Hakan AKSAY
En son demem gerekeni öne alarak başlayayım:
"Kabataş saldırısı" yakın tarihimizin en büyük yalanıdır. Ve galiba bu yalan uzun süre can çekişse de, ömrünü ancak AKP'nin iktidarı kaybetmesiyle dolduracaktır.
"Kabataş" çok tehlikeli bir provokasyondu. Gezi sürecinde gerginliğin arttırılmasında ve can kayıpları da içinde yaşadığımız ağır sonuçlarda payı vardı. Potansiyel olarak çok daha kötü ve kanlı sonuçlara yol açabilecek bir yalandı.
Bu açıdan er veya geç "halkın bir kesiminin, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edilmesi" ile ilgili (TCK'nın 216. Maddesi) bir dava açılmasının ve suçluların hesap vermesinin gerektiğine inanıyorum.
Bu tür kirli siyasi teknolojilerin kullanıldığı 7-8 Eylül Olayları'nın, Maraş Katliamı'nın, Sivas (Madımak) Katliamı'nın ve öteki provokasyonların hesabı maalesef sorulamadı. Ama "Kabataş"ın sorumlularının tek tek ortaya çıkarılması mümkündür ve umarım bu gerçekleşir.
Kısacası 'Kabataş" tek bir kişi üzerinden yapılacak sıradan bir gevezelik değildir. Pardon deyip geçiştirilecek bir mesele de değildir. Bu yalanın provokatif önemine uygun olmayan bütün yazılı ve sözlü ifadeler tatmin edicilikten uzak kalmaya mahkûmdur.

Kabataş yalanı ve gazeteciler
Gezi Parkı olaylarının başlamasından birkaç gün sonra, 1 Haziran 2013'te yaşandığı iddia edilen "Kabataş saldırısı", iktidarın en tepesinden seslendirilip yaygınlaştırıldı. Büyük bir propogandif abanmaya girişildi, akıllara ve yüreklere sürekli yalan pompalandı. Öylesine güçlü ve organize bir ataktı ki bu, milyonlarca insanın en azından "acaba?.." demesi sağlandı.
Bu sistematik kampanyaya bilerek (yani "görev gereği", dolayısıyla "para karşılığı") olduğu gibi, bilmeden ve istemeden katılan ya da kampanyanın ağına takılan gazeteciler de oldu. Arşivlere kısaca göz atmak yeterli, hemen bazı isimler öne çıkıyor:
Elif Çakır, Hilal Kaplan, İsmet Berkan, Balçiçek İlter, Nihal Bengisu Karaca, Abdülkadir Selvi, Halime Kökçe, Eyüp Can, MehmetMetiner, Mustafa Akyol, Rasim Ozan Kütahyalı, Meryem Gayberi,Mustafa Karaalioğlu, Aslı Aydıntaşbaş...
Elbette birbirinden çok farklı isimler. O zamanlar "Saldırıların görüntüleri elimizde" dedikten sonra şimdi bir türlü ortaya çıkmayan o görüntüleri de "paralel yapı"nın sırtına yükleyip İsmet Berkan'a "Kalemini kır!" çağrısı yaparak olaydan sıyrılmaya çalışan Mehmet Metiner ile hatasından dolayı özür dileyen Balçiçek İlter'in Kabataş'la ilgili aynı dürtülerle davrandıklarını savunmak mümkün değil. Zaten niyetim, kim görev duygusuyla ve şevkle yalana hizmet etti, kim kullanıldı konusuna girmek de değil.
Ancak şunu söyleyeyim: Bugün "Kabataş yalanı" adına sadece İsmet Berkan'ı tartışmaktan yana olanlardan değilim.
Ama Berkan'ın tavrının ve "özeleştirisinin" de ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bununla birlikte aynı tutumu sergileyen farklı siyasi çevrelerden ve arkadaş gruplarından iki kişiden birine sonuna kadar hesap sorulurken ötekisine karşı "iyi hal indirimi" uygulayan yargıç rolüne talip olunmasının da tutarlı olmadığı kanısındayım.
