Hakan AKSAY
1 Mayıs 1977 - Taksim (Fotoğraf: Coşkun Aral)
Acele ediyorum. Çok geciktim.
Tam 47 yıl geçti.
Hızla eve gidiyorum. Daha doğrusu gitmeye çalışıyorum. Ama hızlanmak pek mümkün olmuyor.
O gün Sular İdaresi duvarının üstünden silahlar patladıktan sonra hızla kaçmak gerektiğini düşünmüştük. Ama her yanımız insan doluydu ve herkes kendine göre başka bir kurtuluş yönü seçiyordu. Sonuçta birileriyle çarpışıyorduk, panik anında canımızı kurtarma güdüsüyle önümüze çıkanları aşmaya çalışıyor, bazen de itiyorduk.
Dün havaalanından Taksim'e doğru yola çıktım ama en fazla Levent civarına kadar gidebildim. Sonrası yok! Otobüs, metro, taksi hiçbiri yok! Tam bir vatandaşın canı cehenneme ortamı! Bin bir atraksiyonla ve yolun bir bölümünü de yürüyerek geçseniz bile Taksim Meydan'ı yakınlarında çelikten duvarlarla karşılaşıyordunuz. Sonunda meydana kadar ulaşabildim ve evime birkaç yüz metre kaldı. Ama o kısacık mesafe aşılacak gibi değil. Bariyerler, bariyerler… Polisler, polisler…
47 yıl önce silah sesleri eşliğinde koşmaya çalışıyorduk buralardan. Yok kenarlarında "fruko" polisler ve polis araçları vardı. Panzerler su sıkıyor, ses ve sis bombaları atarak zaten bilinçsizce kaçışan insanları iyice darmadağın ediyordu.
Güzelim Taksim Meydanı o zaman üzerine sıçrayan kanın lekesini bir daha asla çıkaramadı. Bir de leke görünmesin diye karanlık bir gölgenin altına itildi. Yasak işte, yasak, o kadar!
Aslında Taksim Meydanı yasak değil. 1 Mayıs da yasak değil. Ama bu ikisinin bir araya gelmesi yasak!
Oysa benim hafızamda bu ikisi 47 yıldır birlikte yaşıyor.
* * *
40 yıl kadar önce Leningrad'da bayraklar ve balonlarla 1 Mayıs bayramına gittiğimde an gelmiş gözlerim dolmuştu. Bizim memlekette böyle bir bayram niye olmazdı ki!
O dönem fakültede en iyi arkadaşlarımdan biri olan Yunanistanlı komünist Yanis'e kaç kez anlatmıştım kim bilir kanlı 1 Mayıs'ı…
Yıllar sonra, sanırım 2015'in kanlı Haziran-Kasım döneminden birkaç ay sonra Yunanistan'da bir araya geldiğimizde, ben yine onun sorularına cevap vermiştim ve ardından ağır bir sessizlik çökmüştü.
"Yahu, sen yıllar önce de benzeri şeyler anlatırdın. Hiç mi değişmiyor sizin memleket?" diye sormuştu.
Ne acıydı bu soruyla yüzleşmek!
Sahi, bizim memleket hiç mi değişmez?
Yasaklar, baskılar hiç mi bitmez?
Alt tarafı bir bayram kutlaması bu!
Ah, evet, bu yıl ölen yok, ona şükretmemiz gerekiyor herhalde. Kurşun yine var ama plastik. Bir de 70'lerde olmayan biber gazımız var.
Ama ortamımız geçmişin karanlık ve baskıcı geleneklerini çok hatırlatıyor yine.
Ben o zaman Yanis'e cevap verirken şaka yapmaya çalışmıştım:
"Bizim memleket tutarlıdır, kendine özgü siyasi istikrarından hiç vazgeçmez."
Tutarlı… Kararlı… İnatçı… Ne derseniz artık.
Bu arada dün yine "saygıdeğer orta yolcular"dan bazılarını dinledim. Neymiş efendim, "Bu 1 Mayıs konusunda her iki taraf da inat ediyormuş"… Aferin sizin vicdansız ve "dengeli" terazinize!
* * *
Dün evime ulaşmaya çalışırken kendimi labirente bırakılmış fare gibi hissediyorum. Bariyerlerin başını tutan polislerden birine yaklaşıp "Yahu, vallahi benim derdim sadece evime gitmek" türü bir konuşmayı da kendime yakıştıramıyorum.
Aklıma "anarşistçe" düşünceler geliyor. Mesela, o tarihleri yaşamadığı besbelli şu gencecik polislere yaklaşsam ve desem ki:
"Çocuklar, ben 1977'de bu meydandaydım ve silahlar patlamadan önce yaşasın 1 Mayıs diye bağırıyordum."
Ne yaparlardı acaba?
Önce şaşırırlardı herhalde…
Sonra belki Arka Sokaklar'da çok sık duyulan o ünlü "devlet güvenliğini sağlama cümlesi"ni telaffuz ederlerdi:
"Alın bunu, al al al al!"
Hiçbir şey söylemedim ama şu anda kendimi gözaltına alınmış hissediyorum.
Sadece ben değil, anılarım da gözaltındaydı.
"Amirim, bu adamın komünist anıları var. Ne yapalım?"
"Al onu, al al al al!"
Taksim Meydanı gözaltında. Ben de. Anılarım da…
Şu anda hepimiz gözaltında göz göze geliyoruz.
Ne yanımızda şaşkınlıkla olan biteni anlamaya çalışan turistler bunun farkında.
"Ne de polis farkında".
* * *

Dün mahzun Taksim Meydanı'nın fotoğraflarından birinde, geri planda bir pankartta "Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun" yazıyordu.
Olsun, kutlu olsun tabii ama bu sürede bazı konularda kaç arpa boyu yol gittik acaba?
Saraçhane surlarında alınan olağanüstü sıkı önlemlerin neredeyse bu 1 Mayıs'ın sembolüne dönüşen fotoğraflarına baktım da…
Sanırsın Truva savaşında düşmanlarla çarpışmaya hazırlanılıyor.
Sınırlarımızda bu kadar tedbir yok!..
Son seçimlerin birinci partisi CHP'nin lideri Özgür Özel, dünkü etkinliklerin sabah bölümüne katılmış. Eğer devam etseydi belki o da hedef olabilirdi. Ve muhtemelen bugünkü Cumhurbaşkanı görüşmesine yara bere içinde giderdi.
Gerçi yara dediğin illaki akan kanla olmaz…
Mesela, benim yaralarımdan biri 47 yıldır bu meydanla ilgilidir.
Bu arada Cumhurbaşkanı "Ülkemizle birlikte tüm dünyada kutlanan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyorum" diye mesaj yayımlamış…
Bakalım Türkiye ikinci yüzyılının bir 1 Mayıs'ını Taksim'de kutlayabilecek mi? Bakalım günün birinde bir Cumhurbaşkanımız bizi Taksim Meydanı'ndan tebrik edecek mi?
Ne dersiniz, 47 yıl önce 1 Mayıs'ta yaralanmış olan bizler o günleri görebilecek miyiz?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025