Hadi ULUENGİN

Sömürge ve beyaz adam
23.01.2015
1480

 MALÛM, Jules Ferry Fransız tipi laikliğin ve cumhuriyetçiliğin hem en ünlü Papa’sı, hem de en meşhur ideologu sayılır. Namı kendi ülkesinin sınırlarına sığmaz.

İşte o Mösyö Ferry, Paris Meclisi 28- 30 Temmuz 1885 tarihli oturumlarda Fransa’nın sömürge politikalarını tartışırken aynen şöyle buyurmuştu:

Açık konuşalım… Üstün ırklar aşağı ırklara karşı hak sahibidir.

Biz bu hakka sahibiz, zira üstün ırk olarak onları uygarlaştırmakla yükümlüyüz.

Eh, buradan itibaren çok fazla ilâve edecek bir şey kalmıyor.

***

KALMIYOR, çünkü kendini “üstün ırk” addeden Fransız politikacı “aşağı ırkları uygarlaştırmaktan” söz ederken aslında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hemen bütün Batı’yı belirleyen “zamanın ruhunu” dile getirmekten başka bir şey yapmıyordu.

Yani sosyal Darwinizmi, aydınlanma düşüncesini ve Hıristiyan hümanizmasını harmanlayan modern sömürgeciliğin ana fikrini ve esas mazeretini ifade etmiş oluyordu.

Beyaz adam”ın bu vehmini de “seküler misyonerlik” diye tanımlamak gerekiyordu.

Zaten aynı tarihlere uzanan ve İngiltere’de, Hollanda’da, Belçika’da, hatta denizaşırı yarışa çok daha sonra katılmış Almanya ve İtalya’da gündeme gelen tartışmalara baktığımız takdirde kolonyalizm yanlılarının daima bu tema etrafında argüman geliştirdiğini saptıyoruz.

Fakat toptan suçlamadan da kaçınalım. Zira şiddetle karşı çıkanlar da eksik değildi.

Nitekim cumhuriyetçilikte ve laiklikte Jules Ferry’yi aratmayan ve sonra başbakan da olan Georges Clemenceau yukarıdaki oturumda muhatabına şu sözlerle cevap vermişti:

***

ÜSTÜN ırklar mı? Aşağı ırklar mı? (…) İtiraf edeyim ki ben herhangi bir insana veya medeniyete ‘aşağı demeden önce iki defa düşünüyorum.

Barbar dediğiniz halkların nasıl dize getirildiğine bir bakın. Muzafferin mağduru oluk oluk kan akıtarak ve sayısız cürüm işleyerek ezdiği bir şiddet silsilesi göreceksiniz.

Avrupalının oralara götürdüğü, hattâ işine geldiğinde zorla dayattığı alkol ve uyuşturucu da işin cabası ki, konuya hiç girmeyeyim daha iyi… İşte sizin uygarlığınız!

***

GÖRÜLDÜĞÜ gibi bu olağanüstü ve tarihî konuşmaya da ekleyecek bir şey yok…

Kaplan” lâkaplı eski başbakan anti-kolonyalist mücadelenin tutuşmasından üççeyrek asır önce ve üstelik de zamanın ruhunu belirleyen akıntıya kürek çekerek, bizzat sömürgeci devletin meclisinde o anti-kolonyalist söylemi en zirvesine ulaştırıyor ki, ölmüş ruhuna şapo!

Zaten “medeniyet götürmek” iddiasındaki Ferry’nin hemcinsleri kadar olmasalar dahi Clemenceau’nun görüşlerini paylaşanlar da Avrupa’da göreceli bir akım oluşturuyordu.

Meselâ İngiltere’de başta Richard Cobden, hatta sosyal-Darwinciliğin babası sayılan Herbert Spencerbile dâhil, özellikle liberallerin radikal kanadı sömürgeciliği reddediyordu.

Emperyalizm anavatanı olduğu için bu muhalefeti bilhassa kaydetmek gerekiyor.

Her neyse…

***

HER neyse, çünkü yine malûm, yukarıdaki anti-kolonyalistler “beyaz adam”ın kendi kendine vehmettiği “uygarlaştırma” misyonuna karşı hiçbir yerde galebe çalamadılar.

Tekrarlamak lüzumsuz, insanlık sonsuz acılara mal olan bir sömürgecilik tarihi yaşadı.

Tamam da, sözkonusu olgu aynı “beyaz adam”ı ilelebet suçlu sandalyesine mahkûm etmek ve sonCharlie Hebdo kıyamından sonra tekrar ısıtıldığı gibi, Müslüman Âlemin travmasını daima o sömürgeciliğe bağlamak için bir gerekçe ve bir mazeret oluşturuyor mu?

Hayır ve asla!

Cevabın neden “hayır” ve “asla” olduğunu yarın açıklamaya çalışacağım.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar