Gülay GÖKTÜRK
"Türk sorunu" çıkmıyorsa, yaratmak...
20.02.2013
3026
Türkiye'de epeyce bir zamandır, Kürt sorununu çözme gayretlerinin "Türk sorunu" yaratacağı uyarısında bulunup duranlar var.
Onlar söyleyip duruyor ama Türkler'in bir türlü "Türk sorunu" çıkarttıkları yok! Anlaşılan sonunda beklemekten bıkıp bir türlü çıkmayan "Türk sorunu"nu kendi elleriyle çıkartma yoluna gittiler. Bence Sinop böyle bir denemedir.
Karakol baskını sökmeyince
Geçmişte barış görüşmelerini sabote etmek isteyenlerin ilk denedikleri şey bir karakol baskınıyla yüksek sayıda askeri şehit etmek olurdu. Ama aynı provokasyon türünü o kadar çok kullandılar ki artık işlemez oldu. Artık bu tür katliamlar hem Türk hem de Kürt kitlelerinde savaş değil, barış arzusunu kışkırtıyor. Yani provokatörün işine yaramıyor.
O zaman, Kürtler'le Türkler'i birbirine saldırtmaya çalışmak denenmelidir. Madımak türü facialar hedeflenmeli, kışkırtılmış şoven milliyetçilikten medet umulmalıdır...
Bunun için en uygun yer nedir? Rahip Santoro cinayeti, TAYAD'lılara saldırı, Ahmet Türk'ün yumruklanması gibi olaylar nedeniyle, "Türk sorunu"nu saldırganlığa dönüştürmeye en iyi aday olarak görülen Karadeniz Bölgesi...
Polisin tutumu incelenmeli
Provokasyon her zamanki gibi, bu defa da "geliyorum" diye diye gelmiş. İmralı sürecini anlatmak üzere Karadeniz turu düzenleyen HDK heyetinde yer alan BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in anlattıklarına göre, şehirde günler öncesinden bildiriler hazırlanıp dağıtılmış, tek örnek pankartlar yapılmış, ev ve iş yerleri bayraklarla donatılmış, hatta CHP'li Belediye Başkanı Baki Ergül de "Huzurumuzu niye bozuyorlar"demiş. Önder, olaylar sırasında polisin saldırganlara aşırı tolerans gösterdiğini özellikle vurgulamış.
Bu son nokta önemli. Zira çözüm süreci güçlü bir hükümet politikası olarak yürütülürken, hükümetin emrinde olması gereken emniyet kuvvetleri içinde saldırganlara karşı toleranslı bir tutum ortaya çıkması sürecin geleceği açısından ciddi bir zaaf oluşturur.
Dolayısıyla Sinop provokasyonunun arka planı, kimler tarafından nasıl kotarıldığı, derin yapılarla bağlantıları olup olmadığı ortaya çıkarılmazsa "Türk sorunu" çıkması özlemiyle yanıp tutuşanların, İmralı süreci boyunca daha fazla Sinop'lar örgütlemesi ve bu saldırıları Madımak'lar düzeyine sıçratmak için daha geniş kitleleri tahrike yönelmesi sürpriz olmaz.
Karadeniz seçimi: Yangına körükle gitmek
Öte yandan, BDP'lilerin de İmralı sürecini halka anlatmak için yürüttükleri çalışmaya Karadeniz Bölgesi'nden başlamasının doğru olup olmadığını bir kez daha değerlendirmeleri gerekir.
Elbette, her siyasi partinin faaliyet alanı bütün Türkiye'dir ama özellikle bu kadar kritik bir süreçten geçerken, kampanyanın şoven Türk milliyetçiliğinin en güçlü olduğu bir bölgeden başlanması yangına körükle gitmek değilse nedir
?
Karakol baskını sökmeyince
Geçmişte barış görüşmelerini sabote etmek isteyenlerin ilk denedikleri şey bir karakol baskınıyla yüksek sayıda askeri şehit etmek olurdu. Ama aynı provokasyon türünü o kadar çok kullandılar ki artık işlemez oldu. Artık bu tür katliamlar hem Türk hem de Kürt kitlelerinde savaş değil, barış arzusunu kışkırtıyor. Yani provokatörün işine yaramıyor.
O zaman, Kürtler'le Türkler'i birbirine saldırtmaya çalışmak denenmelidir. Madımak türü facialar hedeflenmeli, kışkırtılmış şoven milliyetçilikten medet umulmalıdır...
Bunun için en uygun yer nedir? Rahip Santoro cinayeti, TAYAD'lılara saldırı, Ahmet Türk'ün yumruklanması gibi olaylar nedeniyle, "Türk sorunu"nu saldırganlığa dönüştürmeye en iyi aday olarak görülen Karadeniz Bölgesi...
Polisin tutumu incelenmeli
Provokasyon her zamanki gibi, bu defa da "geliyorum" diye diye gelmiş. İmralı sürecini anlatmak üzere Karadeniz turu düzenleyen HDK heyetinde yer alan BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in anlattıklarına göre, şehirde günler öncesinden bildiriler hazırlanıp dağıtılmış, tek örnek pankartlar yapılmış, ev ve iş yerleri bayraklarla donatılmış, hatta CHP'li Belediye Başkanı Baki Ergül de "Huzurumuzu niye bozuyorlar"demiş. Önder, olaylar sırasında polisin saldırganlara aşırı tolerans gösterdiğini özellikle vurgulamış.
Bu son nokta önemli. Zira çözüm süreci güçlü bir hükümet politikası olarak yürütülürken, hükümetin emrinde olması gereken emniyet kuvvetleri içinde saldırganlara karşı toleranslı bir tutum ortaya çıkması sürecin geleceği açısından ciddi bir zaaf oluşturur.
Dolayısıyla Sinop provokasyonunun arka planı, kimler tarafından nasıl kotarıldığı, derin yapılarla bağlantıları olup olmadığı ortaya çıkarılmazsa "Türk sorunu" çıkması özlemiyle yanıp tutuşanların, İmralı süreci boyunca daha fazla Sinop'lar örgütlemesi ve bu saldırıları Madımak'lar düzeyine sıçratmak için daha geniş kitleleri tahrike yönelmesi sürpriz olmaz.
Karadeniz seçimi: Yangına körükle gitmek
Öte yandan, BDP'lilerin de İmralı sürecini halka anlatmak için yürüttükleri çalışmaya Karadeniz Bölgesi'nden başlamasının doğru olup olmadığını bir kez daha değerlendirmeleri gerekir.
Elbette, her siyasi partinin faaliyet alanı bütün Türkiye'dir ama özellikle bu kadar kritik bir süreçten geçerken, kampanyanın şoven Türk milliyetçiliğinin en güçlü olduğu bir bölgeden başlanması yangına körükle gitmek değilse nedir
?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015