Berkan'ın bir türlü aşamadığı 'acıklı bir öykü'
Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici pazartesi günü "Kabataş" konusunda İsmet Berkan'ın hata kaptığını kabul etmesine rağmen okuyucu tepkilerinin dinmediğini belirtmiş ve kendisini özür dilemeye çağırmıştı.
Salı günü Berkan'dan özür yazısı geldi. Ama tepkiler dinmedi, tersine şiddetlendi.
Üstelik tepkiler geniş bir yelpazeden geliyor. Yukarıda sözünü ettiğim Metiner'in "kıvrak çıkışı" da, salı günü A Haber'de konuşan Haber X Yayın Yönetmeni Cemil Barlas'ın suçlaması da, dünkü Takvim Gazetesi'nde Ekrem Kızıltaş'ın "İsmet Berkan kimden özür diledi?.." başlıklı köşe yazısı da, (son ikisi de "Kabataş senaryosu"nun baş kahramanı Zehra Develioğlu'nu savunmayı başa alıyorlar) aynı yelpazenin içinde. Bunlar öteki tüm kanıt(sızlık)ların yanı sıra, 13 Şubat 2015'te Kanal D'nin yayımladığı görüntüleri de es geçmeyi denedikleri için onları bir kenara bırakalım.
Kısaca hatırlatalım: Berkan 12 Haziran 2013'te twitter hesabından önce "Çok ama çok acı bir öykü... maalesef gerçek..." demiş, ardından "mobese görüntüleri dahil pek çok şey var, savunulur tarafı olmayan bir olay" yorumunu yapmış, görüntüleri izleyip izlemediği sorusuna ise "evet" cevabını vermişti.
Aradan epeyce zaman geçti.
6 Şubat 2014'te CNN TÜRK'te Enver Aysever’in programına katılan Berkan, Kabataş'la ilgili sorulara muhatap olmaktan ve eleştirilmekten oldukça rahatsız bir yüz ifadesi ve vücut dili sergilemişti. Attığı tweetleri kısmen revize etmeye ve olayı kapatmaya çalışan Berkan, bununla birlikte "açıklamayı doğru bulmadığı bir haber kaynağına göre" konuşurken "itilen ve devrilen bir çocuk arabası"ndan söz etmişti.
Berkan'ın o tweetleri nasıl bir ortamda, hangi haber kaynağına güvenerek yazdığı ve aylar sonra - şimdiye kadar kanıtlanamamış - devrilen çocuk arabasından neden bahsettiği hâlâ birer soru işareti. Kendisi de bu soru işaretlerini kaldırmak için açık bir çaba harcamıyor gibi.
Salı günkü yazıyı "gecikmiş bir özür" olarak değerlendirenlere katılmak da doğrusu zor. Çünkü Berkan daha önce birkaç kez kendince özeleştiri yapmıştı. 15 Şubat 2014'te Hürriyet'teki köşesine koyduğu "Kısa bir açıklama" başlıklı not da, 24 Haziran 2014'te T24'ün sorularını cevaplarken söyledikleri de buna örnek.
Burada sorun sanırım Berkan'ın özeleştiri yapmaktan kaçınmasıdeğil, tatmin edici bir özeleştiri yapmayı becerememesi.

Özür neden kabul görmedi?
Ben Berkan'ın bütün özeleştiri denemelerinde CNN TÜRK'teki sıkıntılı ve olayı bir an önce kapatmaya eğilimli karışık yüz ifadesini görüyorum.
Bir taraftan kendi tutumunun sorunlu olduğunu hisseden ve bundan rahatsız olan, ama diğer taraftan "genel tablo içinde" başka olumsuzlukları öne çıkarmaya eğilimli ve isabetsiz bir özür tarzına yönelirse bunun kendisi için çok kötü sonuçlar verebileceğinden çekinen bir ruh hali...
