Gülay GÖKTÜRK
Seçim öncesi dönemler siyasetin dibe vurduğu dönemlerdir genellikle. Şiddetli rekabet ortamı siyasi ahlakı zorlar. Siyasetçinin içinde taşıdığı zayıf noktalar ön plana çıkar. Yıllardır tanıdığınız liderleri tanıyamaz hale gelirsiniz bazen; kendileri olmaktan çıkar, seçmen kitlesinin en geri kesiminin kuyruğuna takılırlar. Siyasetin üslubu düzeysizleşir, fikrin yerini ajitasyon alır. Nüanslar yok olur, bütün gri tonlar kaybolur; sadece ak ve kara; sadece “iyiler” ve “kötüler” vardır artık siyaset meydanında. Ya doğru yolda ya da hainsinizdir; ya sadık taraftar ya düşman; ya vatansever ya vatana ihanet içinde…
“Kararsızlar pazarı” üzerinde verilen paylaşım savaşları o kadar amansızdır ki, ilave üç-beş oy uğruna her şey mubah sayılır. İlkeler artık ayak bağı haline gelmiş, daha da kötüsü “böyle zamanlarda” ilkelerin delinebileceği konusunda bir konsensus oluşmuştur.
Öyle ki, çok bilmiş “siyaset uzmanları” lider konuşmalarını ikili bir okumaya tabi tutar; liderlerin gerçek duruşları ile seçim öncesi söylemesi kaçınılmaz olanları birbirinden ayırarak değerlendirir ve yapılan ilkesizlikleri, düşük siyaseti büyük bir anlayışla karşılarlar. Tabii, onların gösterdiği bu anlayış, kitlelere de bir çağrıdır; bir anlamda “bu ilkesizliği, bu düzeysizliği” ciddiye almayın çağrısı…
Peki ama kim kimi kandırmaktadır?
Eğer bütün bunlar seçmenleri kandırmak içinse, kandırılan seçmen de söylenenlerin aslında seçim icabı söylendiğini, gerçekte böyle düşünülmediğini biliyorsa, bu oyunun kime ne faydası olacaktır?
* * *
Şu anda yine öyle tatsız günlerdeyiz.
Türkiye tarihinin en belalı sorununu çözmek için tarihi bir ittifak yapmış iki siyasi güç, “seçim icabı” birbirine acımasızca saldırıyor.
AK Parti, çözüm sürecine diş bileyen birkaç yüz bin MHP’linin oyunu almak için; HDP de AK Parti’yi yıkmak için şeytanla bile işbirliğine hazır birkaç yüz bin solcu oyu kapmak için yapıyor bunu…
Bu uğurda, iki yıldır birlikte aldıkları yolu yok sayan; harcanan emeği hiçe sayan laflar ediyor; hatta yaşanan süreci inkâr anlamına gelecek sözler sarf ediyorlar.
Ağır oturaklı siyaset yorumcuları da televizyon erkanlarında analiz ediyor bu kavgayı: HDP’nin de AK Parti’nin de her ağzını açtığında sanki çözüm partneri değilmişler gibi karşı tarafa en ağır sözcüklerle saldırmasını; dün dediklerini bugün inkâr etmelerini “seçim öncesi ortamın doğal davranış biçimi” olarak anlayışla karşılıyorlar.
Oysa anlayışla karşılanacak hiçbir yanı yok bu çirkin kavganın.
Tam tersine, her iki partiyi de, seçmeni küçümsedikleri için; böyle küçük oyunlarla kandırıp oyunu alabileceklerini düşündükleri için; bütün toplumun nefesini tutup izlediği barış sürecini böyle küçük hesaplar uğruna tehlikeye attıkları için suçlamalıyız; oyunlarını yüzlerine vurmalı, dürüst olmaya çağırmalıyız.
Seçim ortamının siyasetin bütün nüanslarını silip süpürmesini veri kabul edemeyiz, etmemeliyiz. İki parti de bir yandan farklılıklarını ve birbirlerine olan eleştirilerini açıkça ortaya koyabilir; bir yandan da çözüm süreci için yaptıkları ittifakı savunacak özgüveni gösterebilirler ve göstermelidirler. Bir konuda ittifak yapmak rekabete engel değildir ve rekabet ilkesizliği ya da düzeysizliği gerektirmez.
Şu anda sürecin kazasız belasız sonuçlanması için dua eden on milyonlarca seçmen bir tarafta dururken gözünü bir avuç seçmene dikip böyle yıkıcı bir kavgaya girmek, ne siyaseten doğrudur ne de ahlaken…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015