Gülay GÖKTÜRK
"Türk sorunu" çıkmıyorsa, yaratmak...
20.02.2013
3016
Türkiye'de epeyce bir zamandır, Kürt sorununu çözme gayretlerinin "Türk sorunu" yaratacağı uyarısında bulunup duranlar var.
Onlar söyleyip duruyor ama Türkler'in bir türlü "Türk sorunu" çıkarttıkları yok! Anlaşılan sonunda beklemekten bıkıp bir türlü çıkmayan "Türk sorunu"nu kendi elleriyle çıkartma yoluna gittiler. Bence Sinop böyle bir denemedir.
Karakol baskını sökmeyince
Geçmişte barış görüşmelerini sabote etmek isteyenlerin ilk denedikleri şey bir karakol baskınıyla yüksek sayıda askeri şehit etmek olurdu. Ama aynı provokasyon türünü o kadar çok kullandılar ki artık işlemez oldu. Artık bu tür katliamlar hem Türk hem de Kürt kitlelerinde savaş değil, barış arzusunu kışkırtıyor. Yani provokatörün işine yaramıyor.
O zaman, Kürtler'le Türkler'i birbirine saldırtmaya çalışmak denenmelidir. Madımak türü facialar hedeflenmeli, kışkırtılmış şoven milliyetçilikten medet umulmalıdır...
Bunun için en uygun yer nedir? Rahip Santoro cinayeti, TAYAD'lılara saldırı, Ahmet Türk'ün yumruklanması gibi olaylar nedeniyle, "Türk sorunu"nu saldırganlığa dönüştürmeye en iyi aday olarak görülen Karadeniz Bölgesi...
Polisin tutumu incelenmeli
Provokasyon her zamanki gibi, bu defa da "geliyorum" diye diye gelmiş. İmralı sürecini anlatmak üzere Karadeniz turu düzenleyen HDK heyetinde yer alan BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in anlattıklarına göre, şehirde günler öncesinden bildiriler hazırlanıp dağıtılmış, tek örnek pankartlar yapılmış, ev ve iş yerleri bayraklarla donatılmış, hatta CHP'li Belediye Başkanı Baki Ergül de "Huzurumuzu niye bozuyorlar"demiş. Önder, olaylar sırasında polisin saldırganlara aşırı tolerans gösterdiğini özellikle vurgulamış.
Bu son nokta önemli. Zira çözüm süreci güçlü bir hükümet politikası olarak yürütülürken, hükümetin emrinde olması gereken emniyet kuvvetleri içinde saldırganlara karşı toleranslı bir tutum ortaya çıkması sürecin geleceği açısından ciddi bir zaaf oluşturur.
Dolayısıyla Sinop provokasyonunun arka planı, kimler tarafından nasıl kotarıldığı, derin yapılarla bağlantıları olup olmadığı ortaya çıkarılmazsa "Türk sorunu" çıkması özlemiyle yanıp tutuşanların, İmralı süreci boyunca daha fazla Sinop'lar örgütlemesi ve bu saldırıları Madımak'lar düzeyine sıçratmak için daha geniş kitleleri tahrike yönelmesi sürpriz olmaz.
Karadeniz seçimi: Yangına körükle gitmek
Öte yandan, BDP'lilerin de İmralı sürecini halka anlatmak için yürüttükleri çalışmaya Karadeniz Bölgesi'nden başlamasının doğru olup olmadığını bir kez daha değerlendirmeleri gerekir.
Elbette, her siyasi partinin faaliyet alanı bütün Türkiye'dir ama özellikle bu kadar kritik bir süreçten geçerken, kampanyanın şoven Türk milliyetçiliğinin en güçlü olduğu bir bölgeden başlanması yangına körükle gitmek değilse nedir
?
Karakol baskını sökmeyince
Geçmişte barış görüşmelerini sabote etmek isteyenlerin ilk denedikleri şey bir karakol baskınıyla yüksek sayıda askeri şehit etmek olurdu. Ama aynı provokasyon türünü o kadar çok kullandılar ki artık işlemez oldu. Artık bu tür katliamlar hem Türk hem de Kürt kitlelerinde savaş değil, barış arzusunu kışkırtıyor. Yani provokatörün işine yaramıyor.
O zaman, Kürtler'le Türkler'i birbirine saldırtmaya çalışmak denenmelidir. Madımak türü facialar hedeflenmeli, kışkırtılmış şoven milliyetçilikten medet umulmalıdır...
Bunun için en uygun yer nedir? Rahip Santoro cinayeti, TAYAD'lılara saldırı, Ahmet Türk'ün yumruklanması gibi olaylar nedeniyle, "Türk sorunu"nu saldırganlığa dönüştürmeye en iyi aday olarak görülen Karadeniz Bölgesi...
Polisin tutumu incelenmeli
Provokasyon her zamanki gibi, bu defa da "geliyorum" diye diye gelmiş. İmralı sürecini anlatmak üzere Karadeniz turu düzenleyen HDK heyetinde yer alan BDP'li Sırrı Süreyya Önder'in anlattıklarına göre, şehirde günler öncesinden bildiriler hazırlanıp dağıtılmış, tek örnek pankartlar yapılmış, ev ve iş yerleri bayraklarla donatılmış, hatta CHP'li Belediye Başkanı Baki Ergül de "Huzurumuzu niye bozuyorlar"demiş. Önder, olaylar sırasında polisin saldırganlara aşırı tolerans gösterdiğini özellikle vurgulamış.
Bu son nokta önemli. Zira çözüm süreci güçlü bir hükümet politikası olarak yürütülürken, hükümetin emrinde olması gereken emniyet kuvvetleri içinde saldırganlara karşı toleranslı bir tutum ortaya çıkması sürecin geleceği açısından ciddi bir zaaf oluşturur.
Dolayısıyla Sinop provokasyonunun arka planı, kimler tarafından nasıl kotarıldığı, derin yapılarla bağlantıları olup olmadığı ortaya çıkarılmazsa "Türk sorunu" çıkması özlemiyle yanıp tutuşanların, İmralı süreci boyunca daha fazla Sinop'lar örgütlemesi ve bu saldırıları Madımak'lar düzeyine sıçratmak için daha geniş kitleleri tahrike yönelmesi sürpriz olmaz.
Karadeniz seçimi: Yangına körükle gitmek
Öte yandan, BDP'lilerin de İmralı sürecini halka anlatmak için yürüttükleri çalışmaya Karadeniz Bölgesi'nden başlamasının doğru olup olmadığını bir kez daha değerlendirmeleri gerekir.
Elbette, her siyasi partinin faaliyet alanı bütün Türkiye'dir ama özellikle bu kadar kritik bir süreçten geçerken, kampanyanın şoven Türk milliyetçiliğinin en güçlü olduğu bir bölgeden başlanması yangına körükle gitmek değilse nedir
?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015