Belki de Berkan'ı bütünüyle haksız çıkarmayacak bir "piyasamız" var. Genel olarak Türkiye'de ve bu arada medyamızdaki "özeleştiri" kurumununun cılızlığından bahsediyorum. Bizde kimse özeleştiri yapana "bravo!" demiyor, tersine genellikle "ben söylemiştim, sen de kabul ediyorsun işte, böylesin, hatta daha da kötüsün" yaklaşımıyla özeleştiri yapanın mezarı kazılıyor. Onun için de çoğunluk derin bir özeleştiri yapmaktan öcü gibi korkuyor.
Ama durumun böyle olması, Berkan'ı kurtarmaya yetmiyor.
Çünkü o, Gezi sürecinde kilit önem taşıyan bir manipülasyon girişiminde, yaygın deyişle, "algı operasyonu"nda önemli bir rol oynadı. Ve bunun ne kadar kritik ve riskli bir mesele olduğunu yazının başında belirttim.
Ortada insan hayatları var, tehlikeli bir provokasyon var. Öyle "Ne olduysa oldu, ben geçtim orayı çoktan… Bu önemsediğim bir konu değil. İki tane tweet attım sonuçta" deyip geçmek yeterli olmuyor. Özür yazısında "vahim bir gazetecilik hatası yapmış, bir haberi yayınlamak duyurmak için yeterli kontrol sürecini uygulamamıştım" anlatımı olan biteni karşılamıyor.
Bir gazeteciyi olmayan bir mobese görüntüsünü izlediğini söylemeye ve gerçek yerine yalanın yanında saf tutmaya iten şartlar nedir; herkesin merak ettiği bu!
Ve Berkan hem bunu açıklamadığı, hem de sözleriyle ve üslubuyla karşı tarafa "tamam ya, pardon dedim işte, geçelim bu olayı" vurgusunu dayattığı için yeterince içten ve inandırıcı bulunmuyor.
Mesele Berkan'ın linç
edilmesi değil, ders çıkarılması
Medyamız, halkın güven duymadığı, çıkarcılığın cirit attığı, herkesin gözünün içine bakarak yalan söylemenin olağan sayıldığı ve kimsenin hatalarının hesabının sorulabileceğini düşünmediği kokuşmuş bir kurum haline geldi.
Ancak buna karşı çıkan yayınlar ve gazeteciler de var.
Dürüst, adaletli, dinamik, eleştiriye ve özeleştiriye açık, meslek ilkelerine bağlı, gerçeğe sadık bir gazeteciliğe ihtiyacımız var.
Bu yolda her bir deneyimden ders çıkarmalıyız.
"Kabataş yalanı" ve bu provokasyonda gazetecilerin sergiledikleri tutumlar da medya tarihimizde eşsiz bir deneyim olmuştur.
İsmet Berkan da bu deneyimin bir parçasıdır. Bundan ötesi değil.
Sevsek de sevmesek de Berkan'ın linç edilmesinden gazeteciliğimiz adına bir kazanç sağlayamayız. Ayrıca gazetecilik gerçekten çok riskli bir meslek. Hatadan kaçınmak neredeyse imkânsız. Bunu bugün başkalarını acımasızca eleştirenlerin, kendi geçmişlerini ve geleceklerini de unutmamaları gerektiğini vurgulamak için yazıyorum.
Dahası "Berkan gazeteciliği bırakmalıdır" veya "Hürriyet'ten atılmalıdır", hatta "sokağa bile çıkmaktan utanmalıdır" türünden"kelle isteyen" yaklaşımları da paylaşmıyorum.
Eminim ki, en ciddi yanlışları yapanların bile bir gün en büyük acıyı duyacakları an, aynada görecekleri görüntülerinde gizlidir.
@AksayHakan
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025