Güldalı COŞKUN
Her çocuk güzeldir ve tüm güzellikleri hak eder. Bazıları şanslı doğar.
Ama bazılarının yüreklerinin maviliğine karşılık, hayatları o kadar da mavi değildir.
Suça itilen, istismara maruz kalan, doğduğu gün sokağa atılan ve parçalanmış ailelerin çocukları, minik elleriyle yetişkinlerin bile zorlandığı yaşam koşulları karşısında nasıl direnebilirler ki…
Dünya, bunun geç de olsa bir gün farkına varmış ve 20 Kasım 1989’da Dünya Çoçuk Hakları Belgesini Birleşmiş Milletler Kuruluna sunarak, bu günü aynı zamanda, Çocuk Hakları Günü olarak kayda geçirmiş.
1990 da kapsamı daha da genişletilen 54 maddelik bu sözleşmeye 190’nın üstünde ülke taraf olarak imza atmış.
Kısa bir süre sonra Türkiye’de bazı maddelere şerh koyarak, 14 Eylül 1990 tarihinde taraf ülkeler arasında yerini almış.
Türkiye, etnik ya da dini ayrım yapmadan her çocuğun eğitimden sağlığa kadar, kaliteli bir yaşam için gerekli olan tüm hak ve özgürlükleri konu alan bu sözleşmenin 17, 19 ve 30. madde hükümlerine, TC Anayasası ve Lozan Antlaşmasını öne sürerek şerh koyar…
Madde: 17/d- Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler;
Madde: 29/c- Çocuğun ana–babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi;
Ve 30. Madde: Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz..
Son derece masum ve her çocuğun en doğal hakkı olan anadilde eğitim ve kamusal alanda da kullanma hakkı, yukarıdaki “azınlık” sözcüğü yüzünden, Kürt çocuklarının elinden alınmış bir haktır. (Arap , Çerkes gibi daha bir çok etnik grup çocuklarının da) Aslında uzun süredir yaşadığımız şiddet ve acıların kaynağı bu sözcüğün yer aldığı Lozan Antlaşmasıdır.
Gerekçe olarak da Lozan’da bu haklar sadece azınlıklara tanınır ve Kürtler, azınlık değil, asli unsurdur, denmiş.
AB müzakerelerinde de karşımıza çıkan bu sorun, yine aynı argümanla geçiştirilerek, 2005 ten beri AB konusunu savsaklamamıza neden olan sorunlardan biri oldu. (*)
Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuğun hak ve özgürlüklerini ve bu bağlamda mutluluğunu tesis etme amacı güderken, biz ayet gibi değiştirilemeyen en azından bazı maddelerimiz yüzünden, böyle nahoş durumlara düşebiliyoruz. ( Özellikle, 42. Madde)
Doğrusu benim canım sıkıldı. Bir türlü tartışılamayan Lozan, ve söz vermesine rağmen, tüm enerjisini 82 Anayasasından kurtulmak için harcamayan ve güçlü olmasına rağmen yeterince çaba göstermeyen Hükümet ve yine tüm duyarsızlığıyla, burnundan kıl aldırmayan muhalefetin, bu yükü taşırken, hiç mi içleri sızlamaz.
Dönüp dolaşıp her meselede küt diye kafamızı çarptığımız malum Anayasanın değişmemesi ve bu Anayasanın, masum ve en zaruri olan Çocuk Hakları Sözleşmesine imza atarken bile “şerh” koydurması yeterince utanılacak bir durum değil mi!
Neyi, kimden koruyoruz, şayet Kürtler de asli unsur ise . Madem bir çok aslî unsur var, o halde buradaki haklarda da tutarlılık gerekmiyor mu? Ancak asli unsur derken, etnik kimliği de dili de yok sayılarak sisteme entegre edilmiş bir halktan söz ediliyor ki; bu, o halkı azınlık statüsündeki kazanımlardan bile yoksun bırakmaktadır.
Neymiş! Azınlık statüsünde de değiller bu yüzden anadille ilgili talepleri de gerçekleştirilemezmiş!
Gelelim muhalefete! Anayasanın değiştirilmesinde, hangi gerekçelerle en azından o dönem daha istekli olan Hükümete engel olundu ki?
Hiç şüphesiz CHP, MHP ve BDP’nin kendilerince güçlü nedenleri vardır ama bu nedenler, masum çocukların, doğal haklarının elinden alınmasından daha mı önemliydi?
Şimdiye kadar muhafaza edilen mevcut yasaların getirisi, aslında hiç de samimi olmayan örgüt ve kişilerce bu yaralı ve mutsuz çocukların kolayca ama haklı gerekçelerle kullanılmasına yol açmış olduğu da en azından son 30 yılın bir özeti değil midir?
Vicdanlarda oturmayan ve insanın baz alınmadığı her sistem, tüm ceberutluğuna ve gücüne rağmen bir gün çökmeye mahkumdur.
Hele ki söz konusu çocuklarsa, bir 20 Kasım’da ve bir evrensel sözleşmeye, başımız dik, şerh koymadan, korkusuzca imzamızı atamayışımızın 22. yıldönümünü utanarak ve sıkılarak bile fark demiyorsak, yazık bizim halimize…
Yazık ki ne yazık!
Bıraksak bu kördöğüşünü ve kurtulsak prangalarımızdan. Bunun en hızlı yolu da yeniden AB kriterleri, Evrensel Sözleşmeler ve mutlaka yeni Anayasa.
Tüm dünyada ve ülkemizde haksızlığa uğramış bütün çocukların, haklarının saygıyla teslim edilip ve onların tertemiz yüreklerinden özür dilenmesi umuduyla…
Keşke daha fazlasını yapabilseydim.
Sevgilerimle.
Kaynak:www.unicef.org.tr/tr
(*)- 2004 te AB müzakerelerinde Kürtlerin ve Alevilerin azınlık haklarından yararlandırılması gündeme geldi ancak yetkililerce, Kürtlerin Aslî kurucu unsur olduğu vurgulandı. Aleviler ise, azınlık kabul edildi.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018