağcı-solcu-İslamcı-Kemalist vatanperverler’ bunlar...
Bu arada basın özgürlüğü sıralamasında (‘Türkiye düşmanı lobiler, yabancı emperyalistler’ bizim aleyhimize rakamları değiştirmedilerse) Türkiye 180 ülke arasında 151. sıradaymış... Ve karşılaştırma yapabilmek için bir not: Güney Sudan, Türkiye'nin 11 sıra üstündeymiş...
FERHAT KENTEL / HABERDAR
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020